Gerçek ve Sahte Dostlar

  Değerli Okurlarımız! Bu haftaki makalemizde özellikle hayatın başında olan gençlerimize yönelik olmak üzere arkadaş seçiminde dikkatli olmak konusuna odaklanacağız

 

Değerli Okurlarımız!

Bu haftaki makalemizde özellikle hayatın başında olan gençlerimize yönelik olmak üzere arkadaş seçiminde dikkatli olmak konusuna odaklanacağız. Her zaman söylenen sözlerden birisi ‘Arkadaş kurbanı oldu’ sözüdür. Peygamberimiz (sav): ‘’ Kişi arkadaşının dini üzerinedir. O halde sizler kiminle arkadaş olduğuna bir baksın ‘’ (Ebu Davut, Edeb,19-Tirmizi, Zühd,45) buyurmaktadır. Zararlı ve yararlı alışkanlıklar genelde arkadaş çevresinden edinilir. Gençlerimize bu konuda yol göstermek onları hayata hazırlamak biz büyüklere düşmektedir. Çoğu duyarsız aileler tarafından gençlerimiz kendi haline terk edilmektedir. Daha gençtir deyipte ilgilenmediğimiz gençlere en büyük kötülüğü yapmaktayız. Kuran-ı Kerim’de hem kendimizden hem de ailemizden sorumlu olduğumuz vurgulanmaktadır.(Tahrim-6)

Malumdur ki; insan tek başına yaşayamaz. Yalnızlık Allah’a mahsustur. Zaten insan kelimesi ünsiyetten gelmedir.

Gerçek dostlara sahip olmak hesapsız servete sahip olmaktan daha önemlidir. Hz. Peygamber (s.a.v)’in Medine-i Münevvere de ilk yaptığı işlerden birisi ensârla muhacirleri kardeş yapmak olmuştur. Zira sağlam bir toplum inşa etmenin ilk şartı fertler arasında sevgi ve dostluk bağlarını güçlendirmektir. Rasûlullah dostların önemini şöyle ifade etmişlerdir; “Samimi dostlar edinin. Zira onlar bolluk zamanında zinet, darlık zamanında ismettirler. İmam Ebu’l Hasan el-Mâverdi Gerçek dostun vasıflarını şöyle sıralamaktadır. 1- Dost akıllı olacak. Ahmak dostun olacağına akıllı düşmanın olsun derler. 2- Dindar olacak. Din duygusu kötülüklere karşı güçlü bir frendir. Dinsiz insan aslında kendinin düşmanıdır. Böylelerinden dostluk beklenmez. 3- Ahlakı güzel olacak. Zira ahlak sirayet eder. Hz. Peygamber (s.a.v) iyi ve kötü huylu arkadaşı şöyle bir temsille tanıtmıştır “İyi arkadaşla kötü arkadaşın misali, misk taşıyanla körük çeken gibidir. Misk sahibi ya sana kokusundan verir veya sen ondan satın alırsın, körük çekene gelince ya elbiseni yakar yahut da sen onun pis kokusundan etkilenirsin” (Buhari, Büyû 38)

Dostluk ve arkadaşlıklar çeşitli vesilelerle kurulur. Hz. Peygamber (s.a.v)’e hangi dostların daha hayırlı olduğu sorulduğunda “Baktığın zaman sana Allah’ı hatırlatan konuştuğu zaman ilmini arttıran, ameli ahireti çağrıştıran” kimsedir buyurmuşlardır. Şeytanı hatırlatan, cehaleti arttıran, dünyaya daldıran kimsenin arkadaşlığı felakettir. Cenabı Hak da doğrularla birlikte olmamızı, has kullar arasına katılmamızı emretmektedir. “Ey iman edenler! Allah’tan korkun, doğrularla beraber olun” (Tevbe, 119) “Ey huzura kavuşmuş nefis! Haydi, iyi kullarım sırasına gir, dolayısıyla cennetime de gir” (Fecr, 29-30) Demek ki cennete girmenin yolu iyi kulların arasından geçmektedir. Şeytan ve yandaşlarıyla yola çıkanlarsa cehenneme varan bir yolculuğa çıkmış demektir.” Şeytan kimin arkadaşı olursa, o ne kötü bir arkadaştır.” (Nisa, 38)

Dost seçiminin isabetli olması gerekir. “O gün Allah’a karşı gelmekten sakınanlar dışında dost olanlar birbirlerinin düşmanıdırlar.” (Zuhruf 67) Cehennemin korkunç azabını gördüklerinde dünyadaki sahte tebessümler, iğreti iltifatlar yerini lânetleşmeye bırakır. Cehenneme düşmenin sorumluluğunu birbirlerine yükleme yarışına girerler. Bu acı gerçeği başka bir ayet şöyle belirtmektedir: “O gün zalim kimse pişmanlıktan ellerini ısırışöyle der: Keşke o peygamberlerle birlikte bir yol tutsaydım. Yazık bana! Keşke falancayı dost edinmeseydim! Bana Kur’ân gelmişken beni ondan saptırdı. Zaten şeytan insanı yapayalnız ve yardımcısız bırakır” (Furkan 27-30) Şeytan ve avenelerinin görevi insanları yoldan çıkarmak, çirkini güzel, hakkı batıl göstermektir. Akıllı insanın görevi ise yaldız ve yalanlara kanmayıp doğrunun ve doğruların yanında olmaktır.

Gerçek dost Allah, Onun Rasûlü ve müminlerdir. Onları dost edinenler pişman olmazlar. “Sizin dostunuz ancak Allah, O’nun peygamberi ve Allah’ın emirlerine boyun eğerek namaz kılan, zekâtı veren müminlerdir. Kim Allah’ı, peygamberi ve iman edenleri dost edinirse bilsin ki; galip gelecek olanlar yalnız Allah’ın taraftarlarıdır” (Maide, 55-56)

Kıymetli Okuyucularımız!

Kısaca sizlere İslam’ın dosta ve arkadaşa bakışını özetlemeye çalıştık. Rabbim bizleri daima görüldüğünde Allah’ı hatırlatan hakiki dostlarla bir arada bulunmayı nasip eylesin. Bizleri ve gençlerimizi şerli arkadaşların kötülüklerinden emin eylesin. Bir başka sayıda buluşmak dileği ile Allah’a emanet olunuz.