GÜNDOĞMUŞ HALK KÜLTÜRÜ (Gelenek ve Görenekler) Mehmet Özeren

DÜĞÜN Düğün merasimleri de ailelerin durumlarına göre farklılık arz eder

DÜĞÜN

Düğün merasimleri de ailelerin durumlarına göre farklılık arz eder. İlla bir gruplandırma yapacak olursak, müzikli, müziksiz ve mevlitli diye üç katagoriye ayırabiliriz.
Düğün genellikle üç güne yayılır. Cuma günü kız evinden çeyizin alınmasıyla süreç başlar. Eşyalar gençlerin ikamet edeceği eve getirilir. Burada yakın akrabaların iştirak
ve yardımıyla eşyalar yerleştirilir. Buna "çeyiz serme" denir. Çeyiz sermeye gelen akrabalar, eli boş gelmezler. Güçlerine göre bir ev eşyasıyla gelirler.

Cumartesi gün yapılan etkinliklerin ismi "çarşaftır". İlçemiz 1980 sonrası hızlı bir göç verdiği içi, günümüzde "çarşaf" yaygınlığını kaybetmiştir. İlçede dışından gelecek
misafirler düşünülerek ağırlık pazar güne kaydırılmıştır. Çarşafta, kıza alınan giyecekler ve nişan takılmamışsa alınan takılar gösterilir. Öğle ikindi arası sadece hanımlar eğlenirler.
Cumartesi akşamı kına gecesi yapılır. Nişan merasimi yapılmamışsa, önece yüzükler takılır, sonra misafirlerin hediyeleri kabul edilir. Hediyeler, nişan merasiminde olduğu gibi
yüksek sesle duyurulur. Kına gecesinin bundan sonraki bölümüne erkekler iştirak etmezler. Ailelerin isteğine göre, dini proğram yapılır veya bayanlar eğlenirler.

Kına gecesi, oğlan evinde hazırlanan kınanın misafirlere dağıtılması ile son bulur. Bu arada gelinin ellerine de kına yakılır. Kına yakılırken, kına türküsü söylenmesi ve gelinin
ağlatılması, gecenin en renkli bölümüdür. Asıl düğün, pazar günü yapılır. Düğün yemeği öğle yemeği olarak yenir. Eğlence, ikindi namazına kadar devam eder. Düğün mevlitliyse,
ikindiye kadar yemek yenir, mevlit okunur. Müziksiz ve mevlitsiz düğünlerde, ikindi namazına kadar yapılan işlerde, erkeklerin rolü yoktur. Kadınlar kendi aralarında düğün yapar eğlenirler.

İkindi namazı kılınınca cemaat düğün yerine gider. Önce oğlan evine varılır. Oğlan evi arabalara havlu bağlar, musafirlere lokum, kolonya ikram eder. Burada beklenilmeden,
konvoyla kız evine gelin almaya gidilir. Varsa davul-zurna ekibiyle bayrak en öne geçer. Kız tarafı da arabalara havlu takıp, misafirlere lokum ve kolonya ikram eder. Gelin
arabaya binerken, görevli hoca efendi yüksek sesle dua eder. Duadan sonra düğün konvoyu caddeleri dolaşır. Gelin arabasının önü iple kesmek adettir. Önceden hazırlanan para
zarfları yol kesenlere verilir. Konvoy oğlan evine gelince, kız tarafından bir kişi, gelin arabasının kapısını tutar. Damatın babasına: "Ne vereceksin?" der. Oğlan babası, gücüne
göre, ev arsa, bağ, bahçe gibi gayrimenkul bi mal verir. Arabanın kapısı açılır. Damat gelini götürürken önceden hazırladığı bozuk paraları davetlilerin, bilhassa çocukların
üzerine savurur. Oğlanın anası da misafirlerin üstüne, şekerleme, para, buğday, mısır savurur. Bunlar bereketin simgesidir.

Gelinle damadın geçeceği kapıya bir ip bağlanır. Kapının eşiğine de bir taş şerbet konur. Bu ipi kırarak taşa tekmeyi, önce erkek vurursa, erkeğin kazak olacağına; gelin vurursa,
erkeğin kılıbık olacağına inanılır.