ASIM'IN NESLİ VE İSTİKLAL MARŞI

  Mehmet Akif Ersoy (1873 – 1936) milletin ızdırabıyla kavrulmuş örnek bir insan, örnek bir sanatçı, örnek bir bürokrat ve örnek bir milletvekilidir

 


Mehmet Akif Ersoy (1873 – 1936) milletin ızdırabıyla kavrulmuş örnek bir insan, örnek bir sanatçı, örnek bir bürokrat ve örnek bir milletvekilidir.

Çileli bir hayat yaşamış muhterem bir büyüğümüz, özü sözü bir dava adamıdır.

Şairdir. Darülfünun yani bugünkü adıyla İstanbul Ünüversite’sinde Hocadır.

Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızca bilmektedir.

İlgi duyduğu güreşte, gülle atmada ve yüzmede İstanbul şampiyonudur.

Fransızcayı kendi kendine öğrenmesine rağmen önemli çeviriler yapmıştır.

Sözünün eridir. Kimsesiz ve yetimlerin en büyük dostudur.

Hiçbir zaman maddiyata önem vermemiş ve önüne çıkan fırsatlara tenezzül bile etmemiştir.

Milletvekili olmasına rağmen Ankara’nın soğuğunda giyecek bir paltosu bile yoktur.

724 tane şiir içinden seçilen İstiklal Marşı’nın sahibidir.

Kendisine verilen 500 Türk lirasını reddeden şahsiyet abidesidir.

500 Türk lirası parayla o zaman İstanbul da Boğazda bir yalı alınabilmektedir. Ama O ödülü kabul etmemiştir.

Türk Milleti Mehmet Akif Ersoy’u çok sever. 1984 yılında basılan paralarda Mehmet Akif’in ve Tacettin Dergahı’ nın resimleri vardır.

Çanakkale’nin her tepesinde, Mehmetçiğin eli ile Akif’in “İman dolu” beyitleri vardır.

Mehmet Akif, eserlerinde milli ve manevi değerleri anlatan büyük bir şairdir.

Mehmet Akif, kendi ifadesi ile “Asım’ın Nesli “’ni inşa etmeye çalışan bir toplum mühendisidir.

Mehmet Akif, Türk Gençliği’ne “marifet ve fazilet” misyonu yüklemeye çalışan bir bilgedir.

Mehmet Akif, Anadolu’yu adım adım dolaşarak milli mücadelenin tohumlarını atan aziz bir şahsiyettir.
-O Akif ki ;

Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem

Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.,

Kanayan yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için şifte yerim kamçı yerim.

Cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz,
Bu yol ki hak yoludur, dönme bilmez yürürüz.

Gibi mısraların adamıdır.


Akif’ten almamız gereken asıl ders ise “Tek dişi kalmış canavara benzettiği medeniyet” diye alay ettiği BATI’nın değişen çehresine aldanmamamızdır.
ASIM’IN NESLİ

Akif “gelecekteki gençlikte bulmayı hayal ettiği kişilik” olarak ifade eder.

Ancak ve ancak böyle bir gençlik bu milleti hedefine götürür.

Asım’ın Nesli bilim aşığıdır.

Asım’ın Nesli manevi değerlerine bağlıdır.

Asım’ın Nesli milli kimliğinden kopmamıştır.

Mehmet Akif’in fikir ve ideallerini yurdumuzun her köşesinde yaşatılması hepimizin en önemli görevi olmalıdır.

Asım’ın Nesli vatanını, milletini değerlerini ve tarihini sever.

Asım’ın Nesli haksızlığa tahammülü olmayan, haksızlığa karşı susmayan ve haykıran nesildir.

Asım’ın Nesli toplumsal olayların içinde yer alır.

Asım’ın Nesli tarihe karşı nankörlük edenleri uyarır ve inancı tamdır.

Asım’ın Nesli Kur-an’ı ve Peygamberi rehber edinen bir nesildir.

Asım’ın Nesli 15 yaşında Çanakkale’de göğsünü kurşunlara siper eden nesildir.

Asım’ın Nesli etten duvar örerek düşmana geçit vermeyen nesildir.
Asım’ın Nesli diyordum ya, nesilmiş gerçek

İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek

 

Şu heda gövdesi bir bak sana, dağlar taşlar.

O rüku olmasa dünyada eğilmez başlar.

İSTİKLAL MARŞI


İman gücünü anlatır.

Haksızlığa başkaldırıyı anlatır.

Azim ve kararlılığı anlatır.

Mücadele gücünü anlatır.

İstiklal Marşı, Mehmet Akif’in ruhuna kalbimizden koparak ulaşan bir Fatiha’dır.

Vatansever insanların yüreklerindeki özgürlük aşkını anlatır.

Kurtuluş mücadelemizi perçinleyen eşsiz bir eserdir.

Bu topraklar üzerinde yaşayan herkesin toplumsal bir sözleşmesidir.

Yurdumuzun üstünde ezan sesleri inledikçe, İstiklal Marşımız söylendikçe, şanlı bayrağımızda ebedi olarak dalgalanacaktır.

Bağımsızlığı, birlik ve beraberlik iradesini milletimizin ruhunda devamlı bulunduran şahane bir eserdir.

Milli mücadelenin ruhunda büyüyen ve beslenen önemli bir sözleşmedir.

Her türlü sıkıntıya rağmen milletimizi milli mücadele güçlü kılan bir anlayıştır.

Her türlü olumsuzluğa rağmen yıkıntı ve çöküntülerin üzerine adeta küllerimizden yeniden doğuşumuzu ortaya koyar.
“Dalgalan sen de şafaklar gibi ey nazlı hilal!

Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal!

Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:

Hakkıdır; hür yaşamış; bayrağımın hürriyet ;

Hakkıdır, hakka tapan milletimin istiklal!”


Yazımı Mehmet Akif Ersoy’un bir cümlesiyle bitiriyorum. “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın” AMİN

Ömrünüz Uzun Olsun.

Haftaya görüşmek dileğiyle.

 

Ahmet YAMAN

ayaman0732@gmail.com