KÂİNATIN TEK HAYAT KAYNAĞI OLAN DÜNYANIN, KÜRE-İ ARZIN RİSALEİ NURDAN BAZI TARİFLERİ

'GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER

“GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER.”

KÂİNATIN TEK HAYAT KAYNAĞI OLAN DÜNYANIN, KÜRE-İ ARZIN RİSALEİ NURDAN BAZI TARİFLERİ

Şimdiye kadar belli bir kesim tarafından tam olarak  anlaşılmayan veya tam olarak anlatılamayan bu vatanın, bu milletin, bu topraklar ve tarihin en şerefli hazine ve sahip olduğu değerlerinden birisi asra damga vuran Kur’anı Kerimin bir müfessiri olan Bediüzzaman Said Nursi ve onun müellifi olduğu mu’cizevi Kur’an tefsiri Risalei Nur Külliyatıdır. Bu külliyat on dört cilt ve küçük olarak ta yüzotuz beş adet risalelerdir.  Mu’cizevi Kur’an tefsiri Risalei Nur Külliyatı, sadece Müslümanlar için değil tüm insanlık için tam bir rehber, her türlü probleme çözüm  üreten, iyi bir yol gösterici ve her türlü canlı cansız varlık, olay, hadiselerin en mükemmel ve fıtrata uygun tariflerini görmek mümkün. Bu “tarifler” konusunda uzun süreden beri Risalei Nur Külliyatındaki araştırmalarım devam ediyor. Bu çalışmaya beni götüren tarif ise, bir kaç sene önce; Şualar kitabını okurken burada geçen; “çalışkan rüzgârın ve cevval hizmetkârın kendi başına hiçbir hareketi yok”.)    (Şualar. Sh: 100, Yeni: 177/132 ) ifadesidir.

Bütün ilimlerin ve ilim insanlarının basit bir tabiat olayı olarak gördüğü rüzgâra biçilen görev tanımı ve tarif sıra dışıydı ve mükemmeldi. “çalışkan rüzgârın ve cevval hizmetkâr!” işte bu tarif ve tespit beni bütün külliyattaki tariflere götürdü. Hâlâ üzerinde çalışıyorum.

Beni başka hayrete düşüren bir tarif te  Bediüzzaman’ın  Sözler kitabındaki  şu tarifti.  “ Kudret-i Fâtıranın büyük mu'cizelerinden olan dikenli otları ve ağaçları muzır, mânâsız telakki eder. Halbuki onlar, otların ve ağaçların mücehhez kahramanlarıdırlar.” (Sözler. 210, 18. Söz 2 Nokta) Bağ, bahçe, tarla ve ormandaki çoğu insanın önemsemediği gibi muzır ve zararlı gördüğü “dikenli ot ve bilgileri “Kahraman” makamında görmek! Bu kâinattaki Allah’ın isimlerinin cilvesi ve sıfatlarının tecellisine bu kadar dikkat edip, odaklanmak gerçekten ancak “vehbî bir ilimle” izah edilebilir.

            İşte bu gerçekten çok ilginç ve sıra dışı birçok tariflerin izah ve tespitiyle çalışma ve tespitlerimde yaşadığımız; “dünyamız, küre-i arzımız” için yapılan tariflere bir bakalım istedim. Risalei Nur Külliyatındaki, dünya ve Küre-i Arz tarifinin tamamı ikiyüz rakamını geçmektedir. Çalışmalarımız devam ediyor. Bundan sonra bulduklarımız da inşallah kayda geçirmeyi ümit ediyorum.

            İşte üzerinde yaşadığımız dünya veya küre-i arzın Risalei Nur Külliyatında geçen tariflerinden bir kısmı;    

    Ahiretin fidanlık bir bahçesi.

    Alem şehri.

    Alemi Bekada gösterilecek olan levhaları yetiştirmeye mahsus muvakkat bir tezgah. (26 Lem'a 8. Rica)

    (Her nevi taamlarına ambar (9.şua)

    Arz olan o pervane ise, bir lâmba etrafında pervaz eder. (Sözler, 19.Söz, Sh: 217)

    Arz takva üzerine tesis edilmiş bir mescid hükmündedir.   (İşarat2ül İ’caz. Sh. 252)

    (Sânii Zül Celal'in cilveyi esmasını tazelendiren gösteren ayinesi.)

    Baş. (Küre-i arz bir baş (25.söz sh337,yeni 1.şule,2.nokta)

    Beşer ve hayvana hoş bir beşik, güzel bir gemi (Sözler 10. Söz, 9.Hakikat, Sh:80,YENİ:)

    Bin bir çeşit cihazatı ve malları ve konserve paketleri taşıyan bu depo ve dükkân-ı Rabbânî, (Sözler, 13.Söz, 2.Makam, Meyve Risalesinden Altıncı Mes'ele Sh: 142)

    Bir divanhaneyi rahman. (Dünya Uhuvvet Risalesi 2. Mebhas)

    Bir mu’cizatlı kitap ve Kur’ân hükmünde (Şualar, Şua.10.kelimede, sh.)

    Bir muntazam şehir,

    Bir mükemmel apartman.

    Bir saat-i ekberi olan bu dünya. (Asay-ı Musa, 1. Kısım,  Mesele, Sh:34)

    Bir senede yirmi dört bin senelik bir dairede muntazaman seyahat eden. (Sözler, 13.Söz, 2.Makam)

    Bir tayr-ı müsebbih ve hâmid olan şu zemin. (14.Sözün Zeyli, Sh.Yeni: )

    Bir tek zihayat olan zemin yüzü (33.söz 24. Pencerede sh yeni 1103)

    Bu çarşıdaki eczahane. fenn-i tıp mikyasıyla küre-i arz eczahane-i kübrâsı. (Sözler, 13.Söz, 2.Makam)

    Bu kâinat şehr-i muhteşemindeki dünya sarayı. (Sözler, 13.Söz, 2.Makam)

    Büyük bir ağacın küçük bir meyvesi. (15. Söz, Üçüncü Basamak)

    Cennet’in mezraası. (Cenâb-ı Hakkın Cennet’ine mezraa. (15.söz haşiye, sh: Üçüncü Basamak)

    Çeşme. (Küre-i arz,) (Gayb âlemine akacak bir çeşme hükmünde îcâd etmiş. (15.söz haşiye, sh )

    Denizimiz, şu sergerdan küre-i zeminimizdir. (Lem'alar 1. Lem’a )

    Dörtyüz bin millet içinde bulunan. (Sözler, 13.Söz, 2.Makam,)

    En sâfî hulâsası olan şuur ve akıl ve latîf ve sabit cevheri olan ruh, küre-i arzda gayet kesretli bir sûrette halk olunuyorlar, âdetâ küre-i arz, hayat ve akıl ve şuur ve ervâh ile ihyâ olup öyle şenlendirilmiş. . (Muhakemat Sh:179, YENİ:)

    Fenn-i tıp mikyasıyla küre-i arz eczahane-i kübrâsının eczacısı olan (Sözler, 13.Söz, 2.Makam, Meyve Risalesinden Altıncı Mes'ele Sh: 142.Yeni)

    Seyyarattan olan gemimiz yâni Küre-i Arz, bir senede yirmidört bin senelik bir dairede gezer, seyahat eder. Ve o harika sür’atiyle beraber zeminin yüzünde dizilmiş, istif edilmiş eşyayı dağıtmıyor, sarsmıyor, fezaya fırlatmıyor. Eğer sür’ati bir parça tezyid veya tenkis edilseydi, sekenesini havaya fırlatıp fezada dağıtacaktı. Ve bir dakika, belki bir saniye müvazenesini bozsa, dünyamızı bozacak; belki başkasıyla çarpışacak, bir kıyameti koparacak.

Gelecek hafta kaldığımız yerden devam edelim inşaallah. NEJAT EREN GÜZLE GÜNDOĞMUŞ, ANTALYA.