GÜLME VE GÜLÜMSEMENİN İNSAN HAYATINDAKİ YERİ ÖNEMİ VE KATKISI.

'GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER


“GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER.”  


GÜLME VE GÜLÜMSEMENİN İNSAN HAYATINDAKİ YERİ ÖNEMİ VE KATKISI.


En yakın çevrenizden, aile fertleri, akrabalarınızdandan başlayarak dostlarınıza gülümseyin! Hiçbir maliyeti yoktur!


Bütün insanlığın en gülümseyen ve mutlu karakteri hiç şüphesiz tebessüm yüzünden hiçbir zaman eksik olmayan, ama hayatı boyunca asla “kahkaha atmamış” olan Âlemlerin efendisi Hz. Muhammed’dir. (ASM) Bu aynı zamanda gerçek “Mutluluğun” da en büyük simgesi ve emaresidir.  


İnsanoğlu kendi kendisine sorsa; hayat boyu ne kadar gülümsüyorum veya gülüyorum? Biraz zor ve abes bir soru diyebilirsiniz! Ama değer mi değmez mi hikâyemizi okuyup bir tartmaya çalışalım kendimizi!


Sahasının ihtisas sahibi, psikologlar ve sağlık elamanları da “gülümseyen” insanların daha sağlıklı ve mutlu olduğu konusunda hem fikirdirler.


Bunun aksi de sabittir; karamsar ruh sahibi kişiler “sinede yok” olmaya, karamsarlık kuyularında bulunmaya devam ederler. Ailede, mahallede, sülalede, mesaide, cemaatte, millette de bu kaideler aynen geçerlidir.  


Zoru başarmak bazan çok zaman alır. Mutluluk çoğu zaman çok uzaklardadır. Bazan da insanın boyu hizasında veya hemen yanı başındadır. 


            Gülmenin ölçüsü, bunu yapan bir millet ve ya grup olmuş mudur? Örneği yazının başında ferdi olanını verdik. Toplum olarak da muhakkak birçok örneği bulunabilir. Anlatacağımız hikâye biraz farklı ve asırlar öncesine ait bir tecrübe, yaşanmış gerçek ve ibret dersi!  


Kendi sahasında “Kültürlerin, hayat felsefesi” konularında araştırma yapan bir keşiş uygulama için bir köye gider. İlkönce o köyün mezarlığına girer. Amacı; bu köy hakkında doğru bilgilere sahip olmaktır. Köy mezarlığındaki mezar taşları daha önce gördüğü ve tecrübe ettiği mutat taşlardan tamamen farklıdır. Mezar taşlarında sadece rakamlar vardır. Keşiş bu farklı rakamlara bir mana veremez ve takılır kalır!
            Mezar taşlarında 5, 867, 900, 20003, 4979, 7, 421… vb. gibi birbiriyle hiç de bağlantısı olmayan rakamlar vardır. Uzun uzun düşünür, fakat bu rakamların anlamını ve sırrını bir türlü çözemez!


Mezarlıktan ayrılır ve o köyün en bilge kişisini sorar, bulur ve Bilge Kişiye sorar:


“Mezar taşlarındaki rakamlar nedir Allah aşkına?" "Bu rakamlar; ay mıdır, yıl mıdır, saat midir, nedir?" “Lütfen bana izah eder misiniz?” der.


Bilge kişi dikkatlice misafirini dinledikten sonra gülümseyerek sorusuna cevap verir:


"Bizler bebeklerimiz doğduğu zaman, bellerine bir ip bağlarız"   "Yaşadığı sürece her güldüğü an, o ipe bir düğüm atarız. Öldükten sonra ise, bellerindeki düğümleri sayar, düğümün sayısını mezar taşına yazarız." Der.


Keşiş şaşkın ve bir şey anlamayan edasıyla Bilge Kişiye bakar!  Bilge kişi keşişin birşey anlamadığının farkındadır. Sakin bir şekilde sözlerine devam eder:   


"Bizim bu köyümüzde doğan her çocuğun anne ve babası çocuklarının her gülüşünde çocuğun doğumunda beline bağlanan ipe bir düğün atar. Bu o çocuk hayatta olduğu müddetçe devam eder ve asla ihmal edilmez. Böylece o çocuk öldüğünde belindeki ipin düğümlerini sayarız. Böylece gerçekte onun ne kadar 'yaşamış' olduğunu anlarız."


            Yani gerçek hayat; hayatı veren tarafından verilen en büyük nimettir. Bu hayatı karamsarlıkla değil “gülümseyen” anlarla değerlendirmek, kadere teslimiyet ve hakka inanmakla geçirmekle ancak anlam kazanır. 


Keşiş dersini almış mıdır, almamış mıdır bilemiyoruz. Ama ümit dolu ve iyimser olmak insan olmanın ve Müslüman olmanın bir emri ve gereğidir. Kirden, karamsarlıktan öte bir hayat gerçek hayattır.   


            Esas kirlilik, dışta değil içte, gönülde, kalpte, ruhtadır. Elbisede, kisvede, gösterişte değildir. Kalpte, gönülde, içte olmayan her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset, kin, hırs, rekabet, imansızlık, güvensizlik ve art niyetlerdir.


            Allah hepimizi böyle kalıcı kir ve pisliklerden uzak, gülümseyen, kucaklayan, seven, sevilen gönül bağlarıyla birbirimize bağlasın inşallah Âmin.


   GÜNDOĞMUŞ/ GÜZLE  NEJAT EREN