DİNİMİ ÖĞRENİYORUM ( 5 )

  DİNİMİ ÖĞRENİYORUM ( 5 )   ' Bir yetimin ağladığında göklerin titrediğini

 

DİNİMİ ÖĞRENİYORUM ( 5 )

 


“ Bir yetimin ağladığında göklerin titrediğini.” ,

Peygamber Efendimiz ’in ( s.a.v.) Mekke-i Mükerreme ’den Medine-i Münevvere ’ye hicretinin başlangıç kabul edildiği tarihe “Hicri Yılbaşı” denildiğini,

Hicri Takvimin, Hz. Ömer Döneminde Efendimizin Hicreti esas alınarak oluşturulduğunu,

Bu memleketin, öğrenmeye açık, heyecanlı, bir elinde Kuran-ı Kerim ve diğer elinde bilgisayar olan gençlere ihtiyacı olduğunu,

Peygamberimizin gözünden dünyayı görmeye başladığınız zaman mutlu ve huzurlu olacağınızı,

Tasavvufun, İslam’ın bazı esaslarının yorumu olduğunu,

Dergâhların, tasavvufi hayatın kotarıldığı ve böyle bir anlayışın peşinde olanlara sunulduğu yerler olduğunu,

Şeytanda ciddi bir güç bulunmadığını ve gücünü insanoğlunun zaaflarından aldığını,

Kuran’ın “Ey İnsanlar” derken, Hz. Mevlana’nın da “Ne olursan ol, gel” dediğini,

Osmanlı toplumunda tasavvufun yaygınlaştığını ve o zaman Dervişlerin, şimdiki futbolcular kadar popüler olduğunu,

Dünya İslam Ekonomik Formunun (WIEF) 9.sunun İngiltere’nin Başkenti Londra’da (29.10.2013) başladığını ve İslami Bononun işlem göreceği ilk Müslüman olmayan ülkenin İngiltere olduğunu,

Abdest üstüne abdest almanın, nur üstüne nur almak demek olduğunu,

Ahlaki değerlerin önemsenmemesi ve değerli bulunmamasının şiddeti artırdığını,

Giyinmenin “bazı hatları belirginleştirme değil en az belirli hale getirme” duygusu olduğunu ve erkeği de , kadını da kapsayan “bozulmamış fıtrat” duygusu oluşturduğunu,

“Nefsin gayyasına gömülmenin bireyin esareti olduğunu çünkü orada düşüncenin enerjisinin sıfır olduğunu ve bu sıfır çarpanın her türlü medeniyet denklemini sıfırladığını.”

Aşkın, iki insanın birbirine değil, aynı şeye bakması olduğunu ve herkesin seveceği, değer vereceği ve emek harcayacağı bir varlığın olması gerektiğini,

Mevlevi geleneğinde bir zikir olarak icra edilen Sema gösterisindeki Semazenlerin üzerindeki semazen elbisesi “tennurenin” bir nevi kefen, başın üzerindeki fesin “sikkenin” mezar taşını temsil ettiğini,

Hz. Ömer’in son haccında başı öne eğik, göz yaşları içinde, “ Ey Ömer! Halife misin, Sultan mı? bilemiyorum. Sultansan vay haline” diye halini sorguladığını ve dua ettiğini,

Kuran-ı Kerim’in Müslümanlar için  bir varoluş pusulası olduğunu ve bir karakter kılavuzu inşa ettiğini,

Ahirette dinarın da, dirhemin de olmadığını, orada sadece iyilik ve kötülüğün karşılaştırılmasının olduğunu,

Bütün köprülerin anasının “Sırat Köprüsü” olduğunu ve köprünün öbür dünyada olmasına rağmen, inşaatının bu dünyada yapılması gerektiğini,

Hayatın doğumla ölüm arasında bir köprü olduğunu,

“ Bir saniyesine bile hükmedemeyeceğimiz bir dünya için, fırıldak olmamıza gerek olmadığını”,

Aziz Mahmut Hüdai Hazretleri’nin kendisini ve türbesini ziyarete gelenler için “denizde boğulmasınlar, ahir ömürlerinde fakirlik görmesinler, imanlarını kurtarmadıkça (ahirete) gitmesinler” diye dua ettiğini,

İnsanlardaki ölüm korkusunun tek çaresinin, insanlara ahiret inancını aşılamak ve öteki dünyayı sevdikleriyle birlikte olacağı güzel bir yer olarak tasavvur etmesini sağlamak olduğunu,

İslam’ın bütün insanlığa Allah’ın (c.c.) varlığının ve birliğinin anlatılacağı , onların da Allah’ı (c.c) tanımalarının sağlanacağı bir öğreti olduğunu,

Takvanın noksan ve fazla yapmadan, dinin belirlediği ölçülerde durmak olduğunu,

Şükrün, gönlün nimeti verene bağlanması olduğunu,

Cennetin 8 kapısının olduğunu, birinin tövbe kapısı olduğunu ve devamlı açık kaldığını , 7 tanesinin bazen açılıp bazen kapandığını,

2011 yılında Türkiye’nin en yaşlı hacı adayının Şanlıurfa Siverek doğumlu Leyla ÖZLAHLAN olduğunu, Hac masraflarının İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş tarafından karşılandığını,

BİLİYOR MUYDUNUZ ?

Ömrünüz Uzun Olsun.


Haftaya görüşmek dileğiyle.

Ahmet YAMAN                                                                                                                               ayaman0732@gmail.com