"GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER." 

  TARAFGİRLİK İLLETİ VE TEHLİKESİ

 

TARAFGİRLİK İLLETİ VE TEHLİKESİ.

İçinde yaşadığımız bu “Ahir zaman” şeridinde özellikle inanç sahipleri için manevi ağırlığının giderek arttığı bir halin farkında mıyız, değil miyiz maalesef tam emin değilim!

Kafa karmaşası, anarşi, terör cehalet, kin ve inat akıl, his ve bedenleri esir almış gibi. Zulüm, hukuk tanımama ve keyfilikler toplumda herkesi rahatsız ediyor ve travmalara sebeb oluyor

En tehlikeli bir gerçek te; “tarafgirlik” hissinin, ötekileştirme ve ayrılıklara sebeb olup toplum hayatında derin fay hatlarına sebeb olacak konuma gelmesidir.

Muhalefet etme veya farklı fikir beyan etme ile, inat, tarafgirlik ve kutuplaşma aynı kefede değil tehlikeli sularda yol alırsa o zaman felaketlere davetiyeyi kendi ellerimizle gerçekleştirmiş oluruz.

His ve heyecanlarımıza mağlup olma hali, büyük tahribat ve acılara dönüşeceğini unutmayalım. Toplum hayatında kutuplaşma, savrulma, kamplaşmanın asıl sebebleri arasındaki en etkili tutumların başında “tarafgirlik” gelir düşüncesindeyim.

İnsanlığın saadet ve selâmeti için gönderilen İslâm dini başlı başına Rahmet, hikmet, mantık kaynağıdır. İlâhi kelâm Kur’an, hem insanlık âleminin terbiyecisi, insâniyet-i kübrâ olan İslamiyet’in suyu ve ışığı, saadet kaynağıdır. İnsanı sevk ve idare edici, hakikî bir mürşit ve hidayet vericisidir. Kur’an; bütün insanlığa, hem bir yol haritası, hem dua, hem hikmet, hem ibadet, hem emir, hem davet, hem zikir, hem bir fikir kitabıdır. Bütün insanların, her türlü maddi, mânevî ihtiyaçlarına cevap veren,  kaynak olan ve bütün maddi ve manevi ilimler ile geçmiş bütün dinlerin hükümlerini içine alan tek ve mükemmel bir KİTAB-I MUKADDES'tir.

İlâhi emir ve yasaklarda; tüm insanlığın şahsî, ailevî ve toplum hayatı için lâzım olan faydalı ve zararlı ne varsa her türlü tatbikat ve uygulaması net olarak gösterilmiştir. İnsanlığa rahmet olarak gönderilen İslâmiyetin yasakladığı ifadeler, hareketler, manalar, tavırlar ve fillere çok dikkat edilip bunlardan uzak kalınmalıdır. Bunlardan en önemlilerinden birisi de toplum hayatını çıkmaza sokma tehlikesi olan “tarafgirlik” çıkmazıdır.

Kur’andan aldığı ders ve ilhamla toplumun yaralarına merhem üreten Bediüzzaman Said Nursi bu konuda da izah ve tespitleri vardır.

“Tarafgirliğin” en yanlış, tehlikeli ve bütün kitleleri ilgilendiren boyutu ise: "siyasetin mukaddes değer olan, dine ve Hakikat-i İslâmiyeye alet ve tabî yapılmasıdır." Bütün hayatı boyunca buna şiddetle karşı çıkan Bediüzzaman hazretleri Sünûhat adlı eserinde; “din adına tarafgirâne siyaset yapanların dine ne denli zarar verdiklerine dikkat çekip "Din namına meydana çıkmanın, bu yolu tercih etmenin, dini siyasete alet etme “tarafgirliğinin” tehlikelisine dikkat çekerek; “isabet de etseler mes'uldürler!" tespitini yapmıştır.

Bediüzzaman: Bu yanlış yol ve tarafgirliğin bütün harekâtının, bizzat hariç hesabına geçeceğini, iradesinin hükümsüz olacağını, halîs niyetin fayda vermeyeceğini ifade eder. “Tarafgirliğin: fasık siyasetdaşı, dindar muhalifine, tercih etme yanlışına, umumun mukaddes malı olan dinin tarafgirlik hissiyle bir tarafın inhisarındaymış gibi gösterilmesinin vahametine işaret eder. İnhisarcı ve tarafgir anlayışın; toplumda kutuplaşma meydana getirip dinin aleyhine geçmeye kadar gideceğini beyan eder. Bunun neticesinin de dini itikat ve inanışın nazarlardan düşürecek bir hareket haline gelme tehlike ve tespitinde bulunur.

Tarafgirliğin diğer tehlikelerine de şöyle tarif eder Bediüzzaman Said Nursi. “Şimdiki fırtınalı asırda gaddar medeniyetten çıkan; enaniyet, kendini beğenmişlik, ırkçılık, harplerin neticelerinden çıkan askeri istibdat, dalaletten çıkan merhametsizliği nazarlara verir. Neticede de şiddetli bir zulüm ve baskının meydan alacağını işaret eder. Bu gibi durumlarda ehli hakkın maddi kuvvetle müdafaasının daha dehşetli yaralar açacağını ortaya koyar.  Tarafgirliğin devreye girmesiyle birçok bîçarelerin canının yanacağını, fakat akıbette mağlub olacağı tespitini yapar.

Bu günkü Türkiye’ye bir de bu yönden bakalım. Toplumda; Hak hukuk, kanun, anayasa, adalet, hakimler, yargı kararları, mahkemeler konusunda ciddi tenkitler ve şikayetler var. Bunların aşırılığa kaçmadan ciddi bir tahlile ve giderilmeye ihtiyacı var.

Bir ülkede hukukun ana mihveri adalet konusundaki tarafsızlığıdır. En yüksek bir mahkemenin kararlarının bile çok ciddi tartışılması hiçbirimiz için hayra alamet değildir. Ortak akıl ve vicdanın tatmin olması ve kimseye haksızlık yapılmaması ve tarafgirane davranılmaması toplum huzuru için elzemdir.  Ne adalet mekanizması ne de halk ve toplum kitleleri bu ağır vebali asla kaldıramaz. Buna meydan verilmemelidir.

Cenabı Hak hepimizi her türlü fitne, fesat, dünyevî tarafgirlik, gerilim ve husumetten ve tarafgirlikten muhafaza etsin. (Âmin)

Farklılığını fark eden ayakta kalır. Farklılığınızı ortaya koyun.

Başkalarını taklit edeceğine, kendini takip et. (Japon Atasözü)     NEJAT EREN ANTALYA