EN KÖTÜ HÜKÜM PEŞİN HÜKÜM

EN KÖTÜ HÜKÜM PEŞİN HÜKÜM Kıymetli Okurlarımız! Bu haftaki makalemizde genellikle içinde bulunduğumuz   yanlış bir durumdan bahsetmek istiyoruz

EN KÖTÜ HÜKÜM PEŞİN HÜKÜM

Kıymetli Okurlarımız!

Bu haftaki makalemizde genellikle içinde bulunduğumuz   yanlış bir durumdan bahsetmek istiyoruz.İlk karşılaştığımız insanlarla genellikle ‘’Nerelisin’’diye sorarak sohbete başlarız ve onun hakkında hüküm vermeye çalışırız.Eğer onun memleketi ile ilgili daha once olumsuz bir durum yaşamış isek onu da o kategoriye dahil ederek ön fikirle hareket ederek yanlış hüküm veririz.Halbuki her memleketin iyiside kötüsüde vardır,bunu aklımızdan çıkarıveririz.Güzel dinimiz peşin ön yargıyı ‘’Zan’’diye isimlendirmiş ve bunu Hucurat suresinin (Hucurat 12) ayeti ile yasaklamıştır.Peygamberimiz (sav)’de bu durumdan sakındırarak şöyle buyurmuştur:

‘’Abdullah ibn Mesud hazretleri, Rasullah’ın şöyle buyurduğunu haber veriyor: “Ashabımdan hiç kimse başkası hakkında bana bir şey nakletmesin. Zira ben sizin karşınıza tarafsız bir şekilde gönül ferahlığıyla çıkmayı arzu ederim” (Ebu Davud Edeb. Hadis no:4860)

Kişinin ülkesi, bölgesi, rengi, dili ve dini onun hakkında peşin hükme yol açmamalıdır. İnsanların değerli ve değersiz oluşları renklerine, neseplerine, servetlerine, mevkilerine göre değil ahlâk, amel ve ihlaslarına göredir.

İnsanların değerini herkes takdir edemez. Altının kıymetini sarraf bilir, derler. Değerli olup olmamanın belli kriterleri vardır. Ölçü ve tartı âletlerinin düzgün olması gerekir. Tartı âletleri bozuk olursa tartan kişinin düzgün olması bir şey ifade etmez.

Olaylar ve sahışlar sırf başkalarının sözü ve gözüyle değerlendiren nice yöneticiler çok büyük zülümlerin, cinayet ve felaketlerin âleti olmuşlar, çoğu zaman bu yüzden kendileri de feci akibetlere uğramışlardır.

Kişileri değerlendirdirken çok hassas davranmalı, kimsenin onuru zedelenmemelidir. Zira insanların onuru her şeyden önemlidir. Onursuz yaşamaktansa ölmek daha iyi derler. Dinimizde intihar caiz olmamakla beraber bazı kimseler onurları zedelendiği zaman intihara bile teşebbüs edebilmektedirler. Onun için gıybet, tecessüs ve iftira gibi insan haysiyetine yönelik tavırlar büyük günahlar cümlesindedir.

Yöneticileri ve toplumu yanıltma olayı önceleri genellikle ferdi planda idi. Günümüzde ise bu yanıltma işi medya yoluyla kurumsallaşmış kötüye kullanılabilen medya adeta insan harcama, olayları çarpıtma aracı haline getirilmiştir. Bilhassa yöneticiler, insanları yıpratma silahı olarak kullanılabilen medyaya karşı da ihtiyatlı yaklaşmalıdırlar. Kesin bilgiye dayanmayan haberlere itibar etmemelidirler. Medya silahı zaman zaman sahibine karşı da çevirilmekte, hem kullanan, hemde kullanılan hakkında yıkıcı olabilmektedir.

Kur’an-ı Kerim bizleri doğru haber konusunda şöyle uyarmaktadır: “Ey İman edenler! Bir fâsık size haber getirdiğinde durup gerçeği araştırın. Aksi halde istemeden birini rencide eder, ardından da yaptığınızdan pişman olursunuz” (Hucurât : 6)

Her söz ve davranışın sağlam bilgiye dayanması gerekir. Mücerret zan ve tahminler çok kere insanı yanıltır. Yüce Mevla bu konuda bizleri uyarmaktadır. ‘Ve bilmediğin şeyin peşinden gitme! Çünkü kulak, göz ve gönül hepsi bundan hesaba çekilecektir” (İsra : 36)

“Ey iman edenler! Birbiriniz hakkında kötü zandan kaçının zira zannın bir kısmı ağır bir vebaldir. Birbirinizin gizliliklerinide asla araştırmayın, ve arkanızdan birbirinizi çekiştirmeyin. İçinizde ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanan biri varmı? İşte hemen tiksindiniz” (Hucurat : 12)

Ölmüş kimse kendini savunamadığı gibi arkasından konuşulan kimse de gıybet edilen yerde olmadığı için kendisini savunamaz. Başkasını çekiştirmek genellikle çıkar amaçlı olduğu için bu iş bir bakıma ahlaki yamyamlık yaparak kardeşinin onurunu satmak ve bu yolu ekmek kapısı haline çevirmek anlamına gelmektedir. Bu açıdan kurani teşbih fevkalade anlamlıdır.

Peşin hükümler, günümüz tabiriyle ön yargılar kardeşliğin güvenin, hamiyetin ve ilerlemenin en büyük düşmanıdır. Herkesin herkesten şüphe ettiği bir ortamda dostluk, güven, huzur ve atılım olmaz. Zira şüphe, zan ve dedikodu hiç bir ciddi işe zemin teşkil edemez. Sağlam bir gelecek sağlam bilgi, sağlam dostluk ve güven üzerine inşa edilir.

Peşin hüküm ve hareket bir nevi tembelliktir. Araştırma zahmetine katlanmayanlar, sonunda pek çok zahmetlere katlanmak zorunda kalırlar. İnsanları ufak-tefek hatalarına, kılık-kıyafetlerine bakarak değerlendirmek de son derece yanlıştır. Zaten hatasız kul yoktur. Şekil, kılık-kıyafet ise geçici bir durumdur. İnsanın gerçek hüviyetini ortaya koymaz, ayrıca aldatıcı da olabilir.

Dışı câzip içi kâzip (Yalancı)olan münafıklar Kuran-ı Kerim de şöyle tasvir ediyorlar: “Onları gördüğünde kalıpları hoşuna gider ve konuşacak olsalar sözlerine kulak verirsin. Onlar giydirilmiş kalaslar gibidirler.” (Münafıkûn 4)

Bazı kimseler hak ve hakikat uğrunda öyle fedakarlıklar, öyle önemli hizmetler ifa ederler ki, onların bu fedakarlık ve hizmetleri pek çok günahlarına keffaret olur. Bazı insanlar işledikleri bir hata sebebiyle ömür boyu dışlanırlar, cüzzamlı gibi toplum dışına itilirler, onları hor görenlerin belki de daha fazla hataları vardır. Ameller niteceleriyle değerlendirilir. Hiç kimse sonunun ne olacağını, bu dünyayı ne şekilde terk edeceğini bilemez. Nice iyi bilinen insanların sonları kötü, nice kötü bilinenlerin sonları da iyi neticelenmiştir.

Herkesin hidayet ve hayrını istemek asıldır. Bir gemide yüz kişi içinde bir tek iyi kişi bulunsa, onun hatırı için geminin batması istenmez. Doksan dokuz günahın yanında bir sevabın da hatrını saymak gerekir. Son deme kadar tevbe kapısı açık olduğuna göre insanlar hakkında daima hüsnü niyet üzere olmak icabeder. Hz. Ömerin önceki halini  görenler sonraki halini akıllarına  bile getirmezlerdi. Kötü daima kötü, iyi daima iyi olarak kalmıyor. Geçmişte ve günümüzde bunun pek çok örnekleri vardır.

Kıymetli Okuyucularımız!

Herkesin baştaki hadis-i şerifi hatırlayıp, insanlar hakkında peşin hükümlü olmaması, olayları ve şahısları hakkaniyet ölçüleri içinde değerlendirmesi gerekmektedir. Âcil değil âdil olmak şiarımız olmalıdır.

Rabbimizden temennimiz bizi birbirimize karşı önyargılı eylemesin,bizi birbirimize kardeş eylesin.Başka bir sayıda buluşmak dileği ile Allah’a emanet olunuz.