DOĞRULARLA BERABER OLMA-DOST SEÇİMİNE DİKKAT ETME

DOĞRULARLA BERABER OLMA-DOST SEÇİMİNE DİKKAT ETME Değerli Okurlarımız! Bu haftaki makalemizde her daim etrafımızda olan, sevincimizi ve hüznümüzü paylaştığımız dostlarımızdan ya da dost bildiğimiz ama

DOĞRULARLA BERABER OLMA-DOST SEÇİMİNE DİKKAT ETME

Değerli Okurlarımız!

Bu haftaki makalemizde her daim etrafımızda olan, sevincimizi ve hüznümüzü paylaştığımız dostlarımızdan ya da dost bildiğimiz ama bizi her gün batağa sürükleyen dünyamızı da ahiretimizide mahveden arkadaşlarımızdan bahsedelim istedik. Bu hayatta yalnızlık Allah’a mahsustur. Biz ise hayatımızı devam ettirmek için dostlara muhtacız.

Her zaman ve fırsatta beraber olduğumuz yakın dostlarımız vardır. Herkesin bir arkadaşı vardır ama dost bulabilmek zordur. Dostluğa talip olmak zordur. Dostluk özveri isteyendir arkadaşlıktan daha ileri boyuttur. Bizler dostlarımızdan olumlu veya olumsuz bir şekilde etkileniriz. Bu sebeple, doğru kişilerle dost olmak hem önemli, hem de dinimizin gereğidir.

Dostlukta aranması gereken en önemli şartın “doğruluk” olduğunu Allah Teâla şu ayeti kerimede beyan buyurmaktadır:

“Ey İman edenler! Allah’a saygılı olun ve doğrularla birlikte olun.” (Tevbe 9/119)

Yani Allah’la ilişkilerinde doğru olan, O’na söz veripte yolundan şaşmayan aynı şekilde kullarıda aldatmayan içi dışı bir kimselerle beraber olun, çevrenizi muhitinizi bu tip insanlar oluştursun demektir. Böyle bir birliktelik Allah’a olan saygınızdan dolayı olsun, Allah’la inatlaşırcasına O’nu hiçe sayan edepsizlerden uzak durun, ateşleri sizi yakmasın dikkatli olun uyarısı vardır. Eğer çevremiz kötü ahlaklı insanlardan oluşuyorsa kendimiz ve çocuklarımızın geleceği adına o çevreyi değiştirmemiz gerektiğinden bahsediyor yüce Rabbimiz. Müslüman’ın görevi yeryüzünü imar ve çevresini İslamlaştırmasıdır. Ben ne yapayım elimden bir şey gelmez tek başınayım diyorsak aynen hicret eder gibi o bölgeyi terk etmemiz gerekir.Müslüman’ın en yakın dostları gerçek anlamda önce Allah (c.c.), sonra Allah’ın Resulü ve Müminler olmalıdır. Bir ayeti kerimede bu açıkça ifade edilmektedir. “Sizin dostunuz ancak Allah’tır, Resulüdür ve İman edenlerdir…”(Maide 5/55)

Bu durumda ilk hedefimiz; Allah ve Resulüne yakışır bir dost olmaya çalışmaktır.

Her insan gibi Müslüman’da yediği, içtiği, gezip dolaştığı diğer insanlardan etkilenir. Onun için sevgili peygamberimiz bir hadislerinde “Kişi arkadaşının yolu üzeredir, o halde herkes kiminle arkadaşlık yaptığına dikkat etsin.” buyurmuşlardır. Bu hadisten de anlaşılacağı üzere rastgele arkadaş seçimi yapılmamalı, akıllı, Allah’tan korkan, güzel ahlaklı insanlarla arkadaş olmaya gayret etmelidir. Ahmak, cimri, korkak, yalancı, hain, zalim ve söz taşıyanlarla arkadaşlık kurmamalıyız. Aslında her zaman söylenen bir söz vardır: ‘’Arkadaş Kurbanı oldu’’ bu söz ne kadar doğru olsa da herkes mizacına uygun olanı yapmakta tercihini kötü arkadaştan yana kullanmaktadır. Maalesef gençlerimizin çoğu iyi huylu dindar arkadaşlardan sıkılmakta, gününü gün eden hiçbir şekilde dünya ve ahiret kaygısı gütmeyen arkadaşlarıyla birlikte olmaktan hoşlanmaktadır.

Dostun gizlisi-aşikârı aynı olmalıdır, güzelliğini güzellik, kusurunu kusuru bilmelidir, makam-servet onu sana karşı değiştirmemelidir, gücü yettiğini senden esirgememeli, zor günde seni yalnız bırakmamalıdır. Güvendiğimiz dağlara karlar yağmamalıdır.

Atalarımızın “söyle bana arkadaşını söyleyeyim sana seni” tespiti çok yerindedir.

Kötü arkadaş, başkalarının bizim için beslediği iyi duyguları yok eder, kötülüklerini bize de bulaştırır. İyi arkadaş bizi insanlara sevdiren, ihtiyaç duyduğumuzda elimizden tutan, yalnız kaldığımızda yanımızda olan kimsedir.

Hz. İsa’ya kiminle dostluk yapalım diye sorulduğunda o şöyle cevap vermiştir:

“Öyle kimselerle dostluk yapın ki, onu görmeniz size Allah’ı hatırlatsın, onunla konuşmanız ilminizi artırsın, ameli sizi ahirete meylettirsin.”

 

Kıymetli Okuyucularımız!

Rabbim bizleri hem dünyamızı ve hem de ahretimizi kurtaracak dostlarla bir arada bulunmayı nasip eylesin.

Makalemi peygamber efendimizin bir hadisi ile bitirmek istiyorum:

“İyi ve kötü arkadaşın hali, güzel koku satanla körük çekenin haline benzer: Güzel koku satan, ya sana güzel kokusundan bir miktar ücretsiz verir ya sen satın alırsın, ya da (hiç değilse onunla beraber olduğun sürece) güzel koku koklamış olursun. Körük çeken kimse ise, ya elbiseni yakar ya da (en azından) körüğün kötü kokusundan rahatsız olursun.”(Buhârî, Zebâih 31, Büyû’ 38; Müslim, Birr 146. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 16).