HARAMLARIN ÇEKİCİLİĞİNE KARŞI SABRETMEK-ONURLU DİRENİŞ (1)

     HARAMLARIN ÇEKİCİLİĞİNE KARŞI SABRETMEK-ONURLU DİRENİŞ (1) Kıymetli Okurlarımız! Allah'ın yasaklamış olduğu ve işleyeni sonunda cehenneme götüren davranışlar bütününe kısaca ''Haram''diyoruz

     HARAMLARIN ÇEKİCİLİĞİNE KARŞI SABRETMEK-ONURLU DİRENİŞ (1)

Kıymetli Okurlarımız!

Allah’ın yasaklamış olduğu ve işleyeni sonunda cehenneme götüren davranışlar bütününe kısaca ‘’Haram’’diyoruz. Bu aynı zamanda şeytanında çalışma sahasıdır. İnsanları Allah’ın dosdoğru yolundan saptırmak için haramları çekici hale getirir. Yapmaktan korkanlara cesaret verir. Onları Allah’ın affı ile aldatarak tuzağa çeker.

Günümüzde alabildiğine allanıp pullanan günahlar karşısında dik durmak her babayiğidin harcı değildir. TV ve internet aracılığıyla her yere kolayca girebilen, ahlâkî değerleri çürüten fuhşu özendiren yayınlar özellikle genç nesilleri zehirlemekte, onları dünyevi ve uhrevi yüce hedeflerden alıkoymakta, zaman ve enerjilerini heder etmektedir. Bu düpedüz toplumun manevi yapısını dinamitlemektir, intihardır. Bu yıkıma karşı durmak herkesin en büyük görevidir.

İran asıllı İbn Mukaffâ (724-759) diyor ki: “Allah insanları haramların lezzeti ve ibadetlerin külfetiyle imtihan eder.” İnsanların yasaklara karşı fıtrî bir düşkünlüğü vardır. Babamız Hz. Âdem’le, anamız Hz. Havva’nın şeytanın vesvesesi ile yasak meyveden yemeleri ve Cennetten çıkarılmaları da bunu göstermektedir. İnsana günah işleme kabiliyeti imtihan için verilmiştir. Melekler günah işleyemedikleri için imtihana tabi değildirler. Netice itibariyle de kaybetme veya kazanmaları söz konusu değildir. İnsan ise farklıdır. “Allah her nefse kötülük duygusunu ve ondan sakınma yollarını ilham etmiştir. Nefsini kötülükten temizleyen kimse mutlaka kurtuluşa ermiştir. Nefsini günahla kirletip örten kimse ise elbette ziyana uğramıştır.” (Şems, 8-10)

Meleklerde akıl var şehvet yok, hayvanlarda şehvet var akıl yok, insanlarda ise hem akıl hem de şehvet vardır. İnsan, aklını şehvete hâkim kılarsa melekleşir, şehveti aklına hâkim kılarsa hayvanlaşır, hatta daha da bayağılaşır.

NEFSİN ARZU ETTİĞİ ŞEYLER DAHA ZİYADE HARAMLARDIR

Akıl kelimesi, engel olmak anlamına gelir. Sahibini tehlikelere ve kötülüklere karşı engelleyip koruduğu için akıl denmiştir. Devenin yularına da ikâl denir. Zira yular da hayvanı zapt eder. Akıl nurdur. Onunla insan kendisinin ve varlıkların mahiyetini kavrar. Kendi ve aleyhinde olan şeyleri idrak eder.

Aklın zıddı hevâ’dır. Hevâ ise nefsin, işin sonunu hesap etmeden bir şeye meyl etmesidir. Nefsin meylettiği şeyler ise daha ziyade haramlardır. Zira haramların cazibesine karşı durmak zordur. Sabretmek gerekir.Sabır direnme demektir ve üçe ayrılır. Farzları yerine getirme, haramlardan kaçınma ve musibetlere göğüs germe şeklindeki sabır.Sabrın en zoru haramlar karşısında direnebilmedir.

İnsan akıl ve iradesine tabi olduğu nispette insandır. Büyük İslam alimi İbnü’l Cevzi’nin dediği gibi eğitimli bir av köpeği sahibi katında diğer köpeklerden daha değerlidir. Zira korktuğu veya mükâfatlandırılacağını bildiği için yakaladığı avı yemeyip sahibine teslim etmektedir. Köpek bile peşin arzusuna hâkim olup işin neticesine göre hareket edebiliyorsa, kötü arzularının karşısında rüzgârın önündeki yaprak gibi savrulan kimsenin ne değeri olabilir? Hayvanlarda akıl olmadığı için insanlar gibi sorumlu değildirler. Hapse atılmazlar, idam cezasına çarptırılmazlar. Bununla birlikte zararları nispetinde sahipleri sorumlu tutulur.

Akıllarına değil de arzularına tabi olanlar, çocuklar ve cahil obur hastalar gibidirler. Çocuklar kâr ve zararlarını bilemezler. Perhiz yapmayan obur hastalarda boğaz uğruna sağlıklarından olurlar. İradesi olmayan insan freni boşalmış araba gibidir, hem kendisini hem de başkalarını perişan eder. (devamı haftaya) esen kalın.