AMERİKAN MALI SİSTEM AMERİKAN MALI SİYASETÇİLER   

AMERİKAN MALI SİSTEM AMERİKAN MALI SİYASETÇİLER     "Allah'a Kaçın; İstiklâl Marşı Ezberini Bozmayın" serlevhalı konferansında İsmet Özel ''Siyasete bulaşmış olan insanların hepsi kendilerine verilen

AMERİKAN MALI SİSTEM AMERİKAN MALI SİYASETÇİLER    

"Allah'a Kaçın; İstiklâl Marşı Ezberini Bozmayın" serlevhalı konferansında İsmet Özel ‘’Siyasete bulaşmış olan insanların hepsi kendilerine verilen talimatlar konusunda küçücük bir izahat istedikleri zaman siyasî varlıkları silinir. ‘’ demişti. Bu söz bana ilk duyduğumda mübalağalı geldi. Fakat önce çözüm sürecinde gördüm ki, çözüm sürecinin uygulayıcılarının hiçbiri sürecin nasıl işleyeceğini, sürecin sonunda ne olacağını bilmiyordu. Daha sonra başkanlık sistemine geçişte de görüldü ki,herkes sistemin ne getirip ne götüreceğini bilmeden sistemi savundu veya eleştirdi.

Malumunuz İngilizlerin sömürgesi olan ülkelerin hepsi krallıktır. Amerikalılar da ağabeylerinin taktiğini izliyor ve sömürgelerine federasyonu ve  başkanlık sistemini dayatıyor. Türkiye’nin başkanlık sistemine geçişi de aynı dayatmanın ürünüdür. Recep Tayyip Erdoğan bile 1993 yılında mevzu bahis sistem hakkında ‘’Başkanlık sisteminin ortaya çıkışı bir özentinin sonucu ya da Amerikan emperyalizminin bize bir tavsiyesi.’’ diyordu.Siyasetçiler her konuda  kendi  fikirlerinden vazgeçmeden bir yere gelemiyorlar.Günümüz  siyasetçileri  ‘’Dün  dündür, bugün  bugündür.’’ diyen Süleyman Demirel’e rahmet okutacak kadar çok söylem değiştiriyor.

İşin hayret veren kısmı Türk(!) siyaset adamları Dünya Sistemi’nin verdiği talimatları yerine getirmekle beraber  talimatın muhteviyatı hakkında bile bilgi sahibi değiller.Talimatları ''Göç yolda düzelir.'' mantığıyla uyguluyorlar.Mesela başkanlık sistemini koalisyonlar son bulacak,istikrar gelecek diye millete anlattılar ama daha sistem uygulanmaya başlanmadan istikrarsızlık getirdi.Parlamenter sistemde %40-45 civarı bir oyla tek başına iktidar olma şansına sahip olan AKP, başkanlık sistemine geçişle %50+1 oy alması gerektiğini ve âmiyâne tabirle kendi ayağına sıktığını 16 Nisan 2017 referandumundan sonra ancak anlayabildi.Okyanus ötesinde masa başında Türkiye'nin iki partili sisteme geçmesi planlanırken Türkiye'nin kendine özgü şartları partileri ittifaklara mecbur etti.

Sistem sadece AKP'yi değil ortağı MHP'yi de tongaya düşürdü.MHP kendi cumhurbaşkanı adayını çıkarmadığı için vaatleri anlamsız bir parti haline geldi,çünkü yeni sistemin yapısı gereği cumhurbaşkanı adayı olmayan parti yürütmede(icrada) olmayacağı için vaatlerini yerine getirmesi imkansız. Bahçeli'nin ,Cumhur İttifakı'nın kazanması halinde, cumhurbaşkanı yardımcısı olmayacağını ve kurulacak kabineye bakan vermeyeceğini de beyan etmesiyle MHP iddiası olmayan, seçmene söyleyecek sözü olmayan bir parti haline geldi.

Millet İttifakı içerisindeki partilerde ortak aday olarak Exeter diplomalı, dizbağı nişanlı Abdullah Gül'ü gösterseydiler, MHP'nin durumuna düşeceklerdi. Akşener'in ayak diretip Kraliçe'nin adamının adaylığını engellemesi CHP,SP ve İYİ Parti'yi en azından vaat verebilen partiler haline getirdi. CHP'nin yürütmenin başına gösterdiği adayın yani yapabilirliği olan kişinin değil de parti başkanının seçim beyannamesini açıklaması da yeni sistemin dışarıdan dikte edildiğinin ve ana muhalefetin de sisteme vakıf olmadığının göstergesidir.

Hasıl-ı kelâm, Türkiye’de siyaset Dünya Sistemi tarafından dizayn edilmektedir. Siyasî savrulmaların hepsi Pentagon’da masa başında hazırlanan projelerle olmaktadır. Siyasetçilerin, bazı tezleri canla başla savunduklarına bakmayın. Türk milletinin önüne koydukları projelere, savundukları tezlere hiçbir katkıları yoktur. Papağan gibi kendilerine öğretilenleri tekrarlamaktan başka yaptıkları bir şey yok. Hangi siyasî fraksiyon olursa olsun dile getirdiği tezler,söylemler istisnasız Amerika’da Pentagon’da masa başında hazırlanmış tezlerdir.İsmet Özel'in çok güzel izah ettiği üzere oyumuzu kendi tercihimizle CHP'ye değil AKP'ye, AKP'ye değil CHP'ye verdiğimizi sanıyoruz. İşin aslı sandığımız gibi değil; çünkü tercihlerimizin neler olacağını tahdit altındadır.Dünya Sistemi'nin önümüze koyduğu seçeneklerden birine rey verirken esasında sisteme rey verdiğimizin farkında bile değiliz.Nasıl kumarda kumarı oynayanlar  değil sadece oynatan kazanıyorsa, seçimde de ne seçenler ne seçilenler(kısa vadede kazandıklarını sansalar bile) sadece seçim tiyatrosunu tertipleyen Dünya Sistemi kazanıyor.