Aşk'a Türlü Bir Şey

Aşk'a Türlü Bir Şey Aşk

Aşk'a Türlü Bir Şey

Aşk... Sanırım yoruma en açık kelimelerden biri.
İnsan hayatında var olması gereken hatta insanı insan yapan o müthiş duygu. İnsanın kendinden vazgeçme hali. Çünkü kişi zamanla aşkı için var olmaya hatta
var etmeye başlıyor. Herkesin hayatında sevdiği, kıymet verdiği insanlar vardır. Bu kişiler zamanla gelir-geçer. Bazen unutulur, bazen kalır hayatımızda.
Bu bir döngü şeklinde değişir. Ama insana gökyüzüne bile farklı baktıran o müthiş duygu her kalbe nasip olmaz. Bence aşk bir kez gelir insanın başına.
Tabi o da şanslıysak. Saymakla bitmez aşkın insana verdiği hediyeler. Herşey mümkünmüş gibi gelir insana. Bir anda evren yaşanabilir bir hal almıştır.
Dünya yıkılsa altından "hoooop" diye kalkıverirsin sanki. O denli güçlüsündür. Gülüşün güzelleşir ya ötesi yok. Yalnız benim bahsettiğim
bu duygu günümüz insanlarının "aşkitom"lu sevgi türlerinden biri değil. Şimdilerde o kadar basit o kadar yüzeysel yaşanıyor ki duygular. İnsanların ağzından
o kadar öylesine çıkıyor ki sevgi sözçükleri ve sonunda insanlar normalleştiriyor bu basitliği.
Mesala şu 14 Şubat durumlarına gelelim. Tıklım tıklım neredeyse aş evine dönen resturanlarda yenilen yemeklerle aynı yerden alınan o peluş ayıcıklar ve
kalpli balonlarla güllü dallı yapılan o yavan kutlamalardan sonra görev tamamlanmış oluyor mu? Bunu gerçekten komik ve acınası buluyorum. Ya bence böyle
bir şey değil aşk. 14 Şubat'ta bir görev gibi kutlamaktansa deniz kenarında bir battaniye sıcaklığında yıldızları sayarak sabahlamak aşk. Hediye ise
pırlantanın taşı değilde sevdiğimin derdini benimle paylaşması bence. Kaç derdin üstesinden beraber geldiğimiz. Onun sayısını saymak önemli olan. Benim
teorime göre "bir insan bir insanın çayı kaç şekerli içtiğini bilmiyorsa ben aşığım demesin ve bence hiç kimse aşık olmadan ölmesin.
Aşkla kalın...