Okumanın yaşı yok

Okumanın yaşı yok 'Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum' sözünün hızla rafa kalktığı günlerden geçiyoruz

Okumanın yaşı yok
“Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” sözünün hızla rafa kalktığı günlerden geçiyoruz. Okumanın değeri her geçen gün azalıyor. Bir şeyleri detaylarıyla bilmek öğrenmek artık pekte önemli değil.
Kitapların bile ortasından başlanılmak isteniyor artık veyahut final cümlesini söylemek yeterli sayılıyor..
Doğru bilgi araştırmasına girmeye tenezzül bile edilmeden herkesin kendi doğrularına inandığı sosyal mecralar bunlara daha çok sebep oluyor.
Okuyanların büyük bir yanılgı içinde olduğu, okumayanların derin bir irfana sahip olduğu sanılıyor. Vasat her alanda büyüyor.
“Başımıza ne geldiyse okumuşlardan geldi” cümlesinin başımıza neler getirdiği ise hala fark edilemiyor..
Bunlara ek olarak ise sosyal mecralarda aktif bir düzen içinde oluşumuz kendimizi geliştirmek adına bizleri geri plana atıyor.
Hep bir yarış halinde kendimizi kıyaslama süreci başlıyor. Gösterişin ön planda olduğu öz saygımızı en aza indirdiği bir hal içersin de o mecralarda paylaşıyoruz hayatlarımızı.
Bir şeyler okumak, yeni bir bilgi sahibi olmak kısmen bazılarımızın zevk ve tercihi o olurken ,özellikle 18 yaş altı çocukların ilk dikkat çektiği tercihi sosyal mecralarda 'fenomen' olma düşüncesi ile sınırlı kalıyor.
Dilerim ki yaş kaç olursa olsun okumanın verdiği aydınlığa doyumsuz olalım.. Bu kısa hayatta gösterişten şatafattan uzak kalabilmek dileğiyle..