DEMOKRASİ RUHU VE ADALETLİ YÖNETİM

GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER

GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER.” 

DEMOKRASİ RUHU VE ADALETLİ YÖNETİM .  (1)   

İnsanlığın, ülkenin, milletin en fazla ihtiyaç duyduğu ve hasretini çektiği önemli bir konu gerçek manada bir demokratik anlayış, adil idare ve tatbikatı solutan bir hayat tarzı!

Bu hayat tarzını yakalamak için “Demokrasi” kavramanın tarifi, müzakeresi, hazmedilmesi ve hakların yerli yerinde müspet manada kullanılmasından geçer.

1972’de Dünya’da 40 ülkede demokrasi uygulanıyordu. 2007’ye gelindiğinde 123 ülke demokrasiyi benimsemişti. Bu da dünya nüfusunun %60’ına tekabül etmektedir.  .

            Çoğunluğun idaresi demokrasinin en belirgin özelliklerindendir. İnsani bir sistem olan demokrasilerde aksaklıklar da bir vakıadır. Gerçek demokrasilerde, düşünce, ifade, basın özgürlüğü en önemli kriterlerdir. “Oy ”un geçerliliği ve etkisi bireylerin siyasi düşünceler hakkında bilgilenmesine bağlıdır. Tek görüşün dikte ettirilip, baskın olduğu, diğer görüşlere hak verilmediği, bilgi sahibi olmadığı ortamlarda sağlıklı bir seçim yapılmış olmaz. Demokrasilerde olmazsa olmaz temel dört özellik şöyle özetlenebilir:   

Özgür ve adil seçimlerle hükümeti seçebilmek için siyasi düzen.

İnsanların medeni hayat ve politikada etkin biçimde rol alması.

Tüm vatandaşların insan haklarının korunması.

Kanunların bütün vatandaşlara eşit şekilde uygulanması.

Bu vazgeçilmez demokrasi kıstas anlayışının dünya ülkelerindeki uygulamalarını safi vicdanlara bırakıyoruz. Acı gerçek demokrasi ruhuna uygun olan tatbikatların İslâm ülkelerinde değil, batı dünyası ve özellikle; Avrupa Birliğindeki devletlerinde var olmasıdır. Adı “Cumhuriyet” olan her ülkede bu ruhun tatbikatını görmek mümkün de değil. Kuzey Kore’nin resmi adı: Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’dir. Ancak demokrasiden söz etmek ne kadar mümkündür? Devlet başkanının %100 oy alması dünya standartlarına ve gerçeklerine ve de insanın tabiatına ve demokrasinin ruhuyla ne kadar bağdaşabilir? Yaşananlardan ve tatbikatlardan siyasi iktidarların “demokrasinin” aslını değil istismarını yaptıklarını görmemiz mümkün!

Halkını ve dış politikayı kandırmak için demokratik görünmek, sömürü iktidarlarının temel politikalarındandır. Çin, Suriye, Laos… Vb birçok ülkelerde bu demokratik sömürü örnekleri gözlenebilir.

             Bir insanî sistem olan Demokrasinin iyiliği ve noksanlarının yanında, riskleri de vardır. Toplumun geleneksel ve fıtratına uygun olmayan, moral ve hakperest değerleri öne almayan bir “demokrasi” söylemi ve uygulaması sözde kalmaya mahkûmdur.

Azınlık, bencil bir anlayışın; saf ve iyi insanları bir şekilde kandırabileceği asla unutulmamalıdır. Âlemin hâli buna şahittir. En çok bağıran ve yalan söyleyen başa geçebilir. Toplumda tek seslilik yok edilmedikçe, temel hak ve hürriyetlerin lâyıkıyla uygulanması ve demokrasiden bahsedilemez. Demokrasi herkesin fikrinin geçerli olduğu düzendir. Adil biçimde birbirine saygı duyan insanların sistemidir. Bu sistemde kendini öne çıkarma kaygısına düşenler topluma ve kendilerine kötülük etmiş olurlar. Hep kendini nazara verme, ötekileştirme ana ajanda gündem haline gelirse o toplumda gerçek bir demokrasinin varlığından söz etmek mümkün değildir. O zaman demokratik sistem tehdit ve risk altındadır.

Demokrasinin gerçek ruhunu aydınlatan ünlü politikacıların tarif ve yorumlarına bir bakalım:

“Devlete eleştiriler onaylanmayabilir ama gereklidir. Winston Churchill 

“Hükmetmek kolay, idare etmek zordur./ En iyi hükümet, bize kendimize hükmetmeyi öğretendir.” Wolfgang Goethe

“Bir devlet ne kadar az kanuna sahipse o kadar iyi yönetilir. Rene Descartes

“Demokrasi hakkında en iyi tartışma ortalama bir oy veren ile beş dakikalık konuşmadır.” Winston Churchill

“Kanunlar sosis gibidir. Nasıl yapıldığını görmemek daha iyi olur.” Otto von Bismarck

“En iyi hükümet en az hükmedendir.” Davir Thoreau

“Adalet yokken bağımsızlık” organize soygundan başka nedir?”Aziz Augustine

“Mükemmel demokrasilerimiz hala, aptal adamın zeki adamdan daha dürüst olacağını düşünmektedir.” Bertrand Russell  NEJAT EREN