"GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER."ASRIN DEHŞETİ TERÖRE KARŞI DURUŞ NOKTAMIZ VE ÇARELER.

  Ocak söndüren, kalplerimize hançer saplayan 'Terör' can yakmaya devam ediyor

 

Ocak söndüren, kalplerimize hançer saplayan “Terör” can yakmaya devam ediyor. Şehirde, kırsalda yürek yakan bu belanın def edilmesi devletin asli görevlerinin başında gelen bir konu. Gözü kararmış azgınların “gün karartan” bu lanetli eylemleri ve bu menhus belanın son bulması milletçe en büyük beklentilerimizden
Asrımızın en büyük belâlarından olan “terör” canilik ve bir insanlık suçudur. Bu belâ ve dehşetin buralara gelmesinde millet ve fertler olarak hepimizin sorumluğu ve kusuru olduğunu kabûl edelim. Yetkili ve sorumlulardan da artık hamaset nutukları, günü kurtaran teselli cümleleri yerine çareye yönelik, hak ve hukukun üstünlüğünü sağlayacak köklü, çözüm üretici icraatlar beklediğimizi beyân edelim. Millet, fert ve devlet olarak, birlikte eksik ve kusurlarımızı görüp çare üretmeye çalışalım.
Milletçe yüreğimizi yakıp canımızı acıtan olayın iki boyutunu da göz ardı etmeyip, yetkili ve sorumlulardan pratik care ve çözüm üretmelerini isteyip bekleyelim.
Gözü dönmüş caniler olan teröristlerin tek tek avlanması yerine bataklığın kurutulması önemlidir. bu bataklığa sürüklenen gençlerin bu hale getiren sebeblerini mercek altına alınıp tespit edilmesi daha kısa ve çözüme yönelik yoldur.
Sivil hareketin, cemaatlerin, İslâmi grupların bu konuda yapacakları gayretler bellidir; insanların, özellikle de gençlerin manevi boşluklarının tespitidir. Sonra da çözüm ve çare arayışlarıdır. Bunun da yolu manevi eğitimdir.
“Tahribatın, şiddetli zulmün, ahlâkı bozulmanın yaygınlaşması; buna mukabil, metanetin, sadakatin kaybolması, on, belki de yirmi kişiden birisine itimad edilemez hale gelinmesi, hamiyet-i İslamiye çizgisinden uzaklaşılması.”
Eğitimin; ezberci özelliğinin yanında, resmi ideoloji” dayatması veyâ iktidarda olanların her zamân sâhip oldukları kendi ideoloji ve fikirlerini beyan etme dayatmaları arkasından da olaylardan sonra “savunma mekanizmasına” sığınmaları artık geçerliliğini kaybetmiştir,
“Fırtınalı gaddar asrın; kendini beğenmişlik, ırkçılık, askeri vesayet, istibdad, baskı, dalâlet, merhametsizlik, zulüm, tarafgirlik, şiddet, maddi kuvvetle müdafaa.” Özelliklerinin farkında olmayanlara karşı, en müspet hareket; demokratik tepki, sabır, şükür, manevi ahkamı hatırlatma, tevekkül ve sükûttur.
“İnsanlığın belâsı, maddeperestlik, küfür, zındıka, taassup, gizli komitelerin şeytani aldatma ve evhamlandırmasından” çıkan “teröre” karşı en tesirli çözüm, manevi boşluğu hakkı ve layıkıyla doldurmaktır. Bu konuda Allah'ın inâyetine sığınmak, geri adım atmadan, “manevi cihadı” icrâ etmektir.
“Manevi havanın bozulmasından gelen toplumdaki sıkıntı; yabanîleşen bu asırda süfli hevesleri harekete geçirerek, her türlü gayri meşruluğa ve teröre ortam hazırladığının farkında olmaktır.”
“İmana hizmetin siyasetin cazibesine kurban edildiği, bunun bile farkında olunamadığı bir zamanda “efsunlanmış kitlelerin” uyandırılmasına odaklanmak gerektir. “Halis bir hizmetkâr olarak, hakikat-i ihlas ile herşeyin üstünde iman hakikatlerini on adama ders vermeyi büyük bir kutbiyetle binler adamı irşad etmekten daha ehemmiyetli” olduğunu idrakle bu sahaya yönelmek hakiki çözümlerinden birisidir.
Bütün herşeye rağmen, yapılanlardan büyük üzüntü duyuyoruz, intikam almak, iftira atmaktan ve tarafgir davranmaktan Allah’a sığınıyoruz. Milletçe aramıza atılmaya çalışılan fitne, fesat, tarafgirlik, haset tuzaklarına karşı teyakkuzda olmalıyız diyoruz. Hakkın hatırını âli tutmak için her türlü zahmete katlanıp sabır ve metanetle, birbirimizin kusuruna bakmadan ileriye bakmak gerektiğine vurgu yapıyoruz. Aziz milletimizin birlik ve beraberliği adına yapılacak her türlü fedakârlık yapılmalıdır fikrindeyiz ve bunun arkasındayız.
Bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve dostlarına sabrı cemil niyaz ediyoruz. Milletimizin ve vatanın başı sağ olsun. NEJAT EREN 30.09.2017 GÜNDOĞMUŞ ANTALYA

nejater07@gmail.com, nejateren@saidnursi.de