AŞK MUHABBET VE ŞEFKAT ÜZERİNE    (1)

'GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER AŞK MUHABBET VE ŞEFKAT ÜZERİNE    (1) Dildeki yozlaşma had safhaya ulaşınca, anlamlar ve kavramlar da derinliğini kaybedip sığ kalmaya mahkûm oluyor

“GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER

AŞK MUHABBET VE ŞEFKAT ÜZERİNE    (1)

Dildeki yozlaşma had safhaya ulaşınca, anlamlar ve kavramlar da derinliğini kaybedip sığ kalmaya mahkûm oluyor. Tefekkür, derinlik ve incelik olmayınca düşünme nimeti hükmünü icra edemiyor. Nüans farkları kaybolunca, fikir üretmek dumura uğruyor, zorlaşıyor. Fikir ve düşünce olmazsa da ufuk ve vizyon daralmasının yaşanılması kaçınılmaz hale geliyor.

Bu yazımızda aşk, muhabbet kavramlarıyla “şefkat” hissinin farklılıklarına bir nebze değinmek istiyorum. Bu iki mananın gerçek anlamdaki yerlerini tespite çalışalım. Bu konudaki kaynağımız da her zaman olduğu gibi asrın bütün problemlerine Kur’an ve Sünnetten çözümler getiren Bediüzzaman Said Nursi ve Risalei Nur Külliyatıdır.

Aşk ve muhabbet bütün insanlıkta olan ve ihtiyaç olan hayati bir gerçek.  Bunun yanında “ŞEFKAT” hissinin aşk ve muhabbete benzemekle beraber, çok daha önde olduğu ve bu farkın dikkate alınması lâzım geldiği başka bir gerçektir.

Bediüzzaman Said Nursi ve Risalei Nur Külliyatındaki Mektubat Kitabının Sekizinci Mektubunda “aşk, muhabbet ve şefkat” anlam ve farklılığına çok başka bir açıdan bakarak açıklık getirmiştir.

“Rahman ve Rahim isimlerinin her mübarek şeyin başında zikredilmelerinin çok hikmetleri var. Onların beyanını kendime ait bir hissimi söyleyeceğim.” Diyerek konuya girer. Ve şu tespitleri yapar:


    Rahman ve Rahim isimlerinde; bir Nuru A’zam var.

    Rahman ve Rahim isimleri; Bütün kâinatı ihata (kapsarlar)

    Rahman ve Rahim isimleri; Her ruhun bütün hâcât-ı ebediyesini (ebedi ihtiyaçlarını) tatmin ederler.

    Rahman ve Rahim isimleri; Hadsiz düşmanlarından emin ederler.

    Rahman ve Rahim isimleri; Nurlu ve kuvvetli görünüyorlar.” Şeklinde ifade ediyor.


Daha sonra da:

“Rahman ve Rahim isimlerine yetişmek için en mühim vesileleri;

    Fakr ile şükürdür.

    Acz ile şefkattir.

    Ubudiyet ve iftikardır.


ŞEFKAT HİSSİNİN ÖZELLİKLERİ

Şeklinde ifade eder. Bu konuda da Kur’andan bir örnek getirerek:  “Hazret-i Yâkup Aleyhisselâmın Yusuf Aleyhisselâma karşı şedit  (şiddetli) ve parlak hissiyatı, muhabbet ve aşk değildir, belki şefkattir.” Yorumunu yapar.

Devamında; şefkatin, aşk ve muhabbetten çok keskin, parlak, ulvî, nezih ve peygamberlik makamına lâyık olduğu tespitini yapar.  Muhabbet ve aşkın, mecazî mahbuplara ve mahlûklara karşı şiddetli olmasının, peygamberlik makamının yüksekliğine lâyık düşmeyeceğini ifade eder. Kur'ân-ı Hakîmin parlak bir i'câz ile gösterdiği ve ism-i Rahîm'e ulaşmaya vesile olan Hz. Yakub’un  (AS) hissinin yüksek bir şefkat olduğunu söyler.

Aşk ile şefkat farklılığının, Kur’anî bir tarifini de şöyle yapmaktadır; “Cenab-ı Hakkın Vedûd ismine ulaşmaya vesile olan aşk; Züleyhâ'nın Yusuf Aleyhisselâma karşı olan muhabbeti ile Hazret-i Yâkup’un (AS) hissiyatının ne derece Züleyhâ'nın hissiyatından yüksek göstermişse, şefkat dahi o derece aşktan daha yüksek görünüyor.” Der. Bu konuda; İmam-ı Rabbânî’in, “aşk-ı mecazîyi makam-ı nübüvvete pek münasip görmediği için; Mehâsin-i Yusufiye, mehâsin-i uhreviye nevinden olduğundan, ona muhabbet ise mecazî muhabbetler nevinden değildir ki, kusur olsun." Yorumuna: “Ey Üstad, o tekellüflü bir tevildir. Hakikat şudur ki: O muhabbet değil, belki yüz defa muhabbetten daha parlak, daha geniş, daha yüksek bir mertebe-i şefkattir.” Yorumuyla cevap verir.

(devamı haftaya)