"Helal etmediler"

'Helal etmediler' Gündoğmuş Gazetesi Köşe Yazarlarından Berfin Özkan, Senir Mahallesi'nde evleri yanan ve konteynerlerde yaşamaya başlayan vatandaşları ziyaret ederek, ziyarette yaşananları kaleme ald

“Helal etmediler”

Gündoğmuş Gazetesi Köşe Yazarlarından Berfin Özkan, Senir Mahallesi’nde evleri yanan ve konteynerlerde yaşamaya başlayan vatandaşları ziyaret ederek, ziyarette yaşananları kaleme aldı.

“UTANDIM”

Yazısında mağdur vatandaşlarını haklarını helal etmediğini ifade eden Özkan, “bu ziyaret benim için utanç tablosu oldu. Koskocaman bir ülkenin utanç kaynağıyıdı. Siyasete alet edildiği için kandırılmış hisseden insanaların sessiz çığlığıydı sanki.” İfadelerini kullandı.

BİR AN ÖNCE HAREKETE GEÇİLMELİ

Özkan , yazısında yangn mağdurları için bir an önce harekete geçilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Yıllarca vergi verdikleri üretim yaptıkları topraklarına bekçilik yaptıkları ülkenin gücü bir avuç insanın hayatını değiştirmeye yetmemiş gibi görünüyor. Senir Mahallesi’nin sesini dinledik ama konteynerda yaşayan tüm yangın mağdurlarımız için gerekli yardımın yapılması gerekiyor.” Şeklinde ifadeler kullandı.

Haklarını helal etmediler!

Geçtiğimiz hafta Gündoğmuş Gazetesi’nin sık sık gündeme getirdiği Senir Mahallesi’ndeki yangın mağdurlarını ziyarete gittim. Mehmet amca, ümmü gülsüm ve Emine teyzelerimle sohbet etme fırsatı yakaladım.

Daha ilk girişte 7 tane konteynerin dizili olduğu bölgede yaşamın ne kadar zor olduğu gözümde canlandı. İki insanın bile aynı anda zor hareket ettiği konteynerlarda adeta kafese sıkışmış gibi yaşayan insanların çektiği çileye ortak oldum. Amacım onları ziyaret ederek hal hatır sormaktı. Mübarek Ramazan ayında daha birkaç ay önce evlerini, yıllarca emek verdikleri bahçelerini ve belki de uzun yıllardır alıştıkları hayat akışını kaybeden insanlara bir nebze de olsa kulak vermekti.

Ancak, bu ziyaret benim için utanç tablosu oldu. Koskocaman bir ülkenin utanç kaynağıyıdı. Siyasete alet edildiği için kandırılmış hisseden insanların sessiz çığlığıydı sanki. Türk kültürünün vazgeçilmezi misafirperverlik ile beni karşıladılar. Evlerine yani küçük konteynerlerine davet ettiler. Aramızda geçen sohbetlerde ise hayal kırıklığının esintileri vardı. Ve hepsinin ortak tek bir görüşü vardı, bu kadar yıl emek verdikleri yetiştirdikleri ürünlerlere insanların ihtiyaçlarını karşıladıkları ülke kendilerini sahipsiz bıraktığı hissindelerdi, söyledikleri en anlamlı cümle ise “Hakkımızı helal etmiyoruz “ oldu.

EMİNE TEYZEM İÇİNİ DÖKTÜ

Emine Bekmez, küçücük bir konteynerda yaşamaya çalışan yangın mağduru. Emine teyze beni küçük evinde ağırladı. Biraz dertleştik. Yaklaşık 9 ay önce yaşanan yangında evini kaybetmiş. Kendisine tahsis edilen küçük konteynerin içerisindeki koltukta yatıyor. Tüm yaşam alanı 3 metrekare. Yangın sonrası birçok kişi aslında bölgeye gelmiş. Sözler vermiş ama sözler yerine getirilmemiş. Yangında tüm ekinlerini evini kaybeden Emine teyze, yangın sonrasında evinin yeniden yapılacağının söylenmesi ile bir nebze umutlanmış. Ama bölgeye gelen kişilerin kendilerini sadece siyasi malzeme olarak kullandığını daha sonra da bir daha bölgeye adım atmadığını söylüyor. Yarım asırdan fazla yaşadığı evinden çıkıp bir konteyner içerisinde yaşam mücadelesi veren Emine teyze, kendilerini kandıranlara  “Hakkımı helal etmiyorum.” Diyor. En önemlisi de ne biliyormusunuz bu ülkenin kendisine sahip çıkacağına olan inancı da kalmamış. Evinde misaifr ağırlamayı seven Türk kültürünün belki de son temsilcilerinden olan Emine teyzenin sanki yaşam damarları kesilmiş gibi.

“BİZİ UNUTTULAR”

Zor kış şartlarında hayatta kalmaya çalışan, elektriksiz kaldıkları zamanlarda donma tehlikesi atlatan yangın mağdurları unutulduklarını düşünüyor. Hastalıkla mücadele eden 92  yaşındaki Mehmet Amca, bu zamana kadar yardımı olan herkese “Allah Razı Olsun” diyor. Ama kendisine sahip çıkmadığını düşündüğü insanlara ise “Asla hakkımı helal etmeyeceğim. Yangın zamanı geldiler fotoğraflar çektirdiler. Sözler verdiler ama bizi unuttular.” Diyor. Yürümekte zorlanan Mehmet Amca’nın çocukları dönüşümlü olarak Antalya’dan gelerek babalarına bakıyorlar. Mehmet amca, kendisine çocuklarının yanına git diyenler olduğunu ancak, 90 yıl yaşadığı köyünden ayrılmanın kendisi için imkansız olduğunu söylüyor. Emine teyze ve Mehmet amcanın yanı sıra ümmü gülsüm teyze, Ayşe abla ve nice yangın mağdurları. Aslında yaşadıkalrı zorluklara değil de, uğradıkları hayal kırıklığına üzülüyorlar.

BİR AN ÖNCE HAREKETE GEÇİLMELİ

Milletin efendisi olan köylümüz, milletten yardım beklerken onlara bu kadar sahipsiz hissettirmek aslında ülke olarak hepimizin utancı. Yıllarca vergi verdikleri üretim yaptıkları topraklarına bekçilik yaptıkları ülkenin gücü bir avuç insanın hayatını değiştirmeye yetmemiş gibi görünüyor. Senir Mahallesi’nin sesini dinledik ama konteynerda yaşayan tüm yangın mağdurlarımız için gerekli yardımın yapılması gerekiyor. En önemlisi de evlerinin yapılması gerekiyor. Yangın döneminde “Evi yanmayanlar, Keşke bizim evimiz yansaydı diyecekler” demişlerdi. Ama görünen o ki bu sadece reklammış. Evlerinin yapılması için hiçbir hamle yapılmayan bu insanlar artık umutlarını da kaybetmek üzere. İnsan umudunu kaybederse yaşayamaz.

Fa.1: Tüm hayat zorluklarına rağmen misafire olumlu enerji vermeye çalışıyorlar.

f.a.2: İçerindeki burukluğa rağmen gülümsemeye çalışıyorlar.

F.A.3: Küçücük bir odada yaşam mücadelesi veriyorlar.

F.A.4: Yaşananların yorgunluğu ve üzüntüsü yüzlerine yansımış.

F.A.: Berfin Özkan, yangın mağdurlarını ziyaret etti.