BİR TOPLUM NASILTAHRİP VE TAHRİK EDİLEREK BOZULUR? 

'GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER

“GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER.”

BİR TOPLUM NASILTAHRİP VE TAHRİK EDİLEREK BOZULUR?

Aklı olan ve cemiyet içerisinde yaşayan herkesin malumu olduğu üzere; “Dünya büyük bir buhran geçiriyor.” Diyen Bediüzzaman Said Nursi’yi doğruluyor. Çünkü etrafımıza bakıp, toplum ve dünya hayatına baktığımız zaman, Ümmet de, millet de, insanlık da gerçekten bir dehşetli bunalımdadır!

Hayatı çekilmez hale ve bir kargaşa ortamı meydana getirmek için durmaksızın çalışanlar, en başta Kur’an’da tel’in edilen, Siyonistler olmak üzere gizli zındıka güçleridir. Bunların baş hedefi maneviyattır. Bütün mesaileri, Kur’an, iman, İslâm ve ibadetlerle uğraşmak, inancı sarsmak ve dejenere etmenin tuzak ve planlarını hazırlamaktır.

Bunun için de toplumun temel direği olan ve en önde gelen aileyle uğraşmaktır. Bunun başında da şefkat kahramanı olan, kadınlar, ailenin iç dinamiği olan anneleri hedef almaktır. Toplumun ana direği olan anne, bacı, hala, teyze, ablaların, materyalist bir felsefeyle yönlendirilmesi, dünyalık bir hayat görüşüne esir edilmesi gerekir ki bu gizli güçler isteklerine ulaşsınlar.

İslâmiyetin kadına verdiği değeri hiçbir din ve ideoloji vermediği gibi yakınına bile yaklaşamaz. Ama ülkemizin, “kadın cinayetleriyle” çalkalanması dikkate alınması gereken önemli bir problemdir. Bu probleme çare araması gerekenler gölgede kalıyor, ekranlar bu tür pespaye olayları her Allah’ın günü devam ettiriyorsa bu gayeli ve amaçlıdır. Aklı selim sahibi insanlar bunlardan uzak durmanın yollarını aramalı ve önlemeye gayret etmelidir. Yoksa nesiller elden gider ve gidiyor Allah korusun!

Bu gizli güçlerin, şeytanın, nefislerin bir başka ana hedefi evlerin direği olan erkeklerdir. Reklamcılar, modacılar, toplum mühendislerinin gündemlerinde; evin babasını, direğini, ana unsurunu kıskaca alan, onu ilkönce, israfa, sonra kanaatsizliğe, sonra nefsine esir olmaya yönelik ahlâk dışı yolları deneme oyunları vardır. Maalesef şuursuz ve cahil babalar da bu tuzağa çabuk düşebilmektedir. Böylece ev ile evin direği ve hakimi olan kadının eşi ve çocuklarıyla olan sevgi, şefkat ve muhabbet zedelensin ve kavga başlasın.  İsrafla, borçlanan, haramla suçlanan, nefsine esir olmakla şuurunu kaybeden bir erkek başka tuzaklara da düşürülürse ailede huzur kalmayacağı aşikârdır.

Toplumun temel dinamiği ve çekirdeği olan aile hayatına yapılan saldırı ve tecavüz tsunami gibi bütün milleti ve insanlığı menfi yönde etkiler. Hayata lâzım olan ana maddeleri dörtten, kırka, dört yüze çıkarma savurganlığına ustaca planlayanların tuzağına düşen bir gencin helâl dairesinde kalması çok zordur.

İman zaafından gelen, kaçak aşk ve flört gibi ahlaksız yollar gençler için hazırlanmış çok tehlikeli tuzaklardır. Değil gençleri yılların evlilerin de yoldan çıkarmak için çete gibi fesat örgütlerinin varlığından bahseden hukukçulara şahidi. Onun için İman ve ibadet zırhıyla bu gibi tehlikelere karşı durulabilir.

Bir başka nokta da meşru hayat çizgisinde hayatı sürdürmek, asla harama girmeyip, helâl dairesinde kalmaktır. Harama giden yolların başında da, şans oyunları, kumar, alkol, müstehcenlik,  lokmalarla o toplumun kimliğini, özünü, ruh kökünü ve karakterini değiştirebilesiniz. bağımlılık aşılayan zararlı maddeler, hırsızlık, kanun tanımama, insafsızlık, tahribat, haset ve kin gibi menfi duygular gelmektedir.

Ecdadın kültür ve inancının haznesi olan yazının değişmesi millet hayatında çok büyük bir inanç ve kültür boşluğu meydana getirmiştir. Mazi ve tarihiyle bağı koparılmış toplum, beyni çıkarılmış bir yaratık gibi sersemleyerek bir sığınacak liman aramaktadır. Bu durumdaki insanlara yol gösterici en büyük rehber Kur’an ve sünnettir. Bunun da yolu ve çaresi en başta Kur’anı Kerim, Hz. Muhammeddir. (asm) Onun varisleri olan, toplumun âlimleri, hocaları, imamlarıdırlar. Bunların alaya alınması, gıybetlerinin yapılması fevkalade yanlıştır.

Toplumun yapı taşlarından olan, cemaatler, dernekler, tarikatlar dikkate almalıdır. Bu kurumların da manevi değerler olan amaçları dışında herhangi bir dünyevi ve siyasi faaliyete asla karışmamalı, oradan bir destek ve menfaat de beklememelidirler.

Bu gruplara, öğretmenleri, velileri, dürüst siyasetçileri, yaşayışları ile İslamı yaşamaya çalışan, davranış, tatbikat, giyinişi ile örnek olan inanları da katarsanız, kare tamamlanmış olur.

Zulmü, haksızlığı, kul hakkına girmeyi, sözünde durmamayı, borcunu ödememeyi, harama bulaşmayı, kirlenmeyi, örselenmeyi, yıpranmayı sağlayacak tahribatçı propaganda Yıpratıcı saldırıya karşı dikkatli olmak lazım. Gerçek Müslüman kimliğiyle yaşamak güvenin eseridir.  BU noktada inanalar doğru İslamı yaşamalı ve tahribatçılara fırsat verilmemelidir. NEJAT EREN 07.01.2022 ANTALYA