ÂİLE: BİREYDEN BİRLİKTELİĞE, DÜZENSİZLİKTEN NİZÂMA, GÜNAHLARDAN İBÂDETE GEÇİŞ (2)

ÂİLE: BİREYDEN BİRLİKTELİĞE, DÜZENSİZLİKTEN NİZÂMA, GÜNAHLARDAN İBÂDETE GEÇİŞ (2) Kıymetli Okurlarımız! (Geçen haftaki makalemizin devamı ) Genç yaşta bekâr insanların çokluğu, düzen ve çevrenin haram

ÂİLE: BİREYDEN BİRLİKTELİĞE, DÜZENSİZLİKTEN NİZÂMA, GÜNAHLARDAN İBÂDETE GEÇİŞ (2)

Kıymetli Okurlarımız! (Geçen haftaki makalemizin devamı )

Genç yaşta bekâr insanların çokluğu, düzen ve çevrenin haramları süslemesi, kolaylaştırması ile birleşince, çeşitli ahlâksızlıkların yayılmasına, maddî ve mânevî nice hastalıkların artmasına sebep teşkil ediyor. Bu konuda dinin reddettiği başlık parası, bir ev dolusu gerekli gereksiz eşya veya çeyiz isteme, milyonlarla ifade edilen düğün ve eğlence masrafları gibi İslâm'ın reddettiği israf ve lüzumsuz harcamalar da evliliğe ve gençlerin yuva kurmasına engel oluyor. "Allah'ın emri, Peygamber'in kavli/sünneti" diye başlanan hayırlı bir iş, düğün töreninden başlayarak yuva ve âileyle ilgili tüm uygulamalarda şeytanın emrine göre değil; Allah'ın emrine, Peygamber'in sünnetine uygun olmalıdır. "Allah ve Rasûlü bir işe hüküm verdiği zaman, mü'min erkek ve mü'mine hanıma o işi kendi isteklerine göre seçme (özgürce farklı eylem yapma) hakkı yoktur. Kim Allah ve Resulüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur." (33/Ahzâb, 36)Aile kurarken niyetimiz halkı razı etmek değil hakkı razı etmek olmalıdır.

Mümin olmak, belki o kadar zor değil; ama mü'min kalmak, müslüman olarak ölmek,  hiç de kolay değildir.

Sözü ve hükmü sadece göklerde geçen, yalnız tabiat güçlerine karışan, insanı yarattıktan sonra başıboş bırakan, sınava tâbi tutmayıp her konuda özgür bırakan Allah inancı, müşriklerin Allah inancıdır; mü'minlerin değil. İnsanın işine, eşine, aşına, âile yuvasına, okuluna, mahkemesine, sokaklarına, medyasına, meclisine, kanunlarına, devletine... Karışmayan bir Allah'a inanmak, kişiyi mü'min yapmaz. Dinimiz evliliğe hazırlanan gençlerimizin seçiminde dikkatli olmasını istiyor ve şöyle buyuruyor:

"Tertemiz hanımlar, tertemiz erkeklere lâyıktır. Tertemiz erkekler, tertemiz hanımlara lâyıktır." (24/Nûr, 26). Yüzünde şeytânî bakışların izi, lekesi olmayan kızlarla; gözünde şehevî bakışların izi ve isi olmayan erkeklerin evliliğinden lekesiz, stressiz, birbirine bağlı, huzurlu yuva oluşur ve nurlu yavrular dünyaya gelir. "İman etmedikçe müşrik/putperest kadınlarla evlenmeyin. Beğenseniz bile, müşrik/putperest bir kadından imanlı bir câriye/köle kesinlikle daha iyidir. İman etmedikçe müşrik/putperest erkekleri de (kızlarınızla) evlendirmeyin." (2/Bakara, 221). "Zinâ eden erkek, zinâ eden veya müşrik olan bir kadından başkası ile evlenmez..." (24/Nûr, 3).Günümüzde dinimizde yasak olduğu halde kızlarımızın gayri Müslimlerle evlilik yaptıklarına şahit oluyoruz. Maalesef bu durum milletimiz tarafından da kanıksanır hale gelmiştir. Namus denince sadece evlenecek kızın değil; erkeğin de bekâretinin bozulmamış olması gerekmektedir. Nâmussuzluk, zinâ ve fâhişelik sadece bayanlar için bir suç değil;  bu ayıp ve günahlar, bu rezillikler aynen erkekler için de geçerlidir.  Kızda aranan iman ve edep/nâmus, damat adayında da aranacak ilk vasıf olmalıdır.

   Kıymetli Okuyucularımız!

Rabbim yuva kurmak niyetinde olan gençlerimizi dengiyle karşılaştırsın. Evli olanlarımıza mutluluk versin.Kuranda geçtiği gibi bizi inananlara rehber eylesin aile saadeti versin.Kurmuş olduğumuz ailemizi her türlü tehlikelerden ve zararlı akımlardan korusun.Başka bir sayıda buluşmak dileği ile Allah’a emanet olunuz.