Ey Özgürlük Neredesin?

Ey Özgürlük Neredesin? Merhaba sevgili okurlarım bu hafta sizlere sahip olduğumuzu zannettiğimiz ama birçoğumuzun sahip olamadığı bir şeyden bahsetmek istiyorum

Ey Özgürlük Neredesin?

Merhaba sevgili okurlarım bu hafta sizlere sahip olduğumuzu zannettiğimiz ama birçoğumuzun sahip olamadığı bir şeyden bahsetmek istiyorum. Özgürlükten. Kelime anlamı olarak özgürlük, birinin engellenmeden istediğini seçebilmesidir. Kişinin kararlarını sadece ama sadece kendi hür iradesiyle kendi istekleri doğrultusunda vermesini ifade eder. Peki siz özgür müsünüz? Ben pek fazla buna ihtimal vermiyorum. Çünkü yaşadığımız toplumda insanların sürekli birbirleri üzerinde psikolojik üstünlük kurmaya çalıştıklarını ve bunun için sürekli bir psikolojik savaş içerisinde olduklarını gözlemliyorum. Sürekli bir üstün olma ya da üstün olduğunu kabul ettirme çabası içinde olan insanoğlu maalesef bu döngünün içinde yaşayıp gidiyor. Biz bu döngü de hem kurban eden hem kurban edilen oluyoruz bence. Kurban eden oluyoruz çünkü; sürekli ama sürekli insanlara müdahale ediyoruz. Bu hakkı kimden, ne zaman ve nasıl aldık bilmiyorum ama her şeyin içindeyiz maşallah. Ve bunu yaparken öyle çok inanmışız ki buna hakkımız olduğuna kurduğumuz toplumsal baskının gücünün farkında değiliz. Bir kişiyken büyüye büyüye insanları oldukça derinden etkiyen bir toplumsal baskı çıkıyor önümüze. Biz insanlar neye haddimiz olduğunu hiç sorgulamıyoruz. Sınırlarımızın hiç farkında değiliz.‘Özel hayat’ ya da ‘kişisel tercih’ terimlerini o kadar rafa kaldırmışız ki artık yerlerini unutmuşuz. Bir bizim fikrimiz doğruymuş gibi davranıp bize göre yanlış olan her şeyi o kadar güzel karalıyoruz ki kişi gerçekten kendi kararını sorgular hale geliyor. Bırakalım arkadaşlar, bırakın gerçekten sizi ilgilendirmeyen konular üzerinden ahkam kesmeyi. Zaten çevrenizde ki insanlar sizin fikirlerinizi önemserse gelir size danışır. O zaman söylersiniz içinizden geçenleri ama diğer türlüsü gerçekten bazen saygısızlık boyutuna geliyor. Herkesin sadece bir tane hayatı var ve tamamen kendi kararlarını aldığı bir yer olmalı burası. Kendi yanlışlarıyla ya da kendi doğrularıyla yaşamalı insan, eğer bedeller ödeyecekse bu kendi seçimlerinden ötürü olmalı. Ama yok biz toplum olarak bayılıyoruz her şeye maydanoz olmaya. Örneğin duyuyoruz bir kadınla adam evlenme yolunda adım atmak istemişler. Hemen başlıyoruz bize göre olması gerekenleri sıralamaya.Bir liste var kafamızda ve onun dışına çıkılırsa olmaz çünkü . Olmaz değil mi? Kendimiz bir kalıbın içine girmişiz herkesi aynı kalıba sokmaya çalışıyoruz. ‘Söz’ dediğin şöyle olmalı, nişan mutlaka böyle olmalı, düğün bu standartlarda olmalı, ev sermeye konu komşu gitmeli .Ne komik değil mi? Ama özellikle küçük yerlerde bu tarz şeyler oldukça önemli. Ben mesela çalgıyı çok severim ve bu tür organizasyonların hep düğünlü çalgılı olmasını isterim .Ki öyle de yaptım,3 tane düğün yaptım sırf bu yüzden. Bu benim isteğim ve tercihimdi. Hiç kimseyi zerre kadar ilgilendirmeyen tercihimdi ama aynı tarihlerde bir arkadaşım sadece nikah salonunda sade bir elbise giyip nikahını kıydı geçti bu da onun tercihiydi ve sadece onu ilgilendirdi. Ya da özellikle kadınlara  bir evlilik sorgusudur gidiyor. Sahi herkes evlenmeli mi? Yani neden herkes evlenmek zorundaymış gibi davranıp gördüğümüz her bekar kadına daha evlenmedin mi diye soruyoruz. Evet daha evlenmemiş çok mu lazım ? Demek ki yolu beraber yürümek istediği bir hayat yoldaşı denk gelmemiş karşısına ve o mutlu yalnızlığını seçmiş bundan bize ne. Hayır liste hiç bitmiyor evleniyorsun bu seferde ‘aaaa çocuk yok mu daha’ utanmadan karşınıza geçip bunu soruyorlar ya şaka gibi neden sen mi bakacaksın diye cevap veresi geliyor insanın içinden. Evlenen her kadın doğurmak zorunda değil mi başka işi yok çünkü . Belki bir hastalığı var,belki bir çocuğun sorumluluğunu almak istemiyor ya kadının doğurası yok ya size ne ama yok olmaz biz illa merak dip soracağız. Üzerine birde yorum yapacağız. Ne hadsizlik. Bununla da bitmiyor özellikle KPSS hazırlandığım süreçte çok yaşardım bende. Biri sizi görünce direk soru geliyor ‘aaaa sen daha atanamadın mı’ evet daha atanmadım ne yapacaksın sen mi dershaneye yolacaksın. Atanmış olsam söylerim ya da duyarsın demi ama yok illa soracağız. Bide anlasa ahh bide anlasa soruyu soran atamalardan, puanlardan, sistemden haberi olsa gerçekten gam yemeyeceğim ama oda yok. Evet bir İBFF mezunu olarak çok  zaman uğraşmama rağmen sayısız mülakattan elenip atanamadım. Ömrümün en güzel zamanlarını belki de emekli olduğum zamanı bile göremeyeceğim bir şey için tüketmeyi  bıraktım ve başka alternatifleri deneyip mutlu olmanın yollarını buldum . Ben buldum ama benim sürekli atanmamla ilgilenenler mutlu olamadı. Liste bu şekilde uzayıp gidiyor ve biz buna kurban ediliyoruz. Birçoğumuz insanlar ne der mantığı ile yaşıyor davranışlarını ona göre düzenliyor. Seçimlerini yaparken toplumu göz önüne alıyor ve bu bana çok bencilce geliyor. Toplum dediğin yapıyı zaten biz oluşturuyoruz o yüzden insanların bizim hakkımızda bu derece karar mekanizmasına sahip olmasına bence izin vermemeliyiz. Evet bir bilene sormak her zaman faydalıdır ya da hayat her şeyi kendimin tecrübe edebileceği kadar uzun değildir ama yine de biz olmaktan bizi biz yapan şeylerden insanlar ne der diye vazgeçmeyin. Özgürlüğünüzü kimsenin kısıtlamasına izin vermeyin ve kimseyi kısıtlamayın. Çok kıymetli bir şeye sahibiz ve bunun kıymetini bilmeliyiz. Ve size bir sır vereyim tamamen kendi tercihlerinizi yaşarsanız eğer ,sonuç hüsran bile olsa dimdik arkasında durur ve kendi yanlışınızı sahiplenirsiniz.Kendi seçimlerinizden pişmanlık duymazsınız. Demek ki bunu yaşamam gerekmiş dersiniz. Çantanıza da tecrübelerinizi koyup yola devam edersiziniz. O yüzden ne olursa olsun siz olarak kalın.Özgür kalın ve özgür yaşayın. İçinizden geldiği gibi…

Bahis Siteleri
Bahis Siteleri

Betboo
Betboo