SU GETİRENLERİNİZ ÇOK OLSUN

Su getirenleriniz çok mu sizin de J Bizim oralarının en çok kullanılan lafıdır bu

Su getirenleriniz çok mu sizin de J Bizim oralarının en çok kullanılan lafıdır bu. Herhangi biri sizden su ister  sizde verirsiniz, insanlık ölmedi sonuçta demi  ? Sonra der ki size ‘su getirenlerin çok olsun’ . Öyle basit göründüğüne bakmayın çok güzeldir bu dua. Sonuçta insanın en temel ihtiyaçlarından biri olan su’yu  karşılıyorsunuz .Ve genelde sizden yaşça çok büyük insanlar talep ediyor bunu sizden.Sizin verdiğiniz o hizmet karşılığında da getirdiğiniz suyu bir nefeste içip,size gülümseyip  ‘su getirenlerin çok olsun evladım ‘ diyor yani en azından benim çevremdeki o tatlı nineler dedeler diyor bunu sizi bilemem J Eğer bu dua kabul oluyorsa benim su getirenlerim çok olacak ilerde J Öyle bir seferlik iki seferlik içme suyu getiriliyor getirilmeye de diğer türlüsü zor oluyor biraz. Diğer türlüsü demişken bu  hafta ki konum diğerlerinden biraz başka. Bu sefer hafta sonu tatilinde gittiğim memleketim Gündoğmuş’un şahit olduğum bir problemini dile getirmek istedim. Çünkü konu gerçekten üzücü boyutta. Bilmeyenler için söylüyorum Gündoğmuş Antalya’nın küçük ilçelerinden biridir. Antalya  merkeze hem yol olarak uzaktır memleketim hem de yaşantı olarak . İnsanın doğayla baş başa kaldığı ve doğanın gerçekten kendini koruduğu nadir yerlerdendir. Merkez olarak maalesef betonarme yapılar son yıllarda sayılarını fazlaca arttırmış olsa da yakın mesafede adeta Karadeniz ‘ i anımsatan yemyeşil yerleri vardır. Bunlardan bir tanesi de Kaplan Mahallesine bağlı Küme evleri olarak geçen biz Gündoğmuşluların ‘güzle’ olarak adlandırdığı küçük bir yerleşim alanı. İnsanlar burayı genelde yazın tercih ediyor. Hem sıcak havalardan kaçıp bi nefes alıyorlar hem de bağ bahçe ekip dikiyorlar. Birçok insan burada 4-5 ay konaklasa da günlük olarak gelip sadece bahçelerine bakıp dönenlerin sayısı da oldukça fazla. Ve burası Gündoğmuş merkeze lafın gelişi falan değil gerçek anlamda sadece 5 dakika uzaklıkta. Bu gözün alabildiğine yeşil olan ve birçok insanın yaşadığı yerin çok ciddi bir problemi var. Su. Yaşayanlar  daha önce bu durumu yetkililere bildirdiklerini söylüyorlar ama görünen o ki şuana kadar bir sonuç alınamamış. Bidonlarla doldurma su ile hayatlarını devam ettiriyorlar. Temel ihtiyaçları için kullanacakları suyu ve günlük içme sularını ‘havut’ denilen yerlerden doldurup kullanıyorlar. Bu durum orada yaşayan insanların yaşça büyük olduğu göz önüne alındığında onlar için bir kabusa dönüşüyor. Hafta sonu tatile gittiğim güzle de günün yarısı orda evi olan dedeme su taşımakla geçti. Ben tabi ki de bundan rahatsızlık duymam ama yalnız başlarına kaldıklarında 75 yaşındaki adamın nasıl su taşıyacağını ve bunu her gün nasıl yapabileceğini merak ediyorum . Orada yaşayanları şöyle gözümün önüne getiriyorum hepsi 65 yaş ve üzeri. Durum böyle olunca yaşlı insanları yol kenarında elinde bidonlarla görmek de oldukça üzücü. Bu bir günlük iki günlük bir mesele değil. Öyle olsa herkes herkese getirir iki bidon su.  Ama bu insanların hayatı orada .Evleri var, misafirleri var yani kısaca orada hayatları var. Ve insanlar bu durumdan oldukça rahatsız, yetkililere seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Bende belki bi faydam olur diye bu hafta köşem de bu konuya değinmek istedim. Sayın yetkililer bende küme evlerinden yaşayan insanlar adına en azından dedem Hasan Arslan adına sizlere sesleniyorum. Onları bu zor durumdan kurtaralım. En kötü ihtimalle dua alırız hep beraber.  Bana hep diyorlar ama size de derler ‘suyu getirenlerin çok olsun evladım ‘diye J Ve inanın bu dua ya da bu iş gün içinde yaptığımız birçok işten çok daha anlamlı olur bizim için J Umarım en kısa zamanda bu sorun çözülür ve ben sadece mutfaktan su getiririm onlara J Su getirenleriniz çok olsun.  Sevgilerimle.