'GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER

“GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER.”
KADERE TESLİM ÜMİTSİZLİKTEN UZAK OLMAK
Ülkede ve bölgede felâket ve musibetler art arda geliyor. Kader hükmediyor, fıtrat konuşuyor! İnsanlığın, ümmetin ve milletin üzerinde kara bulutlar dolaşıyor.
Her birimizin kendimize soracağı soru en önemli soru şu! Hangi fiil, hareket ve yaşayışımızla bu felâketlere cevaz verdik, veriyoruz!?
Bizzat nefsimizden işe başlamamız lâzım. Sonra da yetkililer, siyasiler, kamuoyu, medya, herkes kendisini bir hesaba ve sığaya çekmesi gerekmektedir. Şaşkınlık ve çaresizlik çözüm olamaz. Her türlü musibet ve felâketler karşısında acizlik ve fakirliğimizi anlayıp bu musibetleri gönderen kâinatın sahibine sığınmak ve maneviyata odaklanarak, “İlâhî İkazların” mesajlarını okuyabilmek önemlidir. Bunu idrak edememek en büyük belâ olsa gerektir. Bir silkiniş, öze dönüş, tövbe, günahlardan nedamet, kaynaşma, yaraları birlikte sarma, bedduadan çok duaya yönelmek doğru tercihtir. Ötekileştirmeden kaçınıp, birleşmenin, çekişmenin değil, çözüm ve ümide sarılmaya ihtiyaç var.
“Kendini ıslah edemeyen başkasını ıslah edemez!” diyen Bediüzzaman Said Nursi’nin bu önemli tespitini dikkate almak çözüm yoludur diye düşünüyorum. Musibet ve belâlara karşı günahlarımıza tevbe edip, hayır ve hasenata yönelme rahmetin gelmesine vesiledir.
Anlayış, tefekkür, sabır, nezaket, empati, muhakeme, mantıklı düşünme, çözüm ve huzur için iyi bir yol haritasıdır. Metanet, sadakat, istikamet çizgisiyle, aklı, kalbi, hisleri, ruhu, maddi manevi bütün azaları Kur’an Nuruyla buluşturup, sünnetlerle takviye etmek çok tesirli ve geçerli bir yoldur.
Musibetleri artıran; sabırsızlık ve tahammülsüzlükten uzak kalmak önemlidir. Bütün musibetlerin gelmesinin sebebleri arasında, en başta Müslümanların kendi dinlerine olan lakaytlık ve dinin emirlerini icra edememeden kaynaklandığını unutmamak gerek.
Helâket ve felâket asrının artık iliklerimize işleyen ikazlarına kulak vermezsek, Allah korusun daha büyük musibet ve felâketlerle karşılaşabiliriz!
Dünyevî belâ ve musibetlerden ders alamamak büyük bir gaflet ve cehaletin işaretidir. Aldatıcı şişe ve cam parçaları hükmünde olan dünyevî zevklerin esiri olarak, ahiretin elmas hükmündeki ihsanlarının önüne geçmemesi lâzım.
Her türlü, musibet ve belâdan, ders çıkarıp, ibret ve vicdanın ses ve feryadını işitip doğru bir çizgide durabilme cesareti gerek. Tefekkür, merhamet, hürmet, sevgi, insaf, rahat ve huzurun anahtarını yakalamak gerek.
Fedakârlığa kendisinden başlamak çözüm için önemli bir yoldur. Fırtınalı ve dumanlı havalardan kurtulmak akıl ve ilâhî naklin hakikatlerine uymakla mümkündür.
Büyük günahlardan ve her türlü menfiliklerden uzak durmak önemli bir çaredir. Zamanı manevi kazançlarla değerlendirip çoğaltmanın hayati önemi vardır. İlâhî sınırda kalıp, iman sahiplerinin şehid, mallarının da “sadaka” olduğu müjdesini de unutmamak gerek.
Kendine zulüm edenlere, yoldan sapmış olanlara bile beddua değil ıslahı için duayı etmeyi akıldan uzak tutmamak önemlidir. Bir asra damga vuran örnek davranışların erbabı ve kâşifi Bediüzzaman’ın yaşayış tarzı bu millet ve ümmet için bir örnek yoldur. İntikam almak değil, sulh ve barışa adım atmak zamanıdır.
Kötü davranışlara karşı da tavır, yıkmak değil yapmaktır. Bilmeyerek tahribat yapacakları, uyarmak, hayra ve güzele talip olmaktır.
Gerçek mücadelenin, bütün kötülüklerin anası olan kendi nefsi ve şeytanına karşı yapmak olduğunun idrakinde olmaktır.
Felâket, belâ ve musibetlerin, insanlığa birer mesaj olduğunu da asla gözden ırak tutmamaktır.
Asıl musibet dine gelen musibettir. Cenabı Hak bütün müminleri ve insanlığı manevî ve dini musibetlerden, her türlü felâket ev musibetlerden muhafaza etsin. Amin. Nejat Eren ADANA 10.12.2021