KURAN'DA ANLATILAN OLUMSUZ İNSAN KARAKTERLERİ

KURAN'DA ANLATILAN OLUMSUZ İNSAN KARAKTERLERİ Kıymetli Okuyucularımız! Bu haftaki makalemizde hayat kitabımız Kuran-ı Kerim'de geçen, Rabbimizin tarif ettiği bir takım olumsuz karakter sahiplerinin ta

KURAN’DA ANLATILAN OLUMSUZ İNSAN KARAKTERLERİ

Kıymetli Okuyucularımız!

Bu haftaki makalemizde hayat kitabımız Kuran-ı Kerim’de geçen, Rabbimizin tarif ettiği bir takım olumsuz karakter sahiplerinin tahlilini yapacağız.

 “Kuran” insanın dünya hayatındaki macerasını yönlendirmek üzere Yaratıcıdan insana gönderilen yol işaretlerinin derlendiği Rabbani kılavuzun adıdır

Onun için Kitap bir iman mevzuudur. “İslam Amentüsü”nün ana rükünlerinden biridir. Yaratıcıya imandan kaynaklanan ve insanı alıp Yaratıcıya imana götüren, insanı Yaratıcının “rıza”sı ekseninde bir hayata sevk eden mesajlar bütünüdür.

İşin içine iman girince, imtihan da giriyor ve insanoğlunun tavırları farklılaşıyor.

Kuran’da imandan inkâra uzanan yelpaze içinde çeşitlilikler arz eden insan karakterleri çiziliyor. Bunlar, bir bakıma dünya sahnesinde imtihana soyunan insanın Hak katındaki görünüşleri oluyor. İnsan bir davranış sergiliyor, acaba bu Yaratıcı nezdinde nasıl görünüyor, işte bu, Kuran’da resmedilen “insan karakterleri” tarzında karşımıza çıkıyor.

Birinci karakter:

Kuran’da “Allah'ın ayetlerini az bir bedel karşılığında satanlardan’’ (Bakara, 41) söz edildiğinde bir karakter canlanıyor gözümüzde. “Kitap”la ilgili bilgisini bedel karşılığı satan ya da “Kitaba olan inancını bedel karşılığında kaybeden bir tip bu. İnançla bedelin yer değiştirmesi, Hak katında menfi bir insan karakteri olarak görülüyor.

İkinci Karakter:

“Kitaptan bir kısmını gizleyenler...” (Bakara, 174) Kitap'la ilişkisi problemli insanın bir başka menfi özelliği olarak sunuluyor. Kitap, insana gönderilmiş bir ilahi bilgi ise, O'nu gönderen Kudret, insana ulaşmasını da dilemiş demektir. “Gizlemek” insanı hayati bir bilgiden mahrum bırakmak demektir.  Demek ki bilgi risk de getiriyor ve bilgiyi en net biçimiyle izhar etmek, Kitaba sadakatin ölçüsü haline geliyor.

Üçüncü Karakter:

“Kitabın bir bölümüne inanıp bir bölümünü inkâr edenler...” (Bakara, 85) Bütün zamanlarda bu karakterin örneklerine rastlanır. Adeta Allah'ın ayetlerini ayıklayan, kendi durduğu noktadan kimini kabule şayan bulup, kimini reddedenler, içine sindiremeyenler bulunur

Dördüncü Karakter:

Kur'an, insanın Kitap'la ilgili davranışlarını tahlil sadedinde bir de “Kitabı elleriyle yazanlar” dan (Bakara, 79) bahsetmektedir. Kur'an bu tipler için “Yazıklar olsun!” ifadesini kullanır. “Kitabı elleriyle yazıp, bu Allah katındandır demek”, ilave olarak “Kitaptan sanasınız diye ağzını eğip bükmek” (Ali İmran, 78)  bunlar, Kitabın gerçek sahibi ile insan arasındaki ezeli hukuka müdahale etme, Rabbani bilgiyi tahrif  girişimleridir ve Hak katında kabul olunmayacak davranışlardır. Kim yapar bunu? Kitap'la bir biçimde ilgisi olan ancak, nefsi hesapları araya girdiği için Kitabı ranta dönüştürenler yapabilir.

Bu tespit bize, insanın gerçek hayat kitabının şunun veya bunun eli ile yazılamayacağını, Hak katından geleceğini de hatırlatmaktadır.

Beşinci Karakter:

 “Allah'ın Kitabını arkalarına atıp, şeytanların takip ettiği şeylere uyanlar...”  (Bakara, 101) İnkâr’dan yola çıkanların karakterinde bir çizgi olmalı bu... Hak katında böyle görünür inkârcılar... Yolları şeytan'la buluşmuş olanlar

Kur'an, bu karakteri “karanlıklar içinde sağır ve görmezler” olarak niteler. (En'am, 39) “Kalpleri üzerinde kilit mi var?” diye sorar Kur'an bu insanlar hakkında.... (Muhammed, 24) Sanki “Evet, aynen öyle” diye bir cevap almak için... Ya da “kalpleri katılaşmıştır...” (Hadid, 16) hükmünü getirir.

Nasıl sürüklenir insan böyle bir karakter zaafına?“Büyüklük taslayarak...” sürüklenir Kuran’a göre... (Araf, 40) “Sen sensin, ben de benim” der adeta Yaratıcısına karşı? Gökten gelene isyan eder. “Bana aklım yeter” der.

Kur'an, “Bize kavuşmayı ummayanlar...” diye genel bir tespit daha yapar böyleleri için... Sorun, insanın dünyaya geliş ve gidiş nizamını anlamamak,

Kur’an, kendisi ile sağlıklı ilişki kuran insanın karakterini de çiziyor.

Kitabı şifa olarak, rahmet, hikmet ve öğüt olarak, hidayet rehberi olarak, kutlu bir müjdeci olarak, haber-i sadık olarak, sözlerin en güzeli, gözleri yaşlarla dolduran, yürekleri ürperten bir zikr olarak, nur – göz ve gönül ışığı olarak Kur'an coşkusuyla secdelere kapanan, tefekkür gözyaşlarıyla toprağı ıslatan, Ona sımsıkı sarılan... Gökten salınmış bir sağlam ipe tutunur gibi tutunanlar...

Kuran’ı, tıpkı Allah Resulü’nün çağrılarını olduğu gibi bir “dirilik kaynağı” olarak görenler... Kuran’ın uyarısına muhatap olmak için “diri olmaya çalışanlar, Kuran’la buluştukça da dirilenler...

Kur'an' ı bir şeref kaynağı olarak görüp, onun izzetiyle donanma aşkına soyunanlar...

Kur'ansız insan, gece karanlığında fenerini kaybetmiş bir mahlûka dönüşecektir.

İnsanın derin bunalımlar içinde kıvrandığı her yerden hal lisanıyla “Rabbim tut elimden” çığlığı yükseliyor...

Oraya gökten salınmış kutlu ip ulaşmalı, göz ve gönül ışığı Kur'an ulaşmalı...

Kıymetli Okurlarımız!

Rabbim bizleri ve neslimizi Kuran’dan ayırmasın. Hayat Kitabımız Kuran’ı baş tacı yapabilmeyi nasip eylesin. Başka bir sayıda buluşmak dileği ile Allah’a emanet olunuz.