ALLAH TEÂLA'NIN BİZLERİ KORUMASININ ŞARTI

ALLAH TEÂLA'NIN BİZLERİ KORUMASININ ŞARTI Kıymetli Okurlarımız! Günlük hayatımızda en çok kullandığımız kelimelerden birisi ''Allah Korusun''kelimesidir

ALLAH TEÂLA’NIN BİZLERİ KORUMASININ ŞARTI

Kıymetli Okurlarımız!

Günlük hayatımızda en çok kullandığımız kelimelerden birisi ‘’Allah Korusun’’kelimesidir. Biliriz ki yegâne koruyucu Allah’tır. O sığınılacak en sağlam kapıdır. Bizim yaptığımız gibi yüzüstü kimseyi bırakmaz. Bu haftaki makalemizde Efendimiz (sav)’in eskimez sözlerinden birisini anlatacağız. Allah’ın bizi muhafaza etmesini korumasını istiyorsak, bizde Rabbimizi her şartta korumak durumundayız ve söylediklerini yerine getirmek zorundayız.

Abdullah İbni Abbas  radıyallahu anhümâ’dan nakledildiğine göre şöyle demiştir:

Bir gün Hz. Peygamber’in terkisinde bulunuyordum. Bana:

“Yavrucuğum, sana bazı kurallar öğreteyim” dedi ve şöyle buyurdu: “Allah’ın buyruklarını gözet ki, Allah da seni gözetip korusun. Allah’ın (rızasını) her işte önde tut, Allah’ı önünde bulursun. Bir şey isteyeceksen Allah’tan iste. Yardım dileyeceksen, Allah’tan dile! Ve bil ki, bütün bir ümmet toplanıp sana fayda temin etmeye çalışsalar, ancak Allah’ın senin için takdir ettiği faydayı temin edebilirler. Yine eğer bütün ümmet, sana zarar vermeye kalksalar, ancak Allah’ın senin hakkında takdir ettiği zararı verebilirler. Çünkü artık kaderi yazan kalem yazmaz olmuş, yazıları değişmeyecek şekilde kesinleşmiştir. (Bundan sonra takdirde herhangi bir değişiklik söz konusu değildir.)  Tirmizî, Kıyâmet 59

Tirmizî dışında bir rivayette de (Ahmed İbni Hanbel, Müsned, I, 307) şöyle buyrulmaktadır: “Allah’ın emir ve yasaklarını gözet, O’nu önünde bulursun. Bolluk içindeyken (emirlerine bağlı kalmakla) sen Allah’ı tanı ki O da darlığa düşünce (kurtarmak suretiyle) seni tanısın. Bil ki senin hakkında yazılmamış olan şey başına gelmez. Sana takdir edilen de seni atlayıp (başkalarına) gitmez. Bil ki zafer sabırla, sevinç üzüntüyle, kolaylık da zorlukla birliktedir.”

Hadis-Şerif’i biraz açıklayalım:

Hz. Peygamber, zaman zaman sahabe çocuklarını terkisine bindirirdi. Hadisimiz, on yaşlarındaki Abdullah İbni Abbas’ın da Hz. Peygamber’in bu tür iltifatlarına mazhar olduğunu ve ayrıca iman ve ahlâk esaslarını ondan öğrenme şansına kavuştuğunu göstermektedir.Hadisteki kurallar Allahın insanı korumaya almasının şartı, kader ve öteki insanlardan gelecek fayda-zarar konularına açıklık getirmekte, takdir edilenden başkasının kişiye ulaşmayacağını, ulaştırılamayacağını, açık-seçik anlatmaktadır. Neticede mümin için gözetilecek asıl noktanın, sadece Allah’ın emir ve yasakları olduğu belirtilmiş olmaktadır. Hadis, kaderde olmayanın başa gelmeyeceği güvencesini vermektedir. Kaderin ise, çoktan tespit edildiğini, artık onda bir düzeltme ya da değiştirmenin kesinlikle olmayacağını bildirmektedir. O halde müminlerin yersiz kuşkulara kapılmalarına gerek yoktur. Onlar inançları doğrultusunda yaşamaya bakmalıdırlar.Kulun bütün himmet ve dikkatini Allah’a çevirmesi gereği herhalde ancak bu kadar güzel ve güçlü ifade edilebilirdi.“alın yazımmış” gibi sözler, sorumluluğu kadere yükleyip sorumsuzluğa kapı açacak şekilde değil, mümini hayatta kendi değer ölçüleri çerçevesinde sürekli bir güven ve faaliyet içinde tutacak biçimde anlaşılıp yorumlanmalıdır. Yani tam teslimiyet içinde tam faaliyet... Galiba ilk Müslüman nesillerin en belirgin vasıfları da bu idi… Başarı bu çizgide yürümektedir.

Bir konuda şartların tamamen lehte veya aleyhte gözükmesi, takdirin önüne geçecek değildir. Bir başka deyişle görünür şartlar herkes için aynı sonuçları doğurmaz. Bunun tabii neticesi de, herkesin karşılaştığı sonuca razı olması isyan psikolojisi ve davranışı göstermemesidir.

Kıymetli Okuyucularımız!

Kim Allah’ın muhafazasını ister ve Allah’ın korumasının gölgesi altına girmeyi murat ederse bu hadise dikkat etmelidir. Zira bu hadis, Allah’ın muhafazası altına girmenin yolunu göstermektedir.

Burada kastedilen muhafaza: Allah’ın dinini muhafaza, Allah’ın kelamı olan Kuran’ı muhafaza, Allah’ın Resulü’nün sünnetini muhafaza ve Allah’ın isminin şerefini ve izzetini muhafaza gibi manalardır.

Evet, “Allah’ı muhafaza et!” Peki, biz Allah’ı muhafaza ettiğimizde, Allah bize nasıl muamele edecek? İşte hadisin devamı:   “Allah da seni muhafaza etsin.” Demek kim Allah’ın muhafazasını isterse, ilk önce Allah’ı muhafaza etmelidir. Yani Allah’ın dini için, kitabı için, Resulü’nün sünneti için fedakârlık yapmalı ve onların muhafazası için çalışmalıdır.

Hadis-i şerifin devamında Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor:

 “İstediğin zaman yalnız Allah’tan iste! “Yardım dileyeceğin zaman da yalnız Allah’tan yardım dile!”

Evet, Allah’tır her sesi işitip cevap veren. Ve yine Allah’tır her istenilen şeye kâfi gelen. Allah’tan başka kim var ki sesimizi işitsin, bize merhametiyle muamele edip istediğimizi bize ihsan etsin? İşte bu sırdandır ki, Efendimiz (s.a.v.) sadece Allah’tan istemeyi ve ancak Allah’a sığınmayı bizlere emretmiştir.

Efendimiz (s.a.v.) hadislerine şöyle devam ediyor:

“Bil ki!”  “Eğer bütün ümmet sana fayda vermek için toplansa” “Allah’ın senin için yazdığı ve ezelde takdir ettiği menfaatten başkasını sana ulaştıramaz.”

Yani bütün hayırlar, bütün menfaatler ve bütün iyilikler ancak Allah’ın elindedir ve O’nun takdiriyledir. Biz bütün hırsımızla aç gözlülüğümüzle kendimizi parala sakta bize takdir edilenden fazlasına ulaşamayacağız. O istemese, bütün insanlar ve cinler hatta bütün mahlûkat toplansa, en ufak bir menfaati bizim için yaratamaz. Bir damla suyu, bir tek başağı, bir nefesi bize ihsan edemez. Bu sebeple, hangi hayır olursa olsun, hangi elden ve sebepten gelirse gelsin, o hayrın asıl sahibi Allah’tır ve O’nun izni ile bize ulaşmıştır. Şükür ve hamda ancak O layıktır.

 “Eğer bütün ümmet sana zarar vermek için bir araya gelse”  “Allah’ın senin için yazdığı ve sana takdir ettiği şeyden başka sana hiçbir zarar veremez.”

Yani menfaat Allah’ın elinde olduğu gibi zarar da Allah’ın elindedir. Zararı da ancak O yaratır. Eğer bütün insanlar ve cinler bir araya gelse ve bize zarar vermek ve bizi helak etmek istese, ancak Allah’ın ezelde yazdığını bize ulaştırır.

Değerli Okurlarımız!

Bize düşen başımıza ne gelirse gelsin moralimizi bozmadan yolumuza sabırla, gayretle devam etmektir. Rabbim her daim dinini muhafaza edebilmeyi ve onun koruması altına girebilmeyi nasip etsin. Başka bir sayıda buluşmak dileği ile Allah’a emanet olunuz.