AİLEDE ŞİDDET VE DİNİMİZİN KONUYA BAKIŞI (

AİLEDE ŞİDDET VE DİNİMİZİN KONUYA BAKIŞI  Kıymetli Okurlarımız! Bu haftaki makalemizde artık neredeyse her gün duyar hale geldiğimiz ve maalesef kanıksadığımız aile içi şiddet ve nedenlerinden, İslam'

AİLEDE ŞİDDET VE DİNİMİZİN KONUYA BAKIŞI 

Kıymetli Okurlarımız!

Bu haftaki makalemizde artık neredeyse her gün duyar hale geldiğimiz ve maalesef kanıksadığımız aile içi şiddet ve nedenlerinden, İslam’ın konuya bakışını ele alalım istedik. Allah Teala Kuran-ı Kerim’de: ‘’Bizleri bir erkek ve kadından’’yarattığını söylüyor ve üstünlüğün cinsiyette değil ‘’Takva’’da olduğunu söylüyor.(Hucurat 13) Bu dünya sadece ne erkeklere nede kadınlara aittir. Evlilik bağıyla bir araya geldiğimizde Rabbimiz bizlere eşimizi ve doğan çocuklarımızı emanet etmiştir. Aile içi tartışmalarda haklı olmamız bize şiddet hakkı tanımamaktadır. Fiziksel şiddete başvurulduğu gibi aşağılama tarzında, küfürlü hakaretler tarzında evlerimizde şiddet uygulanmaktadır. Dışarıda arkadaşlarına bol bol harcama yapan erkek eve geldiğinde cimri kesilmekte, eşi ya da çocukları ihtiyaçlarını belirttiklerinde onlara ağır hakaretler etmekte ya da fiziksel şiddet uygulamaktadır. Bu olay dinimizin asla onaylamadığı durumdur. Şimdi hep birlikte konuyu ele alıp inceleyelim.

 

Özellikle toplumumuzda şiddetin yaygınlaşmasında, dayakla ilgili yanlış tutum ve kabullenmelerin de etkisi vardır. Bu şiddetin en yaygın biçimini aile ortamı içerisinde görüyoruz. Özellikle kültürel baskı neticesinde sanki erkeğin eşine sopa atma yetkisi varmış gibi normal karşılanmakta, kadın konuya ailesine ya da tanıdıklarına konuyu açtığında haksız görülmekte ve ona sabır öğütlenmektedir. Fedakarlık ve taviz sadece kadından beklenmektedir.Erkeğin otoritesini sevgi, hoşgörü ortamıyla kuramadığı zaman, en sık başvurduğu silâh dayaktır. Bu itibarla kimi erkekler, dayağın hâkimiyet kurmada etkili bir araç olduğuna inanarak ya da eşinin, çocuklarının hiçbir kusuru olmadan da şiddete başvurmaktadır. Kimi de eşinin, çocuğunun yerine getirmesi gereken bir görevi ihmal ettiğinden veya bir tartışma neticesi haklı haksız, öfkesinden ve duygusal davranışından dolayı dayağa sarılmaktadır. Aslında bekârlığında şiddete meyli olan sadist olduğu tespit edilen kişinin göz göre göre evlenmesine izin vermemelidir. Evlenince uslanır adam olur diye evlendirilenler sonrasında katliam yapmaktadırlar. Aile oyuncak değildir. Bu sorumluluğu alabilecek olanlar evlendirilmeli ve bu şiddetin önüne geçilmelidir. Dayak yiyen eş ve çocuk; yediği dayağın acısını, duyduğu kızgınlık, öfke, kin ve nefreti, başka bir kişiye şiddet eylemi olarak yansıtabilmektedir. Açıkçası dayak yiyen, acısını başkasından çıkarmaktadır. Kabalık ve şiddetten daha etkili çözüm olarak sevgi, hoşgörü, merhamet gibi, dinimizin önemle tavsiye ettiği prensipler vardır. Şiddet, aile içerisindeki otoriteyi kısa süreli olarak sağlasa da, neticesi aile için çok ağır olmaktadır. Eşlerin birbirlerinden nefret etmelerine, çocukların korkuyla ve sevgiden yoksun olarak büyümelerine ve kişiliklerinin bozulmasına neden olmaktadır. Biricik rehberimiz Peygamberimiz (sav)’in hayatına baktığımızda asla şiddet uyguladığına şahit olamayız. Ama bu gün onu sevdiğini onun yolundan gittiğini söyleyenler uyguladıkları şiddete kılıf bulabilmektedirler.

 

Bireysel ve toplumsal şiddetin önlenmesinde, öncelikle aileye büyük görevler düşmektedir. Zira araştırmalar, saldırganların çoğunun, dayağın ve şiddetin egemen olduğu, sağlıklı ilişki ve iletişimde bulunamayan aile ortamında yetiştiklerini göstermektedir. Aile içerisinde vurarak kırarak çevresine, ailesine istediğini yaptıran çocukların davranışları engellenmez ve her istedikleri yerine getirilirse, şiddet meyli ödüllendirilmiş olur. Gençlerde de kabadayılık taslayan, vurup kıran, şiddet içeren eylemlerin erkeklik özelliği olduğu anlayışı ile hareket edilir, aile ve çevre tarafından bu tavırlar hoşgörü ile karşılanırsa, şiddet ödüllendirilmiş ve gençlerin bu davranışları benimsemesine yol açılmış olunur. Okullarda pek çok nedenle ortaya çıkan grup kavgaları, futbol maçları sırasında hiç bitmeyen taraftar çatışmaları “gençlerdeki şiddet olgusunun göstergeleridir. Gençlerin terörist guruplara katılma nedenleri genellikle kendini kabul edecek, ilgi gösterecek bir guruba katılma ihtiyacı, çaresizlik, manevi boşluk ve işsizlikten doğmaktadır. Alkol ve uyuşturucu madde kullanımının da gençlerin şiddet duygularını tetiklediği dikkatlerden kaçmamalıdır. Ayrıca çocuklar ve gençler izledikleri programların kolayca etkisi altında kalmakta, film kahramanlarıyla özdeşleşmekte ve onların hareketlerini taklit edebilmektedirler. (devamı haftaya) Allah’a emanet olunuz