KADININ TOPLUMDAKİ YERİ VE ÖNEMİ

             Kadını yalnız güzellikleriyle görenler onlara güzellik kaynağı derler; doğru düşünenler ise, aylarca sıkıntıya, tehlikeye katlanarak neslin çoğalmasına hizmet ettiklerinden hayat kaynağı,

            

Kadını yalnız güzellikleriyle görenler onlara güzellik kaynağı derler; doğru düşünenler ise, aylarca sıkıntıya, tehlikeye katlanarak neslin çoğalmasına hizmet ettiklerinden hayat kaynağı, adını verirler; dünyaya getirdikleri çocukları sevgiyle büyütüp adam ettiklerinden, eğitim kaynağı; onlara en evvel Allah’a kulluğu tanıttıklarından, din kaynağı; her türlü sıkıntıya ve kedere dayandıklarından sabır kaynağı; dertlilere, hastalara yardıma koştuklarından merhamet kaynağı demişlerdir.

                                                                                                          Bernard de Saint Pierre

Kadını bu kadar güzel tanıyıp anlamlandıranda bir erkek, Atatürk’ün  “Ey kahraman Türk kadını, sen ayaklar altında sürüklenmeye değil, omuzlar üstünde yükselmeye layıksın’” dediği kadını döven, küfreden, kendi gözünde değersizleştiren sözüm ona kendini erkekten sayanda…

Sizce de ikisi arasında büyük bir tezatlık yok mu.?

Birisin bu kadar yücelttiğini, diğeri nasıl olurda yok sayar, ayaklar altına alır.?

Son günlerde sürekli kadına şiddet haberleri ile uyuyup uyanıyoruz. Güya bilgi çağında yaşıyoruz ama hala birileri boş beyinlerini doldurmak, okumak, kadının toplumda her daim üreten bir birey olarak öneminin ne denli büyük olduğunu anlamak yerine, kendi güçsüzlüklerini ve acizliklerini kapatmak uğruna, tartıda belki kendinden zayıf ama pahada bin kat daha güçlü ve yürekli olan kadına hiç utanmadan şiddet uyguluyor.

Sorsan herkesten daha dindar belki ama Peygamber efendimizin “Kadınlara ancak şeref ve takva sahibi kimseler değer verir. Onarı ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür.” Hadisi şerifini kulak arkası etmiştir. Ya da yine Peygamber efendimizin “Müminlerin iman bakımından en olgunu, en hayırlısı hanımına karşı en hayırlı olanıdır.” hadisi şerifini içselleştirmeden iman ettim diyen sözde Müslümanlar. Bu kadar güzel bir dine mensup olup “ELHAMDÜLİLLAH” Müslümanım deyipte, cenneti ananın (kadının) ayakları altına seren bir yaratıcıya inandığını söyleyip, buna rağmen kadına madden ve manen şiddet uygulamaktan geri kalmayan Nüfus cüzdanında %98 müslüman yazan bir ülkeye hiç yakışmayan tablolar çiziyoruz.

Bunların müslümanlıkla dinle filan bir alakası inanın yok. Çünkü gerçek Müslümanlıkta kadına şiddet yoktur. Din en güzel şekilde kadının değerini ve yerini belirlemiştir. Kadın öyle eşsiz bir hazine ki her daim üreten, çoğaltan, derleyen, toplayan, toplumları var eden ve aynı topluma ışık tutan bir değer. Kadın toplumda söz ve mevkii sahibi olmaya çabaladıkça, birileri yarım aklı ile kadını değersizleştirme ve layık olduğu yerden aşağıya çekme derdine düşüyor. Niye acaba…?

            Öyle ki gün geçtikçe kadına şiddet artmakta ve etrafında güçlü kadın görmekten mutsuzlaşıp kadını kendine köle yapmak isteyen bir zihniyet türemekte. Sorsan Peygamber efendimizin kaç tane evlilik yaptığını sayar istediği kadın üzerinde hak sahibi olabilmek için. Oysa o dönemde Peygamber efendimizin niçin bu kadar evlik yaptığını, kendisi gibi düşünen cahil kesimden kadınları koruyup, kollamak, onlara sahip çıkmak için sadece nikahına aldığından bihaber çıkarları için martaval okur.

            Desek ki bunun eğitimle alakası var oda tartışılır. Acaba ne kadarı eğitimle alakalı. Çünkü belli mevkii ‘ye gelmiş, mürekkep yalamış görüntüde son derece modern, konuşurken mangalda kül bırakmayan sözüm ona beyfendilerde var kadına şiddet uygulamaktan çekinmeyelerin içinde.

            Belki bir yere kadar eğitim ama daha sonrası sanırım sadece ‘İNSAN’ olabilmekle alakalı. İnsan yani “eşref-i mahlukat” yaratılanların en şereflisi olan varlık.

Bunu ben demiyorum Allah insanlığa rehber olsun diye gönderdiği bizim de iman ettik dediğimiz yüce kitabımız Kur’a’nın İsra suresi 70. ayetinde “İnsanları yarattıklarımızın bir çoğundan üstün kıldık” ayeti ile  bildiriyor bizlere.

            Peki sözde Müslümanım diyen ama kadına, çocuğa, kendinden daha aciz ve güçsüz bulduğu Allah’ın yarattığı tüm canlılara fiilen yada manen şiddet uygulayan, erkekliği zorbalık olarak gören ve üstüne üstlük birde erkeğim diye ortalıkta gezinenler siz bu “İNSANLIĞIN” neresindesiniz.  Yoksa aklınız anlamaya yetmedi de vicdan ile, merhamet ile, evrensel olan “SEVGİ” ile toplumda var olmayı beceremediniz de böyle mi kanıtlıyorsunuz erkekliğinizi…Yazık ki ne yazık size…

            Bu sözüm hemcinslerime bir kadın olarak çok şey düşüyor bizlere. Mademki erkeği daha küçükten biz eğitiyoruz anca biz adam ederiz bu kendini bilmezleri. Bunun için durmak yok, her daim okumalı, üretmeli ve toplumda dişiliğimizle değil kişiliğimizle söz ve hak sahibi olmalıyız. Kadını cahil kalan bir toplum asla gelişemez. Atatürk’ün dediği gibi” Bir toplum; bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkünmüdür ki bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselsin”. Bu kadar övgüye mazhar olmuş bir Türk kadını olarak kimsenin sizi zincirlerle köle yaparak benliğinizi hiçe sayarak kendine bağlamasına izin vermeyin. Asla kendi değerinizi başkalarının gözünden biçmeyin. Çünkü en büyük yanılgı bur da başlıyor.Karşınızdaki kişi ancak kendi bilgisi, aklı, merhameti ve vicdanı dairesinde size muamele edebilir. Oysa bizler kadın olarak çok büyük cevherler saklıyoruz içimizde. Kimsenin gölgesinde dinlenmeye, uyumaya, korunmaya ihtiyacımız yok. Hiçbir kadın geleceğini bir adamın vicdanına, aşkına bırakmamalı. Kimsenin seni tamamlayarak tam olmaya çalışma sen önce kendin tam ol ki sağlıklı kararlar verebilesin. Biz kendimiz bir çınar ağacı olup kendi gölgemizde dinlenmesini ve dinlendirmesini öğrenmeliyiz. Sen bir erkeğin gölgesinde yaşamaya var olmaya çalışırsan o güvendiğin sırtını yasladığın çınar en olmadık yerde üstüne yıkılır ve kendin bile olamadan kaybolur gidersin bu hayatta.

            Yazıma son verirken karısını, sevgilisini, çocuğunu, anasını, bacısını bir değer olarak gören, onların güçlü dimdik kendi ayakları üstünde durmasını bir tehtit olarak algılamayan, bilakis bununla guru duyan, cinsiyet ayrımı yapmayan kız çocuğu okur mu diyen baba yerine önce kız çocuklarının okuması gerektiğini bilen, onların toplumda üreterek saygı duyulan bir birey olarak var olmalarını sağlayan bütün erkekleri canı gönülden kutluyorum.

“Bir kadına doğru ayakkabıları verirseniz dünyayı bile fethedebilir”.

                                                                                              Marilyn Monroe

Unutma; Sana ruh verildiğinde bir kadının karnındasın, ağladığında bir kadının kucağındasın, aşık olduğunda bir kadının kalbindesin ona iyi davran…

           

 

HOŞCAKALIN…