SAVAŞIMIZ EV VE EVLER DEĞİL SEVGİ OLMALI

SAVAŞIMIZ EV VE EVLER DEĞİL SEVGİ OLMALI           Merhaba, yüreği güzel insanlar

SAVAŞIMIZ EV VE EVLER DEĞİL SEVGİ OLMALI

  

       Merhaba, yüreği güzel insanlar. Bu hafta okuduğum bir kitabın sayfalarında geçen güzel bir yazıyı paylaşacağım sizlerle.  Ahmet Batman'a bu güzel düşünceleri için çok teşekkür ediyor ve sizi onun düşünceleriyle baş başa bırakıyorum.

    Çok büyük paralar kazanıyor olabilirsiniz. Hayattaki her istediğinize kavuşmuş olabilirsiniz. Kendinizi tamamlamışsınızdır ama eksik bir şeyler olduğunu düşünüyorsunuzdur. Aşk değildir o eksiklik. Dünyada aşktan çok daha büyük bir eksiklik var.

      Bir insana kendini iyi hissettirmek diye bir şey var. Bırakın onun duyduğu mutluluğu, kendinize yaptığınız iyiliğe bakın. Birini mutlu ettiniz. Dünyada bundan daha özel, daha güzel bir şey yoktur. Hele ki o insandan çıkar beklemeden yaptıysanız bunu, gönül olarak sizden yücesi de yoktur.

     Mutluluk hep başka yerlerde arandığı için bulunamayan bir şey. Kısa vadeli mutlulukların hastayız. Aşk gibi, hoşlanmak gibi, küçük heyecanlar gibi... Dünyanın en zengin insanı olabilirsin, sayamayacak kadar çok paran olabilir ama bilirsin ki para yenen bir şey değil. Şunu anlamıyorum ben mesela. Bankalarda milyonlarca dolar para dururken; çocuklar neden açlıktan ölüyor? Bunun cevabını verebilecek bir tek insan bile yok. Ölmesin işte o çocuklar. Bankalarda, kasalarda duran paranın kimseye faydası yok. Bizim daha fazla ekmeğe, daha fazla suya ihtiyacımız var. Her şeyden önce daha fazla sevgiye ihtiyacımız var.

   Her şeyin başı sevmek ve iyilik için yaşamak ama biz kötüyüz sanki. Egolarımız var, çok fazla ayakkabımız var henüz ayakkabı giymemiş milyonlarca insan varken dünyada... Çok fazla, evet o kadar çok kıyafetimiz var ki sabah uyandığımızda seçemiyoruz. Bizler sırf bunu düşündüğümüzde bile kötü insanlarız. Fazladan alacağın bir pantolon ya da ayakkabı yerine bir insanın birkaç günlük yiyeceğini karşılayabilirsin. Bunun verdiği mutluluğu hiçbir aşkta bulamazsın.

    İnsanlar daha iyi hayatlar sürmek istiyor. Bazen düşünüyorum, altmış-yetmiş yıllık hayatın en iyisini yaşasan ne fark eder? Düşünsene her şeyin var. Vedalaşacağın kesin. Aslında hiçbiri senin değil. Sadece emanet ve sen öylesine seviyorsun ki o emanetleri, gözlerin başka bir şeyi görmüyor. İşte o zaman yok oluyorsun. Hırsların var, sen varsın, egoların var. Yanı başında ölen çocuklar umurunda değil, savaşlar senin ülkeni bulmadığı sürece önemsiz. Sen kendi derdindesin. Paylaşamadığın o kadar çok şey var ki... Hepsi dünyevi, hiçbiri yanında gelmeyecek. Ben sırf bu yüzden bazen sevmiyorum insanları ama bazen... Sonra geçiyor, çünkü hatasız kul olmaz diye öğretildi bize.  (devamı haftaya)