İNSANLIĞIN KURTULUŞ REÇETESİ İSLÂMİ HAYATTAKİ HUZUR VE SAADET 

'GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER

“GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER.”

İNSANLIĞIN KURTULUŞ REÇETESİ İSLÂMİ HAYATTAKİ HUZUR VE SAADET 

Kur’an’ın indiriliş sebeblerinden birisi de insanın insanca yaşaması, adaleti temin, lâyık olduğu saadet ve huzurun temindir. İslâm’ın rahmetine sahip bir Müslümanının değeri saymakla bitmez. Haftaki her cuma günü böyle bir rahmet deryasıdır.

Allah’ın lütfuyla böyle manevî atmosferin çok önemi vardır. Akıl, kalp, his ve ruh dünyasının sağlıklı olması önemlidir. Bunun için de, insanın en zararlı düşmanı olan nefsin tezkiyesi edilmesi gerekiyor.

“İstikamet üzerine yaşamak” ancak Kur’an ve Sünnete uymakla olabilir. Kâinatın efendisi Hz. Muhammed’in (asm) Kur’an ahlâkı, asırları kucaklayıp nurlandırarak örnek ve rehber olmaya devam ediyor. Bu manevi harmandan hissesi bol olanlara ne mutlu!

Helâket ve felâket asrında; terör, anarşi, kin, haset, fesat, katil ve günahların sel gibi çoğaldığı bir zamandayız. Girdapların nice masumları yuttuğu bir ortamda tutunulacak sağlam ve kuvvetli ip ve rehber bellidir. Kur’an ve Sünnet! Feryatların semaya yükseldiği böyle bir asırda, sorumluluğunu bilen şuurlu mü’mine düşen bu iki sağlam kaynağa sarılmaktır. Kur’an’ın emir ve yasaklılarını öğrenip paylaşmak, sünnetin tatbik edilebilenlerinden başlayarak onu hayat tarzı haline getirmek….

İslâm ahlâkıyla mücehhez olarak, onun yüceliğinde öne çıkan iki önemli düstur; “tebliğ” ve davet!” Bunların tam hakkını vererek yapma gayreti ve himmeti …..

Maksatlı olarak ekranlarda boy gösteren, unvanları ve makamları parayla esir alınan, kafa karıştırıcı nasihat sahipleri! Böyle bir zaman ve zeminde ve de şartlarda; şuur ve tahkik ehlinin işi hiç kolay değil! Ama olayın şakaya gelen yönü yok! Ciddi bir anlayış , gayret, sabır, metanet, istikamet ve sıdkın öne çıkarılacağı bir zamandayız. Yalan, hile, zulüm, iftira, gıybet, israf, malayaniyata, karşı, İslâmî ahlâk fedaisi olma, sarsılmama ve yanılmama direncine ihtiyaç var.

Kalbinde ilâhî fermanının ağırlığı taşıyanlara düşenler vardır. Kul olmanın sorumluluğunu yerine getirmek. Kur’an’ın hükümlerine uymak, Sünneti Seniyyeye ittiba etmek. Cesur bir irade beyanıyla her geçen gün bu gayretleri artırmak!  İki cihan saadetinin hakikati; mutluluk, huzur, rahat ve meşru yaşama lezzeti ancak İlâhî emir ve nehiy çizgisinde bir hayat tarzı yakalamakla olduğunu kavramak!

Sosyal hayat: “serseri tesadüf, şuursuz tabiat, kör kuvvet, yalan propaganda, güvensizlik, istikrarsızlık kıskacına mahkûm edilmiş. Bütün bunlara karşı tek çıkar yol; iman ehlinin, Kur’ânî emir, nebevî rehberlik, İslâmı nefsinde yaşama ve yaşatma zorunluğuna işaret ediyor. Topluma örnek olma, problemleri aşma, insanlığın önünü açma görevi manevi fedakârlarındır! İstikamet, müspet hareket, sabır, tevekkül, metanet, tesanüd, ciddi iç muhasebeyle kararlı bir irade beyanı asrın beklentisi.

Şaşırmış felsefe insanları, çaresiz, cahil, ümitsiz, bıkkın, stres kıskacına almış.  “Şeytanî tuzakları” kıracak, savrulan fertlere ulaşacak el ve gönüllere ihtiyaç var. Tahkiki iman sahiplerinin söyleyecek sözlerine, rehber olacak tatbiki paylaşımlarına ihtiyaç var.

Bunu sağlamak için ise, ağırlıklı bir potansiyel, gerçek marifet, vukuflu bir ilim ve takvaya ihtiyaç var. Hakiki bir kulluk, halis ve devamlı bir dua, tam bir teslimiyet, malayaniyattan uzak, iman ve İslâmiyeti tam olarak sindirmeye ihtiyaç var.

Şu açıktır ki, insanlık için en kısa, en güvenilir, en ucuz ve huzurlu yol her şeyin mükemmelini getiren İslâmiyettir. Ondan daha mükemmeli, önemlisi ne bulunmuş ve ne de bulanacaktır. On dört asırdan beri insanlığın beşte birisini, âdilâne, hakkaniyetle, müdakkikane hadsiz kanunlarıyla idare etmesi, bu konuda emsali olmadığını açıkça gösteriyor.

Bu mukaddes dini sahabe denen mümtaz cemaatle emsali olmayacak şekilde tarihe mal eden bir son peygamber Hz. Muhammed (ASM) hakikati var. Takvâda, Allah'tan korkmada, cihatta, cesarette, doğrulukta, iktisatta, fedakârlık ve yardımseverlikte herkese üstün gelmiştir. Hiçbir dünyevî meta ve güç onu kulluğunu ifa etmekten alıkoyamamıştır. Allah’a elçi olmanın bütün inceliklerini ve sırlarını hayatı boyunca yaşamış ve paylaşmıştır. Kur’an’dan başka kaynak ve delile ittiba etmemiştir. İlâhî emre tam uyup en mükemmel şekilde kırıksız bir çizgiyi muhafaza etmiştir.

O yüce nebinin; binler dua ve münâcâatlarında, özellikle Cevşenü’l-Kebîr ile, Rabbini öyle mükemmel bilip bildirmesi; o zamandan beri gelen bütün alimler ve velilerin bu makama asla ulaşamaması kesinlikle onun bir mislinin olmadığını ve olamayacağını gösteriyor.

Cenab-ı Hak onun örnek hayatını yaşayıp yaşatmayı tüm insanlığa nasip etsin Amin.