MUSİBETİN HAKİKİ SEBEBİ  VİRÜS MÜ NEFSİ VE TOPLU HATALAR MI

'GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER

“GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER.”  

MUSİBETİN HAKİKİ SEBEBİ  VİRÜS MÜ NEFSİ VE TOPLU HATALAR MI

Aziz can dostları, mübarek Ramazan Ayının üçüncü haftasının idrakindeyiz. Sonsuz şükürler olsun! Sadece Müslümanlar için değil, tüm insanlık için gerçekten çok zor, ibretli ve çetin günlerdeyiz. Görünen o ki bu zorlu imtihan gelecekte de hem de artarak devam edecek. Çok daha büyük sıkıntıların eşiğindeyiz!

       Musibet bir “mikroskobik virüs” olarak aniden ortaya çıktı. Dünya, nasıl ve niye “karantinaya” mahkûm oldu? Hadisenin doğru okunup yorumlanması önemli! İnsanlığın tüm olarak şahsi hataları var. Kurumsal ve tüzel kişiliklerin, resmi ve özel şahsiyetlerin ortak hataları var. Bu musibetin ve imtihanın sebebleri, muhtemel çözüm ve neticelerini şahsi görüş ve tecrübelerimle şöylece paylaşmak isterim.

Egosuna esir olmuş bir insanlığın bu alanda yaptığı tahribatlar,

Kulluğunu unutmuş inanç sahiplerinin işlediği bunca günahlar,

Nefsini unutmuş ve azgınlaşmış nefislerine köle olmuş mü’minlerin sınır tanımayan ihlalleri,

Maneviyattan uzak, insanlık kimliğinden yoksun cahil kitlelerin gadab ı ilahiyi celbeden rezillikleri.

Her sahada istismar edilen maddi ve manevî değerler,

Akıl almaz mağduriyetlere sebeb olan, liyakatsiz hukukçu ve idarecilerin yaptığı fahiş hatalar.

Zulüm yapan komünist ve faşist devletler, bunlara sessiz kalan dünya kamuoyu ve vicdan sahipleri.

Uluslara arası teröre, bile bile gizli-açık destek veren, menfaatçi ve kan emici vampir siyasetçiler ve odaklar.

Haksızlığa, tarafgirliğe ses çıkarmayan, hukuk, siyaset, medya ve sorumlu çevre ve şahıslar.

Şahsi menfaatleri daim ön plana çıkarıp doyumsuzluk hırsına kapılmış menfaat şebekeleri.

Allah’ın açık emirlerime rağmen bunlara bile bile veya gafletle uymayan cahil ve nankörler kullar.

Hayır, hasenat ve iyiliği unutmuş olan klasik Müslüman kimlikler.

Müstehcenliğe pirim verip, şefkat kahramanı potansiyelleri istismar eden medya ve şirketler.

Şehveti teşvik ve tatbik eden zevk düşkünü, iman ve inançtan yoksun zavallılar, şer odakları.

Manevi değerlerin, her sahada istismarı ile “deizme” kadar uzanan zavallı dindar kimlikliler.

Mabed, minber ve kürsüleri siyasete alet eden din adamları, onları yönlendiren siyasiler.

Kumarı, faizi, zinayı kanunla meşrulaştıran! Materyalist batı fikir ve despotluğunun tatbikçileri.

Eğitimde maneviyat yerine Lâiklik adı altında dinsizliği yaygınlaştıran anlayış sahipleri.

Allah’la Pençeleşme cüretine kalkan inançsız ve ateistler. Çünkü “Allah ile pençeleşmek isteyen düşer.” ( Bediüzzaman Said Nursî İşaratü’l İ’caz sh: 89)

       İç, dış, şahsi, kitlesel olarak bu tür örnekleri çoğaltmak mümkün. İnsan olarak yaptıklarımızın acı ve dehşetli faturasını ödediğimizin farkında mıyız? Önemli olan budur!

Bu büyük musibete karşı alternatif çözümlerin de olduğunu unutmayalım ve ümitvar olalım. Her türlü derdin dermanı İslâmda vardır. Çünkü Allah, Kur’an’da insanların kaldırmayacağı yükü yüklemediğini ve her derdin dermanını verdiğini bildiriyor. Şu an insanlığın büyük bahtiyarlığı, Ramazan ayının rahmet deryasının içerisinde olmasıdır. Birçok batılı lider ve kuruluşlardan maneviyat adına işaretleri alıyoruz. Bu çok farklı ve değerlendirilmesi gereken önemli bir konu. Hizmet erlerine vazife var! Onun için, bu mübarek günlerde;

Âfâkı, dünyayı unutup, maneviyat okyanuslarına yönelme bir çıkış kapısıdır.

Özellikle Cuma gecelerinde binler ve Leylei Kadirde otuz bine çıkan rahmeti bulmak mümkün.

Duaların, ihlasla yapılması şartıyla, makbul olduğu müjdesini unutmayalım. Çok önemlidir.

Kötümser fırtınalara karşı, rahmet bulutlarını çekecek hayır hasenata devam etme şansımız var.

Günah ve kebairden bütün bütün uzaklaşıp, tüm azalarımızı hakka yöneltme kazancımız var.

Nefislerimizi terbiye ederek, bu yoldaki mücadeleyi artırmada kararlığımızın neticesi var.

Kalın gaflet, uykusu, sersemlik, sarhoşluk veren hallerden dua ve niyazla uzaklaşma şansımız var.

Pusulayı şaşırmadan, rahmet gemilerini sığ limanlara demirlemeye çalışma azmimiz olmalı.

Rahmet lem’alarını görme, gösterme ve yakalama şansımız var.

Sabır ve tahammülden vaz geçmeden, ihsanı ilâhîyi celbedecek hasenatlara nail olma irademiz var.

Sevab cihetini artıracak saatlerin adetlerini artırma imkân ve zamanımız var.

İslâmın emirleri dışındaki her türlü menfi hallerden uzak kalarak, uhuvvetin, inayetin, kardeşliğin kıymetini bilip ona göre davranmak hayati önem taşıyor.  Zikri, fikri, tezekkürü, tefekkürü artırarak zamanı değerlendirmek manevi sağanaktan istifadenin yoludur. Yakalamak ve menfaattar olmak dilek ve temennisiyle 07.05.2020 GÜZLE ANTALYA NEJAT EREN