FATIR SURESİ 14-18.AYET-İ KERİMELER (2)

FATIR SURESİ 14-18

FATIR SURESİ 14-18.AYET-İ KERİMELER (2)

Hiçbir yüklenen başkalarının yükünü yüklenmeyecektir. “Vizr”, ağırlık, yük, günah, sorumluluk anlamlarına gelmektedir. Herkes kendi yaptıklarından, kendi günahlarından sorumlu tutulacak, kimse kimsenin yaptıklarından sorumlu tutulmayacaktır. Kimse kimsenin yükünü yüklenmeyecektir.
***Öyleyse birilerinin yarın kendilerini kurtaracaklarına inananlar yalan söylüyorlar. Hâlbuki o gün baba evlâdından, evlât babasından kaçacak. Kimsenin kimseye bir yardımı olmayacak. O gün ne babanın evlâdına, ne evlâdın babasına, ne kocanın karısına, ne kadının kocasına, ne âmirin memuruna sağlayabileceği bir şey yoktur. Herkes yardımcısız ve yalnız olarak Allah’ın huzuruna gidecektir. Melikler yalnız, mâlikler yalnız, hükümdarlar, krallar yalnız, hacılar, hocalar yalnız. Hepsi de çaresiz Allah’ın kendilerine vereceği hükme razı olacaklardır.
Herkes kendi sorumluluğunu, kendi yükünü yüklenecek. Allah bana bir kulak vermiştir, bu bir yüktür, bir sorumluluktur bana. Onunla sahibinin duy dediklerini duymak, kulak ver dediklerine kulak vermek zorundayım. Rabbim bir göz vermiştir bana, bu bir yüktür, sorumluluktur. Onunla sahibinin gör dediklerini görmek, bak dediklerine bakmak zorundayım. Aklım bir sorumluluktur, ağzım sorumluluktur, kalbim sorumluluktur. Üzerimizde pek çok yükler, pek çok sorumluluklar, pek çok nimetler var. Kitabı okuyacağız ve yüklerimizi sorumluluklarımızı anlayacak ve Allah’ın istediği şekilde yerine getirmeye çalışacağız.
Toplum içinde de olsam, tek başına da olsam bir ümmet olmaya çalışmak zorundayım. Çünkü işte bu ayetle anlıyorum ki her nefis, her insan yük altındadır.
Öyleyse peygamberim, sen ancak görmediği halde Rablerinden haşyet duyanları, namazı ikame edenleri uyarırsın. Kim arınırsa, ancak kendisi için arınmış olur. Dönüşünüz ancak Allah’adır.
Haşyet, korku manasınadır; yılandan, çıyandan, akrepten korkmak ayrıdır, kişinin annesinden korkması ayrıdır değil mi? Niye korkar kişi annesinden? Acaba rızasını alamadım mı, acaba kalbini kırdım mı, diye korkar değil mi? İşte o müminler de Rablerinden böylece bir ürperti içindedirler ve işte uyarılacak olanlar, peygamberin uyarısına müspet cevap verecek olanlar onlardır.
Bir da namazlarını Allah’ın istediği ve Rasûlullah’ın örneklediği biçimde yerine getirenler.
Namaz, kişinin Allah huzurunda top yekûn İslâm’ı yaşamasının adıdır. Kalbiyle, diliyle, gözüyle, kulağıyla, eliyle, ayağıyla, alnıyla, burnuyla, kıyamıyla, kıraatiyle, bedeniyle, derisiyle Rabbine yönelişinin ve tüm bedeninde Rabbini söz sahibi bilişinin ifadesidir. İşte ancak namazlarını ikame edenler uyarılacaktır.
Kim tezekkî eder, temizlenir, arınırsa ancak kendi nefsi için, kendisi için arınmış olur. (Fatır-18)
Tezkiye, bir Müslüman’ın yirmi dört saatlik hayatını Allah’ın kitabına ve Resulü’nün sünnetine göre yaşamasıdır. Böyle yaşayan kişi hayatını temizlemiş demektir. Bir toplum da hayatını bu kitaba göre ve bu kitabın pratiği olan Peygamberin sünnetine göre yaşarsa, o toplum da temizlenmiş demektir.
Tezkiye bu kitaba göre bir hayat yaşamaktır. Gerisi boştur. Bunun dışında tezkiyeyle alâkalı kim ne demişse hepsi boştur.
Dönüş Allah’adır. Dönüşünüz O’nadır. “Masîr” dönüşümlü, değişimli bir anlam ihtiva etmektedir. Yani insan değişip dönüşerek Rabbine gitmektedir. Ya tüm bu nimetlere, tüm bu âyetlere karşı kâfirce, nankörce bir tavır takınarak, fıtratını bozmuş olarak dönecek yahut da fıtratı istikametinde kulluk yaparak, büyük bir değişim geçirerek, bir gelişim gerçekleştirerek Rabbine dönmektedir. Değişmeden dönüş olmuyor.

Kıymetli Okuyucularımız!

Rabbimiz kimsenin vebalini üzerimize aldırmasın. Bizleri ve neslimizi arınanlardan eylesin. Muhammet ümmeti olarak hepimize aslımıza dönüp değişmeyi nasip etsin. Başka bir sayıda buluşmak dileği ile Allah’a emanet olunuz.