Bu dünyamızdan Sadece Günah İşleyenler mi zevk alır?

Bu dünyamızdan Sadece Günah İşleyenler mi zevk alır? Kıymetli Okurlarımız! Bu haftaki makalemize şu soruları sorarak başlamak istiyoruz

Bu dünyamızdan Sadece Günah İşleyenler mi zevk alır?

Kıymetli Okurlarımız!

Bu haftaki makalemize şu soruları sorarak başlamak istiyoruz.

Helal çerçevesinde hareket edip haramlara bulaşmadan zevkli bir hayat yaşanamaz mı? Helaller keyfe yeterli gelmez mi? Müslüman’ca yaşanan bir hayat neşesiz, zevksiz, donuk ve soğuk bir hayat mıdır?

Günümüz dünyasına hâkim olan anlayış maalesef dindarlığı bir yük, külfet ve zindan hayatı gibi algılamakta, dinden bağımsız yaşamayı esaretten kurtulmak gibi kabul etmektedir. Bu anlayış ve düşünce sahipleri heva ve heveslerinin esiri olarak şuursuz ve sorumsuz insanlık dışı bir hayat sürdüklerinin farkında değillerdir. İnsan için kuralsız, disiplinsiz bir hayat söz konusu olamaz. Hayvanlar bile mutlak anlamda başıboş değildir. Hayatı anlamlı kılan insani ve ahlâkî değerler vardır. Bu değerlerden sıyrılmak insanlıktan çıkmak demektir.

İnsan yeryüzünde Allah’ın halifesidir. Yaratıkların en şereflisidir. Mevlâ, her şeyi, imtihan için bizim emrimize tahsis etmiştir. “O Allah ki, yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yaratmıştır.” (Bakara, 29) “De ki: Allah’ın kulları için çıkardığı zineti ve güzel rızıkları kim haram kıldı? De ki: Onlar dünya hayatında ve özellikle de kıyamet gününde iman edenlere hastır.” (Â’raf, 32)

Allah’ın nimetlerine O’na iman edenler elbette daha lâyıktır. Kim ne ister ve onu elde etmek için çalışırsa Mevlâ emeğin karşılığını verir. “Gerek dünyayı ve gerekse ahireti isteyenlerin her birine Rabbinin ihsanından peş peşe veririz. Rabbinin ihsanı kısıtlanmış değildir.” (İsrâ, 20)

Yaşadığımız imtihan dünyasında elbette emirler ve yasaklar olacaktır. Zaten başka türlü imtihan olmaz. Kuralsız hayat olmaz. Helaller şifa, haramlar ise zehirdir. Haramlar tuzaktaki yem gibidir. Haramlarla gıdalananlar zehirli bala üşüşen sinekler gibidir.

Görünürde haramların cazibesi vardır. İnsanın doğuştan gelen arzu ve ihtiyaçları meşru yollardan giderilir. Bunun için haramlara bulaşmak gerekmez

İfade ettiğimiz gibi helal dairesi keyf ve mutlu yaşamak için yeterlidir. Cinsel arzular nikâh yoluyla giderilir. Arzuların helal yollarla giderilmesinde ibadet sevabı vardır. Çünkü Mevlâ’ya itaat söz konusudur, haramlar ise isyanı temsil eder. Açlığı gidermek için sayısız temiz ve helal gıdalar vardır. Susuzluğu gidermek için sayısız meşrubat vardır. Göz zevkini tatmin için nice güzellikler, harika manzaralar vardır. Rahatlamak için nice meşru eğlenceler vardır. Arzu ve ihtiyaçları gidermek için bunca meşru yol ve imkânlar varken zinaya, hırsızlığa, içkiye, kumara ihtiyaç yoktur.

Mevlâ bizler için yaşanamaz bir din, taşınamaz bir yük getirmemiş, bilakis zevkle, kolaylıkla ifade edilebilecek, yok olmaya değil, var olmaya yönelik emir ve yasaklar koymuştur. Bunlar nefse ağır gelse de, hayvani arzularımıza ters düşse de, yaşatmaya ve tedaviye yöneliktir.

Daha önce de belirttiğimiz gibi insan sorumlu varlıktır. Yeryüzünde Allah’ın halifesidir. İrade sahibidir. Dolayısıyla titiz davranmak zorundadır. Yaptığı ve yapacağı her hareketin kâr ve zararını hesap etmek konumundadır. Aksi halde hayatı, insani olmaktan çıkar, hayvani bir hayata dönüşür. “İnkâr edenler dünyada zevk edip geçinirler, hayvanlar gibi yerler. Onların varacakları yer ateştir.” (Muhammed, 12) Hayvanların pek çoğu bile yeme içme hususunda seçicidirler.

Dünyanın cazibesine kapılıp nimetlerin asıl sahibini unutmak insana yakışmaz. Kulluk bir teşekkür ifadesidir.

Ayet-i Kerime’de şöyle buyrulmaktadır: “Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. O çok aldatıcı şeytan da sizi Allah’la aldatmasın.” (Lokman, 33)

Allah insanı haramların lezzeti ve ibadetlerin külfeti ile imtihan eder. Fakat haramlar zehirli bala benzer, öldürücüdür. İbadetler ise şifa kaynağı olan ilaçlar gibidir. Allah rızası ön planda tutulursa külfetler ülfete, zahmetler rahmete dönüşür.

Boğaz manzaralı bir yerde balık yerken rakı içmek şart mıdır? Sahillerde, koylarda, pırıl pırıl denizlerde yüzerken, dolaşırken ar ve hayâdan sıyrılıp üryan hale gelmek zaruret midir? Zevkü sefanın insancası, İslamcası olamaz mı? Allah’ın nimetlerini O’na isyan yolunda kullanmak apaçık bir nankörlüktür

Mesele dönüp dolaşıp iman meselesinde düğümleniyor. Allah’a ve O’nun dinine inanan kimse en azından günahlardan pişmanlık duyar, tevbe eder. Asıl felaket olan Allah’ın ve dinin devre dışı bırakılmasıdır. Bu ise toplum düzeninin, ahlâkî ve insanî değerlerin çökmesi demektir.

Tekrar konu başlığımıza dönersek mutlu ve zevkli bir dünya hayatı yaşamak için günahkâr olmaya, haram işlemeye ihtiyaç yoktur. Meşru yollardan yararlanmak mümkündür. Bunun için İslamî bir çevre ve ortam oluşturmak gerekir. Şeytan emekli olmadığına göre böyle bir ortam yüzde yüz sağlanamazsa da günahın asgariye düşürülebileceği bir ortam oluşturulabilir. Bu da isyan değil iman merkezli bir hayatla sağlanabilir.

Bir anlık zevk için ebedi mutluluk yok edilemez. Helaller haramlara ihtiyaç bırakmayacak kadar çoktur. Her durumda Müslüman’ca yaşamak mümkündür.

Değerli Okuyucularımız!

Rabbimiz bizleri hiçbir zaman helal çizgisinden ayırmasın. Haramları ve harama götürecek yollardan bizleri ve neslimizi emin eylesin. Başka bir sayıda buluşmak dileği ile Allah’a emanet olunuz.