ÇANAKKALE ZAFERİ (103. YIL)

ÇANAKKALE ZAFERİ (103

ÇANAKKALE ZAFERİ (103. YIL)

 

“Bir kahraman takım ve de Yahya Çavuş’tular.

Tam üç alayla burada gönülden vuruştular,

Düşman tümen sanırdı bu şahane erleri,

Allah’ı arzu ettiler akşama kavuştular.”

Nail MEMİK

 


    Bugün 18 Mart Çanakkale Zaferinin 103. Yıl dönümü

    Avrupa kıtasını Asya’ya bağlayan dünyanın en önemli geçitlerinden biri olan Çanakkale 5 bin yıldır Asya’dan Avrupa’ya, Avrupa’dan Asya’ya geçmek isteyen kavimlerin uğrak noktası olmuştur ve yurt olarak tutulmak istenmiştir.

    Tarih boyunca sürekli savaşlara sahne olan Çanakkale bölgesi 101 yıl önce bugün dünyanın en güçlü donanmasına geçit vermedi.

    Mehmetçik (İngiltere, Fransa, Avusturalya, Kanada Yeni Zelanda gibi) 18 Mart 1915 te dostlarına ve ileri teknolojilerine güvenen devletlerin donanmasını 253 bin şehit vererek boğazın derin sularına gömdü.

    Temmuz 1914 de başlayan ve Ekim 1918 de sona eren 1. Dünya savaşının en kanlı sayfalarının yazıldığı Çanakkale Savaşları 8 ay 14 gün sürmüştür.

    İngiliz askerlerinin attığı bir mermi Seddülbahir cephaneliğine isabet ederek tonlarca barut ve mermi havaya uçmuştur. Bu olay savaşın başlama sebebidir.

    6-7 ağustos 1915 günleri Büyük ve Küçük Kemikli sahillerinde yoğunlaşan harekât Anafartalar gurup komutanı Albay Mustafa Kemal’in birliklerine (süngü tak) emri ile doruk noktasına ulaşmıştır.

    Askerlerin cephanesi bitmiştir. Çok sayıda şehit verilmiştir. Azalan birliklerin yeni birliklere takviye edilmesi zaman alacaktır.

    İşte böyle bir ortamda Mustafa Kemal’den Mehmetçik’i dünya tarihine altın harflerle yazdıran emir gelmiştir.

    Mustafa Kemal cephanesi kalmayan askerlerine tarihi emrini verir ve der ki: “ Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Siz şehadete ulaşıncaya kadar yerinize takviye birlikler yetişir.”

    Bu emir Mehmetçik’i harekete geçirir. Süngü takan Mehmetçik çıkarma yapan Anzaklar’ a Allah Allah nidalarıyla karşı koyar.

    Mustafa Kemal savaşı Conkbayırı’ndan yönetmektedir. Kalbine çatışmalar sırasında bir kurşun isabet eder. Cep saati onun kurtulmasına vesile olur kurşun saatine değer.

    Savaş 1915 yılının aralık ayına kadar sürer. 250 bin kayıp veren, donanmasını kaybeden düşman Çanakkale’nin geçilemeyeceğini anlayarak geri çekilir.

    Çanakkale dünyayı dört yıl kan, ateş ve ölüme boğan ve adına birinci dünya savaşı denen büyük savaşın ve ondan sonra en öneli kara ve bir o kadarda dehşetli deniz savaşıdır.

    Çanakkale Türk Milletinin kahramanlık destanıdır.

    Çanakkale Türkün ateşle imtihanıdır.

    Çanakkale yaşları 19 ve 25 arasında olan 253 bin insanımızın şehit olduğu ve Türkiye’nin geleceğine damgasını vurduğu savaştır.

    Çanakkale 19-25 yaşları arasında ki Mehmetçiklerin dünyanın en güçlü donanmasını topla, tüfekle, inançla ve vatan sevgisi ile Çanakkale Boğazının karanlık sularına gömdüğü yerdir.

    Çanakkale’yi müminlerin kararlılığı ve Allah’ın yardımı geçilmez kılmıştır.

    Çanakkale İlah-ı Yardımın bir zaferidir.

    Çanakkale de savaşın seyrini değiştiren yaşanılan mucizelerdir.

    “ Birinci Dünya Harbinde bu kadar insanın ölmesine, harbin ağır masraflara mal olmasına, denizlerde 5000 tane savaş ve ticaret gemisinin batmasına başlıca neden, Türkler tarafından bir gece önce atılan ve incecik bir halat ucunda sallanan 26 mayındır.”

    Çanakkale’de İngiliz komutan Hamilton’un ifadesi ile “ Sizin orduların içinde beyaz atlı sarıklı insanlar savaşıyordu.”

    Bizim vatanımızı işgal etmeye geldiler.

    Bizim topraklarımızı, yer üstü ve yer altı zenginliklerimizi, petrolümüzü, madenlerimizi ve her şeyimizi,

    Amaçları bizim insanlarımızı, gençlerimizi 15 yaşındaki çocuklarımızı yok etmekti,

    Kısacası devletimizi yıkmaya geldiler.

    Çanakkale hilal ile hacın savaşıdır.

    Çanakkale de askerlerimiz açlıktan kavrulunca süpürge tohumunu kemirerek savaşıyor.

    Subaylarımız haftada bir çıkan sıcak çorbalarını bile “onlar güzel yemeklere alışkındır, biz nasıl olsa idare ederiz” diyerek İngiliz esirlerine yediriyorlardı.

    Çanakkale de saldıranlar düşman savunanlar kardeştir.

    Çanakkale çan takılması için yedi düvelin uğraştığı fakat başaramadan ve “Akkale” olarak kalan vatan parçasının adıdır.

    Çanakkale bizim ruhumuzun zaferidir.

    Çanakkale Mehmet Akif Ersoy’un tabiriyle “ bir  yanda Anzak, diğer yanda ise kanada askeri İslam siperini kuşatmıştır.”

    Çanakkale İslam cephesi olup Yemenli ile Gazneli’yi aynı safta buluşturmuştur.

    Mehmet Akif Ersoy Çanakkale üzerinden bir milletin destanını yazmıştır.

    Milletimiz bu güne kadar bu ruha sarılarak ayakta kalabilmiştir.

    Mehmet Akif, bu Çanakkale ruhunu sahabenin ruhuna bağlamıştır.

    Çanakkale Anadolu’nun dört bir yanından gelen gencecik vatan evlatlarının, Saka Hüseyinlerin, Kınalı Hasanların destanıdır.

    “ Çanakkale Erlerin, İstiklal Harbi Subayların savaşıdır.” (Nihal ATSIZ)

    Çanakkale’yi yılda 7 milyon kişi ziyaret etmektedir.

    İnancı ve ideali uğruna fedakârlık yapabilene “Genç” denir.

    Çanakkale de 45 kg ağırlığın üzerindeki 15-16 yaşlarında savaşan öğrenciler ve gençler işte bu gençlerdir.

    Çanakkale bundan 101 yıl önce “Hasta Adam” denilen Türklerin direniş destanıdır.

    Mehmet Akif Çanakkale’yi “Akvan-ı Başer’in, his yoksulu bir dünyanın, tek dişi kalmış medeniyetin” doğrudan insana saldırısı olarak tabir etmiştir.

    İlk Çanakkale yürüyüşü ve ziyaretini 1933 yılı Ağustos ayında tarihçi şair Nihal Atsız ve arkadaşlarından oluşan 9 kişilik bir kafile ile başlatmıştır.

    Çanakkale savaşları tüm dünyayı titretmiş ve bir hassa batılılara “ Osmanlı acaba ayağa mı kalkıyor ?” sorusunu sordurmuştur,

    Türkiye Cumhuriyeti devleti Osmanlının külleri arasından doğmuştur.

    Çanakkale savaşları, Osmanlı devletinin sonsözü Türkiye Cumhuriyeti Devletinin önsözüdür.

    Çanakkale, Osmanlının kuruluş döneminde 1355 yılında Çanakkale boğazını geçip, Gelibolu yarımadasına ulaşarak Avrupa topraklarına ayak bastığı ve Avrupa’daki ilk namazını kıldığı yerdir.

    Üzerinden güneş batmayan toprakların sahibi İngiliz İmparatorluğu’nun gururu Çanakkale de kırılmıştır.

    1916 yılı başında İngilizler büyük tantanalarla geldikleri Çanakkale’yi sessizce ve adeta çaktırmadan kaçarak tahliye etmiştir.

    Çanakkale seferi sırasında Arabistan’da görevli olarak bulunan Mehmet Akif Medine’ye yakın bir istasyonda çölün ortasında Meşhur Çanakkale Şehitlerine şiirini yazmıştır.

    Çanakkale Türk ve İslam ruhunun yeniden canlanışını ve şahlanışını temsil eder.

    Çanakkale, alevin sönmeden evvel son parlaması ve ölüm anında son iyileşme halidir.

    Çanakkale, cihana hayretler veren o müthiş ve akılları durduran harika müdafaa ve hücumun, ilelebet yok olup gitmektense, daha uzun zamanlar kayım olmak amacıyla çırpınan Türklüğün heyecan dolu ruhunu doğurmuştur.

    Çanakkale savaşı büyük bir deprem gibi yer küreyi sarsmış ve tek dişi kalmış canavarlara diz çöktürmüştür.

    Çanakkale de kazanılan zafer, bir ümit ışığı oluşturmuş, kendine güven duygusu vererek milli mücadeleyi ateşleyecek olan heyecana kıvılcım sağlamıştır.

    Evini savunana özgür bir adamın, yüzlerce binlerce paralı askerden daha güçlü olduğu ispatı Çanakkale’de görülmüştür.

    Çanakkale, “ Barbar Türklere dersini vermeye gidiyoruz. Medeniyet nedir, insanlık nedir bilmeyen Hristiyanlığın ve Hristiyanların can düşmanı Türklere haddini bildireceğiz. Türk kızları ile hayatınızda unutamayacağınız tatlı maceralar yaşayacaksınız” diye kandırılarak getirilen paralı düşman askerlerinin, Türklerin tokadını en ağır şekilde yiyerek kaçacak delik aradıkları yerin adıdır.

    TEK DİŞİ KALMIŞ CANAVAR

    Avustralya’da SBS televizyon sunucusu Scott Mclntyre’nin Yeni Zelanda ve Avusturalya askerleri “Çanakkale’de yargısız infaz yaptı” deyince işinden atılmıştır.

    Avusturalyalı savaş muhabiri Charles Bean’ın günlüğünde 9 Ağustos 1915’de 100 Türk ve 2 Alman esirinin cayır yakılmasını gülerek seyrettiğini anlatmıştır.

    Çanakkale savaşında İngilizler ve Fransızlar havadan “savaşın hilesi topuk patlatanlar” atmıştır. Bu bile savaşın acımasızlığına dikkat çeker. Çanakkale Eceabat ilçesi Biga köyünde İmam Mehmet Tosunun kurduğu “ Çanakkale Harp Müzesinde” bu topuk patlatan mevcuttur.

    Çanakkale konuşmamızı bir Çanakkale anısı ile sonlandıralım:


Yıllar önce Çanakkale’de savaşan Anzaklardan birisi Çanakkale’ye ziyarete gelir. Bir isteği vardır.


“Bizimle savaşanlardan yaşayanlar varsa gösterin bana görüşelim” der.

Madalyalı bir Çanakkale Gazimizi onunla görüştürmek için onun yanına getirirler.

Anzaklı adam Gazimize şöyle tepeden tırnağa bakar bakar bakar ve


“Bu benim gibi bir adam bizimle savaşanlar minare gibi uzun adamlardı. Bunlar değil.” diyor.


    Çanakkale savaşlarında ki şehitlerimizin emanetine sahip çıkmak için son nefesimize kadar mücadele edeceğimize yemin ediyoruz.

    “ Siz vatanı için, milleti için, namusu için, canını ortaya koyan böyle insanları bu kadar mı tanıyorsunuz? Eğer siz onları tanımazsanız; geleceğinizi göremezsiniz, hedeflerinizi bilemezsiniz.” Mustafa Kemal Atatürk.

    Haftaya görüşmek üzere.


 

Ahmet YAMAN