İSLÂMÎ KİMLİKTEKİ AŞINMAYI DURDURMA ZARURETİ

  Değerli Okurlarımız! Bu haftaki makalemizde en büyük eksikliğimiz olan ve devamlı güzel dinimize zarar verdiğimiz ''Sözümüzün özümüzün bir olmaması'' hastalığından daha doğrusu eksikliğimizden

 

Değerli Okurlarımız!

Bu haftaki makalemizde en büyük eksikliğimiz olan ve devamlı güzel dinimize zarar verdiğimiz ‘’Sözümüzün özümüzün bir olmaması’’ hastalığından daha doğrusu eksikliğimizden bir nebze olsun bahsetmeye çalışacağım.

Günümüz Müslümanlarının en büyük problemlerinden biri, İslam’ın söylediği ile Müslümanların söz, eylem ve tavırları arsındaki uyumsuzluktur.

Sözüne güvenilmeyen, işini sağlam ve güzel yapmayan, elinden ve dilinden zarar görülen ve şerrinden emin olunmayan Müslüman tipinin İslam’a verdiği zararı, İslam’ın en azılı düşmanlarının bile verebilmesi mümkün değildir. Hiç şüphesiz bu durum, İslâmî kimlikte önemli bir aşınma meydana getirmiştir. Artık bir kural olarak ‘O, Müslüman’dır, yalan söylemez’ veya ‘O, Müslüman’dır, kimseyi aldatmaz’ yahut ‘O Müslüman’dır, kimsenin ırz ve namusunda gözü olmaz’ gibi genel hükümler verilmesine vesile olacak Müslümanların oluşturduğu geniş kitlelerden söz edebilmek pek mümkün olmamaktadır. Bu tablo İslâmî kimlikte önemli bir aşınma bulunduğunu ortaya koymaktadır. Buna mukabil sözünde ve işinde güvenilir ahlâkî niteliklere sahip gayr-ı Müslimlerin oluşturduğu kitleler ‘Dinleri işimiz gibi, işleri dinimiz gibi’ sözünün meşhur olmasına yol açmıştır.

Böyle bir tablonun Muhammedü’l-Emin’in ümmetini yansıtmayacağı açıktır. İşte bu sebeple öncelikle İslâmî kimlikte meydana gelen aşınmanın durdurulması gerekmektedir. Bu aşınmayı durdurmadan ne dinimizi doğru dürüst anlatabilmek ve ne de İslam’ın yüceliğini temsil edebilmek mümkündür.

İslam dini insanların ve toplumların mutluluğunu sağlayacak en güzel prensipleri ortaya koymuştur. Bu prensipleri güzelce hayata geçirilebilen insanların, sözüne işine güvenilen, elinden ve dilinden kimsenin zarar görmediği iyi insanlar olacaklarında şüphe yoktur. Arzu edilen bu insan tipiyle pek çok günümüz Müslümanının çizdiği profil arasındaki fark, İslâmî kimlikte nasıl bir aşınma meydana geldiğini göstermektedir. Bu aşınmayı durdurmadan ne İslâm’ın öngördüğü toplum modelini oluşturabilmek ve ne de İslam’ı insanlığa doğru ve güzel bir şekilde ulaştırabilmek mümkündür. Rabbimiz Kuran’ı Kerim’de bu konuya değinerek, sözümüzün özümüzün bir olması gerektiğinden bahisle şöyle buyurmaktadır: ‘’

 

“Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?”(Saf suresi 61/2)

 

“… Kendinizi unutup başkalarına iyiliği mi emrediyorsunuz? (Yaptığınızın çirkinliğini) anlamıyor musunuz?”( Bakara 2/44)

Konu ile ilgili Peygamberimiz(sav) şöyle söylüyor:

  ‘’ Ebû Amr (veya Ebû Amre) Süfyân İbni Abdullah radıyallahu anh şöyle dedi:

– Yâ Resûlallah! Bana İslâmı öylesine tanıt ki, onu bir daha senden başkasına sormaya ihtiyaç hissetmeyeyim, dedim.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

– “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol!” buyurdu. (Müslim, İmân 62. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 61; İbni Mâce, Fiten 12. )

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Müflis kimdir, biliyor musunuz?” diye sordu. Ashâb:

– Bizim aramızda müflis, parası ve malı olmayan kimsedir, dediler. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Şüphesiz ki ümmetimin müflisi, kıyamet günü namaz, oruç ve zekât sevabıyla gelip, fakat şuna sövüp, buna zina isnat ve iftirası yapıp, şunun malını yiyip, bunun kanını döküp, şunu dövüp, bu sebeple iyiliklerinin sevabı şuna buna verilen ve üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilip sonra da cehenneme atılan kimsedir” buyurdular. (Müslim, Birr 59. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyâmet 2)

 Değerli Okuyucularımız!

Ayet-i Kerim’e ve Hadisi-i Şeriflerden anlıyoruz ki Rabbimiz, sözümüzün özümüzün bir olmasını istiyor. Biz Müslümanlar şunu iyi bilmeliyiz ki davranışlarımızla her halimizle dinimizi en güzel temsil etmek zorundayız. Rabbim bizleri sözü özü bir olanlardan eylesin. Başka bir sayıda buluşmak dileği ile Allah’a emanet olunuz.