JOHNSON MEKTUBU'NDAN VAN MİNÜT'E DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK

JOHNSON MEKTUBU'NDAN VAN MİNÜT'E DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK 21 Aralık 1963'de cereyan eden ve tarihe Kanlı Noel hadiseleri olarak katliamlar ile Kıbrıs'ta Rum vahşeti zirvesine çıkmıştı

JOHNSON MEKTUBU’NDAN VAN MİNÜT’E DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK

21 Aralık 1963’de cereyan eden ve tarihe Kanlı Noel hadiseleri olarak katliamlar ile Kıbrıs’ta Rum vahşeti zirvesine çıkmıştı. Kanlı Noel hadiseleri Kıbrıs Türk Alayı Binbaşısı Dr. Nihat İlhan’ın hanımı ve masum yavrularının küvet içindeki cansız bedenlerinin fotoğrafıyla hafızalara kazınmıştır.Kıbrıs’taki bu katliamlar o dönemde Türkiye’de büyük bir infiâle neden olmuştu.Kamuoyu baskısıyla dönemin hükümeti Kıbrıs’a müdahale planları yapmaya başladı.Bunun üzerine her zamanki gibi emperyalist batı şımarık çocukları Rumlara sahip çıktı.Türkiye’ye müdahaleden vazgeçirmeye çalıştı.Kennedy’nin ölümünden sonra Amerika’da başa geçen Lyndon Johnson ‘’Johnson Mektubu’’ diye Türk siyasî tarihine geçen bir mektup yolladı.Johnson Mektubu, özet olarak Amerikan uçaklarını,silahlarını ancak bizim istediğimiz şekilde kullanabilirsiniz diyen diplomatik nezaketten nasibini almamış çok ağır,tehditkâr bir  mektuptu.Türk devlet ricali bu mektubu alınca tabir caizse eşekten düşmüş karpuza döndü.Esasında genel kurmay raporlarına göre o dönem Türkiye, Amerika müdahaleye  olur verse de,çıkartma yapabilecek imkanlara da sahip değildi.Dönemin başbakanı İnönü, tahkîr ve tezyif dolu Johnson Mektubu’na Erdoğan’ın ‘’One Minute’’ çıkışı gibi bir çıkış yaparak, ‘’Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye o dünyada yerini alır.’’ cevabını verdi.

 

İsmet Özel’den öğrendiğim kadarıyla İsmet İnönü Türk kamuoyunu gururlandıran bu hamasî lafı söyledikten hemen sonra, Washington büyükelçiliğine haber veriyor ve “Amerikan yetkilileriyle derhal temasa geçin, bu söylediklerim retorikten ibarettir, kesinlikle arkasında hiçbir iddia yoktur.” diyor.İsmet İnönü’nün bu tavrı tanıdık gelmiş olmalı.Malumunuz üzere 2009 yılında Recep Tayyip Erdoğan’da İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e ‘’One Minute’’ çıkışını yapmış.Ardından da ‘’Tepkim moderatöreydi.’’ diyerek aynı İnönü gibi geri adım atmıştı.2007 yılında AKP iktidarının Şimon Peres’i Türkiye’de ağırladığını ve mecliste yaptığı konuşmasını alkışladığını hatırlarsak ‘’One Minute’’ çıkışının iç politikaya malzeme edilmek  için yapılmış bir çıkış olduğu daha iyi anlarız.

 

Şimon Peres’in mecliste yaptığı konuşmayı bugün ‘’Ey İsrail’’ nutukları atanlar değil sadece rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, "İsrail Cumhurbaşkanının Kana'da katlettiği bebeğin mavi emziğini takıp, konuşmasına, tüm insanlıktan özür dileyerek başlamasını tavsiye ediyorum. Konuşması sırasında Meclis'te olmayacağım" diyerek protesto etti.

 

27 Mayıs 1960 ihtilalinden bu yana Türkiye’de iktidara gelenler Türk Milleti tarafından seçilmiyor Dünya Sistemi tarafından atanıyor. Tabi 27 Mayıs öncesi iktidara gelenler de Dünya Sistemi’ne kendini beğendirmeye çabalayan insanlardı ama 27 Mayıs sonrası Türk Devleti ilga edildi.Darbeyi ordu yapmadı.Darbe orduya indi.235 general ve amiral emekliye sevkedildi. Binlerce subay görevden alındı.27 Mayıs’ı yapan İstiklâl Marşı’nın ithaf edildiği ‘’ kahraman ordumuz’’ değildi.27 Mayıs ile kahraman ordumuz Amerika tarafından yerli işbirlikçileri eliyle lağvedildi. İkinci Cumhuriyet lakırdıları Türkiye Cumhuriyeti’nin ilga edildiğini doğrular.

 

Bu doğrultuda bize düşen  eğer hala Türk Milleti varsa Şair Türk İsmet Özel’in ikaz ettiği üzere agah olmaktır. Daha kuruluşunda Dünya Sistemi’nin İsrail’e şemsiye görevi görmesini planladığı ve 27 Mayıs 1960’dan beri uzatmaları oynayan bir ülkenin atanmış liderlerinin(!) hamasî nutuklarına kanmak ancak Ahaber izleyicilerine yakışır.