ADALETİN ÖNEMİ HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ VE VİCDAN HÜRRİYETİ

'GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER

“GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER.”  

ADALETİN ÖNEMİ HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ VE VİCDAN HÜRRİYETİ

İnsanın diğer yaratılanlardan en farklı özelliklerinden birisi akıl, şuur, fikir, vicdan ve irade sahibi sosyal bir yaratık olmasıdır. Yaratılış özelliklerinden dolayı şerefli ve hak ettiği bir hayat yaşaması en tabi hakkıdır. İman ve inanca olan ihtiyacı vardır. Sosyal yönü dolaysıyla çevresiyle ve hemcinsleriyle dengeli ve sağlıklı bir çizgiyi sürdürmesi lâzımdır. Bunun da tek yolu; adil, hür, vicdanlı, hak sınırları içerisinde adaletle hayatını devam ettirmesiyle mümkündür. Baskılar hayatı ve düzeni karartır. Allah’ın Adil ismine uygun bir yaşantı herkesin hakkıdır. 

İnsanlığın bunca tarihi tecrübeden sonra mevcut halde bulduğu en uygun sistem “demokrasidir.  Demokrasi kültüründe; “hukukun üstünlüğü, tarafsızlığı, hür ve bağımsız” olması vazgeçilmez insan haklarıdır. Bu haklarını serbestçe kullanabilmesi, baskı ve müdahaleye maruz kalmaması, korunması ve emniyet içerisinde sürdürülebilir olması gerekir.   

Aile, mahalle, şehir, ülke ve dünya bazında birlikte yaşama hali ortak paylaşım ve hakkaniyete riayeti gerektiren kuralların tesis edilmesi sonucunu doğurmuştur. Allah’ın insanlığı lütfu ve nimeti olan bu İlâhî emir ve değerlerin tebliğcisi bütün peygamberlerdir. Başta İslâm dini olmak üzere bütün semavi dinlerin emir ve kabul ettiği hakikatlerdir.

Önemli olan, insanlığın öz değerleri olan bu hakikatlerin tam olarak anlaşılması yerli yerinde kullanılabilmesidir. Ortak değerler, ortak akılla; hür, adil ve imtiyazsız bir şekilde eşit olarak, tarafgirlik ve bencilliğe geçit vermeden tatbik edilmelidir. Paylaşma, saygı, hazmetme, hoşgörü kural ve prensiplere uyarak bir sistem dâhilinde yapılabilir. Bu da ancak kanunla olur. Kanun hakimiyeti ve tarafsızlığı önemlidir. Kanunları düzenleyecek ve hür ortamı sağlayacak devlet ve iktidarlardır. Tatbik edecek merciler de, adalet sitemi çerisinde yer alan bağımsız ve hür mahkemelerdir. 

Eşitlik, adalet, huzur, barış, imtiyazsız bir hayat için evrensel hukuk kurallarına uygun yapılanana ve icrayı yürüten mahkemeler olması şarttır. Bu kurallarla hareket edecek, hakkaniyet ölçüsüyle karar verecek, hiçbir güce boyun eğmeyecek, tesirinde kalmayacak, liyakatli, bilgili, donanımlı ve dirayetli medeni cesaretle irade kullanacak elamanlar olması kaçınılmazdır. Bunlar da hâkim ve savcılardır.   

Devletin, iktidarların,  siyasetin işi bu mekanizmanın temel esaslarının alt yapısını tesis edip hizmet servisi yapmaktır. Sistemin ihtiyaçlarını temin etmek hür ve hakkaniyetli bir şekilde çalışmasını sağlayacak güvenlik tedbirleri dâhil her türlü önlemi almaktır. Çünkü siyaset, idare ve halka hizmet sanatıdır. Baskı, müdahale, yönlendirme, ima, hükmetme, tarafgirane hareket değildir.    

Gerçek “Demokrasilerde. Adalet erki her türlü güvenin sigortası olmak durumundadır.

Yalnız ülkemizde adalet ve mahkemeler konusundaki tedirginlik, şikâyet, tenkit ve endişe özellikle son senelerde çok ciddi boyutlarla gündemdedir. Siyasetin mahkemeler üzerinde etkileyici ağır bir baskısı olduğu kanaati topluma hâkimdir. Bunun mutlaka düzeltilmesi elzem haline gelmiştir.

Bu konu yargının en üst kademesinin başkanı olan Anayasa Mahkemesi Başkanının hafta içerisinde yapılan bir resmi törende fevkalade rahatsız olduğu beyanlarından da anlaşılmaktadır. 

            Vicdanları yaralayan, dünyaya karşı da bizi zor duruma düşüren bu ağır “mağduriyetlere” mutlaka bir çare bulunmalıdır. Yoksa dualar yerine Allah korusun bedduaların olması yanlışı yapanlarda kalmayıp bütün ülke ve milleti musibet ve felaketlere sürükleyebilir. Zaten yaşadıklarımız bir ibret tablosudur.

Hakperest vicdanlarda ma’kes ve yankı bulacak icraatlara ihtiyacımız var. Zihinleri olumsuz manyetizmalardan kurtaracak; adalet, demokratlık, hukuk ve şeffaflıktır. 

Lokman Hekim: “Hiç yıkılmayan bina Adalettir.” Diyor. Bu binayı yıkmayalım!

Gerçek adalete gitmeden önce burada helâllaşmak lâzım.

               “Kuvvetsiz adalet aciz, adaletsiz kuvvet zalimdir. Her ikisi de inkırazdır.” Kaçınmak gerek.                Meşhur bir söz: “Adaletin bulunmadığı bir ülkede herkes suçludur!”               Demokritos:  “Adaletsizlik eden, adaletsizliğe uğrayandan daha mutsuzdur."  Diyor.                Martin Luther King: “Bir yerdeki haksızlık, adalet için her yerde tehlikedir.” Diyor. 

Birlikte adalet ve huzur içinde yaşayacaksak, millî karakterimizi gösteren; dünyevî ve uhrevî sorumluluklarımızın ağırlığını yüreklerimizde hissetmemiz lâzım. Ortak maksat ve değerlerimizle kardeşlik ve kucaklaşma kanallarının açılması gerek. Aklıselimle millet ve ümmet olma şuuruyla genel bir “Dayanışma ruhunu” canlandırma zamanıdır. 

Demokratik, hür, vicdanların rahat edeceği adaletli, hukuka uygun bir hayatın her kademede, her alanda, herkese aynı standart ve ölçülerle yaşanıp yaşatılması, dilek ve temennilerimle. GÜNDOĞMUŞ/ GÜZLE 

NEJAT EREN