ECNEBİ FEYLESOFLARIN, KUR'AN-I KERİM HAKKINDAKİ ŞEHADETLERİ

Değerli dostlar sizlerle birkaç hafta kâinatın sahibi olan Yüce Yratanımız Allah'ın ezelî kelâmı olan Kur'an-ı Kerim hakkında ecnebi, yani batı felsefecilerinin hakperest ve övgü dolu tespit ve beyanlarını paylaşmak istiyorum.

Değerli dostlar sizlerle birkaç hafta kâinatın sahibi olan Yüce Yratanımız Allah’ın ezelî kelâmı olan Kur’an-ı Kerim  hakkında ecnebi, yani batı felsefecilerinin hakperest ve övgü dolu tespit ve beyanlarını paylaşmak istiyorum.

Kur’an’-ı Kerim son ilâhî kitap olarak bütün insanlığın rehberi, dertlerinin çaresi, insanlığın sarsılmaz, doğru v eistikametli yol haritasıdır. O’na inana Müslüman denir. Ama her insan inansın –inanmasın ondan istifade edebilir. Bu yol her insana açıktır.

Müslüman olarak bize düşen ona ve ondaki İlâhî ve hükümlere ayna olmak perde ve gölge olmamaktır. Hayatımıız on agöre, onun koyduğu “HELÂL-HARAM” çizgisinde helâllara uymak, haramlardan kaçınarak o ilâhi hakikatleri yaşayıp, yaşatmak gaye ve inancını kalp akıl ve ruh dünyalarımıza yerleştirip tatbikatıyla örnek olmaktır.

Kitaba ve örneklere bir göz atalım.

Paylaşcağım kaynağı da burada yazayım. Arzu edenler kaynağı olan kitaptan alıp  okuyup takip edebilirler.  Kitabın adı:  İŞRAT’ÜL İ’CAZ. Müellifi Bediüzzaman Said Nursî.Yeni Asya Neşriyat. Sh: 305/316)

İlk örnek Alman Devlet adamı ve büyük bir düşünür olan: Prens Bismarc’tan:

Şöyle diyor: PRENS BISMARCK'IN (BİSMARK) BEYÂNÂTI: Sana Muâsır (çağdaş) Bir Vücud Olamadığımdan Müteessirim (üzüntülüyüm)  Ey Muhammed! (a.s.m)

Muhtelif devirlerde, beşeriyeti idâre etmek için taraf-u Lâhûtîden geldiği iddiâ olunan bütün münzel (vahyedilen)  semâvî kitapları tam ve etrâfıyla tetkik (araştırma) ettimse de, tahrif olundukları için, hiçbirisinde aradığım hikmet ve tam isâbeti göremedim. Bu kànunlar değil bir cemiyet, bir hâne halkının saadetini bile temin edecek mâhiyetten pek uzaktır. Lâkin, Muhammedîlerin Kur'ân'ı bu kayıttan âzâdedir. Ben Kur'ân'ı her cihetten tetkik ettim, her kelimesinde büyük hikmetler gördüm. Muhammedîlerin düşmanları, "Bu kitap Muhammed'in (a.s.m.) zâde-i tâbı" (kendi yazması)  olduğıınu iddiâ ediyorlarsa da, en mükemmel, hattâ en mütekâmil (gelişmiş) bir dimağdan, böyle hârikanın zuhûrunu (çıktığını) iddiâ etmek, hakîkatlere göz kapayarak, kin ve garaza âlet olmak mânâsını ifade eder ki; bu da ilim ve hikmetle kàbil-i telif değildir. Ben, şunu iddiâ ediyorum ki:

Muhammed (a.s.m.) mümtâz bir kuvvettir. Destgâh-ı Kudretin böyle ikinci bir vücûdu imkân sahasına getirmesi ihtimâlden uzaktır.

Sana muâsır bir vücud olamadığımdan dolayı müteessirim ey Muhammed (a.s.m.)! Muallimi ve nâşiri olduğun bu kitap senin değildir. O Lâhûtîdir. (ilâhîdir) Bu kitabın Lâhûtî olduğunu inkâr etmek, mevzû (fen ilimleri) ilimlerin butlânını (yokluğunu) ileri sürmek kadar gülünçtür. Bunun için, beşeriyet seııin gibi mümtaz bir kudreti bir defa görmüş, bundan sonra göremeyecektir. (PRENS BISMARCK  (ALMAN DEVLET ADAMI VE FEYLOSOFU)

EN TEMİZ VE EN DOĞRU DİN, MÜSLÜMANLIKTIR.

Meşhur muharrir, müsteşrik, (yazar, Doğu toplum bilimcisi) edebiyat-ı Arabiye mütehassısı ve Kur'an-ı Kerim'in mütercimi (tercümanı)  Doktor Maurice(Moris) şöyle diyor: Bizans Hıristiyanlarını içine düştükleri bâtıl îtikadlar girîvesinden (çıkmaz yol) ancak Arabistan'ın Hira Dağında yükselen ses kurtarabilmiştir. İlâhî kelimeyi en ulvî makàma yükselten ses, bu ses idi. Fakat, Rumlar bu sesï dinleyememişlerdi. Bu ses, insanlara en temiz ve en doğru dîni tâlim ediyordu. O yüksek din ki, onun hakkında, Gundo Firey Hesin gibi mùhakkik bir fâzıl şu sözleri pek haklı olarak söylüyor: "Bu dinde mukaddes sular, şâyân-ı teberrük (mübarek kabul edilen) eşya, esnâm  Put, heykel) ve azîzler; yâhut sekerât-ı mevt  (ölüm sarhoşluğu) esnâsında nedâmetin (pişmanlık) bir fâide vereceğini ifade eden sözler; yâhut başkaları tarafından vukù bulacak duâ ve niyazların günahkârları kurtaracağına dâir ifâdeleri yoktur. Çünkü bu gibi akîdeler, onları kabul edenleri alçaltmıştır." (FRANSIZ DÜŞÜNÜRÜ, DOKTOR MAURİCE(MORİS)? 01.06.2023  NEJAT EREN ANTALYA

islam kuranıkerim