GÜNDOĞMUŞ HALK KÜLTÜRÜ (GÖÇ BULAMACI)

  Milletimiz her ne kadar yerleşik hayata geçse de, Orta Asya'dan getirdiği "göç" kültürünü terk edememiştir

 

Milletimiz her ne kadar yerleşik hayata geçse de, Orta Asya'dan getirdiği "göç" kültürünü terk edememiştir. Yaz geldiği zaman, soğuk pınarların, yeşil düzlüklerin hayali, insanlarımızı
hasretle celp etmiştir. Teknik imkanlar, elektronik aletler, istediği kadar gelişsin; cins cins buzdolapları, vantilatörler, klimalar üretile dursun, ata yadigarı yaylalar, vefalı
evlatlar bulmaya devam ediyor, inşallah devam da edecek.

Atalarımız bu "göç" hareketini kuru kuruya yapmamış. Bunu bir bayram havasını, düğün şölenine dönüştürerek icra etmiş. İşte bu adetin renkli yanlarından biri olan göç bulamacını,
anlatmaya çalışacağız.

Köyde yaylaya göçecek olan herkes bulamacını önceden hazırlar. Bulamaç, un, yağ ve pekmezden yapılan bir çeşit helvadır. Bir taraftan göç gedilleri hayvanlara yüklenirken, diğer yandan
gelinler, kızla, gençler, delikanlılar, en güzel elbiselerini giyerler. Aynı zamanda göç götüren develer ve hayvanlar da süslenir, davarlara göç çanı takılır.

Göç kervanı yola girdikten sonra, herkes göç sahibinden "göç bulamacı" isteyebilir. Hatta isteyenin kendisi de göç yolunda göçüyor olabilir.

İlçe halkı Gelesendra Yaylası'nda bir gece mola verir ve aile efradı da artık, kaldıysa göç bulamacı yer.
Söz göçten açılmışken Dilek Ağacı'ndan bahsetmemek olmaz. Çaşır Yaylası'na motorlu ağaçlar çıkmadan önce yaya göçenler bu kuru ve oyuk ağacı hatırlarlar. Kervan yolu denilen eski
yayla yolunun, "Kara Yolu" denen bölümünde bir dilek ağacı vardır. Bu kuru ağacı ben gördüm ve her göç sırasında taş da attım.

Ağaç yolun alt tarafında kuru bir katran veya ardıç ağaçıydı. İki metre yüksekliğindeki bu kuru ağaçın yanından geçen herkes dilek tutarak oyuğuna taş atardı. Bu ağaç yeni yol
yapılıncaya kadar duruyordu. Ancak sonradan dilekleri de aldı kayboldu. (Mehmet Özeren)