İNSANLIK, ŞEFKÂT, YARDIMLAŞMA VE KERTENKELELERİN HİKÂYESİ.

'GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER


“GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER.”  


İNSANLIK, ŞEFKÂT, YARDIMLAŞMA VE KERTENKELELERİN HİKÂYESİ.
            İnsanlık sekiz bine yaklaşan zaman çizgisinden geliyor. Ömrünün sona yaklaşan bir dünyada yaşıyoruz. Bunca yıllık süre içerisinde yaşanan zulümler, savaşlar, tahribatlar ve mücadeleler oldu. Halen de olmaya devam ediyor.


            Buna karşılık kâinatta devamlı hakim olan şer ve tahribat değil, hayır ve güzelliktir. Aksi takdirde; dünyada genel anlamda şer galip geldiği zaman kıyamet kopacaktır. İnsanlık şeref levhalarını ancak peygamberlerin gölgesinde yaşamıştır. Özellikle de, insanlığa son peygamber olarak gönderilen Allah Elçisi Hz Muhammed’in (asm) “Asrı Saadet” devrinde yaşamıştır.


            Bu imanlı, manevi sıcak iklimi bütün Avrupa, Afrika ve Asya’ya taşıyan ve bu önemli sırrı altı yüz yaşatan şanlı ecdad Osmanlıyla da iftihar ediyoruz. 


            Materyalist felsefenin etkisiyle maddileşen, bencilleşen, sadece kendi nefsini düşünen bir nesil, grup, milletlerin olduğu da bir vakıadır. 


            Bütün bunlara rağmen Allah’ın kâinata koyduğu fıtrat ve İlâhî kanunlar da hâlâ hükümfermadır. Cansızlar, canlılar, bitkiler, hayvanlar, insanlar arasında sırlı ve hikmetli bağlar, irtibatlar, ilişkiler vardır. Kâinattaki gerçek nizamda ve düzende savaş, kavga, mücadele değil bir kardeşlik, yardımlaşma, yardımlaşma, karşılıklı destek ve irtibat vardır. Bunun aksini yapan zalim insanoğludur! Allah bu iplerin şerlerinden Allah korusun. Âmin.           Hayvanlar âleminde, iki kertenkelenin yıllar süren yardımlaşmasına işte çarpıcı bir örnek: 


            Japon mimarlardan biri evini baştan aşağı yenileyip, tamirat yaparken söktüğü kapılardan birinin duvarla irtibatlı bölümünde, iç kısımda, iki tahta arasında sıkışıp kalmış bir kertenkeleyi bulur. Biraz daha dikkatle bakınca kertenkelenin canlı olduğunu fark eder. Onu oradan kurtarmaya çalışırken bu kez kertenkelenin bir ayağından duvara çivilenmiş olduğunu görür.
            "On yıl önce yapılan eve kapısı takılırken dışardan çakılan bir çivi, o an kapıyla duvar arasında bulunan kertenkelenin ayağına isabet etmiş olmalı" diye düşünür Japon mimar!
            Bu çok sırlı olay onu şok eder! Peki, nasıl olmuştu da bu kertenkele, bir santim bile kıpırdayamadığı bu karanlık duvar boşluğunda on yıldır canlı kalmayı başarmıştı?
            Mimar, tamirat işlerini bir kenara bırakarak kertenkeleyi izlemeye başlar. Bu kertenkelenin sadece havayla beslenmediğine göre, bunca yıl hayatını nasıl sürdürebildiğini merak eder.
            Bir süre sonra duvar boşluğunda bir hareket olduğunu fark eder, Japon mimar! Nereden çıktığını fark etmediği başka bir kertenkelenin geldiğini görür. Gelen kertenkele, yerinden kıpırdamayacak halde olana ağzından yiyecek taşımaktadır. Bu kertenkele diğerinin belki annesi, belki eşi, belki de arkadaşı! Kim bilir?
            Ama bilinen bir şey var ki aralarındaki güçlü sevgi, birinin bıkıp usanmadan diğerini hayatta tutabilmek için ona yiyecek taşımasına neden olması! 


            Hayat şartlarının bir şekilde sevgiyi ve sevmeyi unutturduğu bu zamanda insanların arasında böylesi bir sevgiye rastlamak o kadar kolay mı?  Elbette insanlık ölmedi fakat gün ve gün yaşadığımız bunca olumsuz ve çarpıklığın girdabından bizi çıkaracak çok çarpıcı bir örnek değil mi?


            Allah kimseyi bir başkasına muhtaç etmesin! Ama öyle ki herkese yanı başında onu böylesi seven birini nasip etsin! Amin.  NEJAT EREN