Merhabalar;

Merhabalar; Uzun bir aradan sonra tekrar buluştuk, siz okuyucularımızla

Merhabalar;

Uzun bir aradan sonra tekrar buluştuk, siz okuyucularımızla. Yazmanın manasını da, okuyucudaki

O heyacanı da tekrardan hissetmek çok güzel. Yazdığım süre zarfında beni takip eden okurlarımın yine beni heyecanla takip edeceklerini ve aralarına yenilerinin katılacağını umut ederek ;

Yine yeniden merhaba.     

İlerleyen sayılarımda biraz daha da sohbet hane yazılarla sizlerle birlikte olacağım inşallah.                         

 

 “İKRA” OKU ama NEYİ?

            Yüce yarada'nın bize okumamız için gönderdiği kutsal kitabımız Kur'an ilk ayetinde bizlere okumanızı tavsiye ediyor. Fakat ortada daha bir metin yokken acaba neyi okumayı kastediyor.?  Ve ilk emir “OKU” diye başlıyor.

             Kuran’ı Kerimde 96.sure Alak suresi 1.ayette “OKU” deniyor. (İkra bismirabbikelkezi halak) Yaradan Rabbinin adıyla oku. Acaba daha okuma yazma bile bilmeyen Peygamber efendimize neyi okuması söyleniyor.? Oku demek sadece yazılı bir metinde bir şeyleri seslendirmek demek mi.?

         Aslına bakarsanız hiç de öyle değil. Yaradanın ilk emri “OKU “ ise eğer biraz daha derinlerde aramak gerekir manayı. Okumak Türkçede ki gibi Arapça’da da aynıdır “idrak etmek, yorumlamak” gibi kullanılır. Geniş ve çok daha kapsamlı bir anlamı vardır. “OKU” emri kainatın okunması üzerinedir. Yarada’nın bizleri muhatabı aldığı yüce kitabımız Kur’an-ın kastı rastgele bir” Okuma “değildir. Muhakkak sadece yazılı bir kitabı okumak da değildir. Önce anlamak, idrak etmek her bir harfi sonsuz hikmet ve manalar yüklü olan şu “kainat kitabını” okurken bilmemiz gerekir ki her şey Rabbimizin hazinesinden. Yaratıcı boşuna demiyor bize “Yaradan Rabbinin adıyla oku” diye.

          Kafamızı kaldırıp sonsuz güzelliğe sahip şu gökyüzüne her baktığımızda, ya da günler ayları, aylar yılları kovalayıp mevsimler bir film şeridi gibi geçip giderken gözlerimizin önünden insani duygulara sahip olan herkese en çok yakışan şükre dalıp Yarada’nın sanat eserini okuyabilmek. Sonra dönüp kendi içimize kendimizi okuyabilmek. Hani Yunus diyor ya;

“Severim ben seni candan içeru,

Yolum vardır bu ekrandan içeru,

Süleyman kuş dili bilir dediler,

Süleyman var Süleyman’dan içeru,

Beni bende demen ben bende değilem,

Bir ben vardır benden içeru.”

      İşte Yunusun  dediği gibi yeter ki insan olan bakmak ile görmek arasındaki farkı anlayabilsin. Aslında bütün sır burada işte o vakit Yarada’nın “OKU “emrine mazhar olur. İnsan ille de bir şey okuyacaksa önce kendini okumalı. “Kendini bilen Rabbini bilir” diye boşuna dememişler. Maddenin arkasındaki manaya ulaşmalı. Satır satır okumalı kendini ve kainatı okudukça hayran kalmalı ve sonra dönüp kendi içine baktığında özümüzü oluşturan parçanın ne denli büyük bir yaratıcı tarafından bize verildiğini bilmeli ve en çokta kendini kandıran insanoğlunun özü ile uyumlu, özüne layık bir hayat yaşamalı.