RAMZAN AYININ MADDİ VE MANEVİ DÜNYAMIZDAKİ ETKİLERİ  (2)

'GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER

“GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER.”

RAMZAN AYININ MADDİ VE MANEVİ DÜNYAMIZDAKİ ETKİLERİ  (2)

İslâmiyetin en büyük “şeairlerinden” olan mübarek Ramazan Ayının İslâm âleminde ve ülkemizde kalp, ruh, his dünyalarındaki; rahmet, bereket, feyiz devam ediyor elhamdülillah.

Vahşet, dehşet, karamsarlık ikliminden uzak, daha sakin, daha, huzurlu, daha parlak ve ümitli gece ve gündüzlerle haşr neşir olarak mutmain ve saadetli anlar yaşıyoruz.

Çok kısa biz zaman sonra; “Mübarek Kadir gecesinin” müjdecisi ve habercisi olan Ramazanın yirmisinden sonraya tevafuk eden;  “ahirdeki tek gecelere” yaklaşıyoruz. Bu rahmeti ve bereketi bol gece ve günler şahsımız, ailemiz, ülkemiz, Âlemi İslâm ve insanlığın maruz kalacağı bela ve musibetlerin defi için yapılacak dualar açısından çok önemlidir. Bu mübarek anları gerçek manasıyla idrak edecek, halis, samimi muhataplara ayrı bir fırsat doğuyor. Bir gecede seksen sene gibi bir manevi ömrü kazandıran  “Leyle-i Kadir!” müjdesi yaklaşıyor!

Bu duygularla geçen haftaki köşe yazımızda başladığımız “Ramzan Ayının Maddi Ve Manevi Dünyamızdaki Etkileri” tariflerine biraz daha devam edelim.

Ramazan haliyle, manasıyla, yaşanması ve idrak edilmesiyle:

Acizliğin, zayıflığın, fakirliğin ve ihtiyacın tam hissedilip, Cenab-ı Hakka iltica etmenin zamanıdır.

Bir kısım zenginleri mecburî açlık hissiyle, açlık çeken fakirlere acımaya ve merhamete davet edip zekâtla yardıma koşmanın tam zamanıdır.

Lüzumsuz dünya işlerine bakmama, maneviyat okyanuslarına dalmanın müstesna anıdır.

Akıldan ziyade kalbin, hislerin, ruhun hareketli ve bereketli olduğu an ve aydır.

Âlem-i İslam için bir büyük sakinlik, mutluluk, rahmet ve bereket şelalesinin çağladığı zamandır.

Âlem-i nurdan çoooook bahislerin açıldığı kutlu ve mutlu zamandır.

Bir Firdevsi Cennet nesiminin ve kokusunun teberrüklerinin ışık halesidir.

Cenab-ı Hakkın, Settârü'l-Uyûb hasletinin, yani: “günah ve ayıpları örtmesinin” tecelli edip; hasenatların seyyiatlara, sevapların, günahlara galip geldiği andır.

Af ve mağfiretin coştuğu zamandır.

Dua ve niyazlara verilen mükâfatların, okunan Kur’an ayetlerindeki herbir harfe; Cuma gecelerinde binlere ve Leyle-i Kadirde otuz bine çıkan sevab ve mükâfatın bahşedildiği bir rahmet deryasıdır.

Dilenciliğin, hırsızlığın, anarşiliğin silinip, kaldırıldığı zamanıdır.

Duaların, -ihlası bulmak şartıyla- inşaallah makbul olduğu en garantili ve güvenilir zamandır.

Endişe ve telâşın kaldırılıp, hakperestlik damarının öne çıktığı andır.

Büyüklere lâyık hürmetin, küçüklerin ihtiyaç olduğu sevgi ve merhametin canlandığı kutlu andır.

Kur'ân'ın zevk ve şevkle Kur’an Bülbüllerinin dilinde arşı âlâya yükseldiği kutlu zamandır.

Maddi ve manevi hediyelerin karşılıklı mübadelesinin mutlulukla yaşandığı andır.

Manevi âlemlerdeki derin ufuklarda, ruh, kalp ve gönül dünyalarının bahtiyar seyahat ve tefekkürlerinin yaşandığı zamandır.

Bütün mekânların, Camilerin, mescidlerin, caddelerin, gönüllerin, sofraların manevi bir hava ve atmosfer nuruyla donandığı andır.

Orucun değerini bilemeyen nasipsizlerin istifadeden mahrum olduğu rahmet nehridir.

Receple başlayıp, Şaban’la devam eden nurani şeridin en parlak ve verimli çizgisidir.

Riyazet-i diniye ve açlık vesilesiyle, iltica, nedamet ve Hakk’a teslim olmanın yaşandığı andır.

Sabır, tahammül ve ihsanın coştuğu andır.

Şeytanların gemlenerek hapsedildiği ve kahrolduğu aydır.

Tekrarat-ı Kur'aniyenin hikmetli Beyânlarıyla, ehl-i dalaletin ufunetli ve zehirli evhamlarının izale olduğu andır.

Uhuvvetin, inayetin, kardeşliğin, coştuğu andır.

Bu mübarek gün,  saat ve anların hepimize, Ümmete ve tüm insanlığa rahmet ve bereket getirmesi dilek ve temennisiyle. 31.05.2018 GÜZLE GÜNDOĞMUŞ ANTALYA NEJAT EREN