İslâm'ı Mükemmel Yaşama Gayreti

  Değerli Okurlarımız! İman ettiğini söyleyen herkes müslümandır

 

Değerli Okurlarımız!

İman ettiğini söyleyen herkes müslümandır. Ama bu iddiasını yaşantıya döken ve Rabbimizin dediği gibi yaşamaya çalışan işi sözde değil fiilde gösteren kaliteli Müslümanlar vardır. Bu haftaki makalemizde güzel dinimizi daha mükemmel yaşama gayretinde her daim olmamız gerektiğinden biraz bahsetmeye çalışacağız.

Ebu Hureyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Nebi sallellahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

"İçinizden, Müslümanlığını (ihlas üzere yaşayıp) güzelleştirenin işlediği her iyilik, on mislinden yedi yüze kadar katlanmış olarak yazılır. İşlediği her kötülükde sadece misli ile yazılır. Allah'a kavuştuğu zamana kadar bu böyledir." (Müslim, iman 205; Ayrıca bk. Buharı, İman 31. )

Özellikle bazı sahabeler hakkında kitaplarımızda"hasüne İslamuh" (güzel bir İslamî hayat yaşadı) kayıtlarına rastlamaktayız. Bu şehadet ve tespit, asırlar sonrasından da olsa, bir başka güzel ve tatlı geliyor insana... İmrendiriyor...

İslam'ı yaşamadaki güzellik hiç şüphesiz, her şeyden önce gönül dürüstlüğü, niyet bütünlüğü, ihlas, samimiyet ile ilgilidir. Bu sebeple Hz. Peygamber "ihsan"ı, "Allah'a, onu görüyormuş gibi" değilse, "O'nun seni gördüğü şuuru içinde kulluk etmek" diye tarif buyurmuşlardır. Bunun için kişi tam bir ihlas ile gerçekten sağlam bir Müslüman olduğu zaman "mükemmel bir İslamî hayat yaşadı" anlamında "falanın İslamî güzel oldu" denilmiştir. Bu ifadenin çoğu kere, cahiliye döneminde İslam'a ve Müslümanlara ileri derecede düşmanlık yapmış bazı sahabeler hakkında kullanılmış olması, ayrıca dikkat çekici ve düşündürücüdür.

İslam'ı güzel yaşamak için onu samimiyetle benimsemiş olmanın yanında doğru anlamış olmak da lazımdır. Yanlış veya eksik bir bilgi ve anlayış üzerine tam ve mükemmel bir hayat bina etmek mümkün değildir. Bu, işin bilgi ve şuur yönüdür.

Öte yandan din, pratiktir. "Duyduk ve uyduk" (el-Bakara 2,285. ) ayetinde ifade buyrulan tereddütsüz bir teslimiyet. İslam'ı güzel yaşamanın uygulama prensibidir. iç-dış uyumu böylece ispat edilebilir. Güzellik işte bu uyumun ürünüdür.

"İslam'ı güzel yaşayan", hadisin bir rivayetine göre "İslam'ı güzel olan" kimseler ile ilgili, biri geçmişe biri de geleceğe yönelik iki önemli husus vardır. Bunlardan geleceğe yönelik olanı hadisimizde açıklanmaktadır. Geçmişe dönük olanı ise, "İslam'ı güzel yaşamak" konusunda zikredilen diğer hadis-i şeriflerde yer almaktadır. Şöyle ki;

İslam'ı güzel olanlar, önceki cahiliye döneminde işlediklerinden sorumlu tutulmayacakladır. (Buhari, İstitabe l; Müslim, İman 189-190; İbn Mace, Zühd 29; Darimî, Mukaddime l.) Önceki kötülükleri örtülecektir. "Bir kul Müslüman olursa. İslam'ı da güzel, tertemiz (dört dörtlük) olursa, Allah teala, evvelce kendisinin işlemiş olduğu bütün kötülükleri örter..." (Buharî, İman 31.)

Ayrıca İslam'ın kendisinden öncesini tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırdığı (Ahmed b. Hanbel IV, 199, 204, 205. ) da bir başka hadisi şerifte kesin olarak açıklanmış bulunmaktadır.

Bu üç hadis, özelde Müslüman olmayı; genelde İslam'ın güzelleştirmeyi, iyileştirmeyi düşünenleri, önceki hayatlarında işledikleri yükünden, engelleyici psikolojisinden kurtarmakta, "günahım çok" gibi, cahillikten kaynaklanan bir mazerete yer bırakmamaktadır. Herkes için, geçmişinden arınma, iyileşme, düzelme, güzelleşme imkânının varlığını belgelemektedir. Nitekim Allah Teâla da "biz, güzel iş işleyenlerin ecrini asla zayi etmeyiz." ( el-Kehf 18 30. ) "inanıp iyi işler işleyenlere bundan böyle (Allah'a isyandan) korundukları ve inanıp iyi işler yaptıkları, sonra (yasaklardan) sakınıp yine korunup İyilik ettikleri takdirde daha önce yiyip içtiklerinden ötürü bir günah yoktur. Allah güzel davrananları sever. "( el-Maide 5- 93 buyurmaktadır.

Geçmişin hatalarından arınmak iyileşmede ilk safhadır. Ancak kaybedilen zaman ve iyilik açığının gelecekte nasıl kapatılacağı ister istemez akla takılacaktır. Hatta kimileri "şunun şurasında kaç günlük ömrüm kaldı ki... Düzelsem ne yazar, düzelmesem ne yazar. Geçmişteki açıklarımı nasıl kapatırım?" diye karamsarlıklarını, gelecek günlerin kendilerine yetmeyeceği kuşkusunu dile getirirler. Eğer bu sözler, önceki yaşantılarına devam etme arzularının ifadesi değilse, ortada bir bilgi eksikliği var demektir. İşte bu noktada hadisimiz imdada yetişmekte ve İslam'ı güzel yaşayana, her iyiliği için on mislinden yedi yüz katına kadar kat kat iyilik yazılacağını müjdelemektedir. O halde İslam'ı ihlasla, güzel yaşamak isteyenler için "kat kat sevap" kazanma şansı vardır. Hem de "Allah'a kavuştuğu" yani "vefat ettiği" zamana kadar.. Hiç kimse ne kadar yaşayacağım bilemeyeceğine göre, vakit geçirmeden İslam'ı güzel yaşamaya niyet ve gayret etmekten, "zararın neresinden dönülürse, orası kardır" demekten başka kazançlı ve isabetli bir yol bulunmamaktadır.

Üç aylar ve Ramazan gibi İslam'ın yoğun, yaygın ve güzel yaşandığı mevsimler, dinî hayatını tatlandırmak ve güzelleştirmek isteyecekler için büyük ölçüde yardım vadeden ortam ve fırsatlardır. Geçmişe dönük bağışı, geleceğe yönelik müjdesi ve düzelme isteyene verdiği destek ve uygun ortam ve fırsatlarla İslam, bütün insanları dünyada güzel bir İslam hayatına, ahirette de daru's-selam'a (selamet ve esenlik yurduna) çağırmaktadır.

Bu arada akla gelebilecek bir soru da şudur: İslam'ı güzel yaşayanın her iyiliğine 10-700 kat mükâfat verildiğine göre, böyle birinin işleyeceği kötülüğün cezası da yine kat kat mıdır? Mantıkî gibi gözüken bu sorunun cevabını da hadisimizde çok açık olarak bulmaktayız: "İşleyeceği her kötülük, ancak misliyle yazılır." Nitekim bir ayette de "kim bir kötülük getirirse sadece onun dengiyle cezalandırılır, onlar haksızlığa uğratılmazlar." (el-En'am (6), 160. ) buyrulmuştur. O halde bu noktada da herhangi bir endişeye mahal yoktur.

Hadisimiz, "iyilik işleyene on katı iyilik" (el-En'am (6), 160. ) ölçüsünün. İslam'ı ihlas üzere güzel, tertemiz yaşamaya niyet ve gayret edenler için 700 katına kadar arttırılarak uygulanacağını bildirmektedir. Bu, Müslümanlıkta "ihsan"a ulaşma gayretlerine getirilen teşvik tedbiri ve bir büyük "ihsan"olmaktadır. Zaten yüce Rabbimiz "iyiliğin karşılığı yalnızca iyilik değilmidir?" (er-Rahman 55, 60.) buyurmuş, ihsana ihsanla mukabele edeceğim bizlere duyurmuştur. O halde haydin İslam'ı müslümanca, güzel yaşamaya...Başka bir sayıda buluşmak dileği ile Allah’a emanet olunuz.