TARAFGİRLİK HATALARI VE MAKULİYET YOLLARI

'GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER

“GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER.”
“Helâket ve felâket asrının” illete dönüşen hastalıkları, cezbesi, oyunları, tuzakları, saplantıları var. Egoları tatmin ve üstün olma dehşetinin yanında bir de en fazla öne çıkan “tarafgirlik” hastalığı var.
Tarafgirlik öyle bir saplantıdır ki; hakikatleri örter, gözleri karartır ve kamaştırır, işleri çığırından ve yolundan çıkarır. İnadı, kini hırsı kamçılayan bu illetten kurtuluş ve uzak duruşun yolu ve çözümü ancak hakperest bir anlayış ve adaletli, bir duruştur. Bu da insan fıtratına uygun sağlam bir eğitim ve gayretle mümkündür. Bunun aksi fert ve toplumun büyük savrulma, kırılma ve kutuplaşmasıdır.
Şu andaki hali âlem, ülke ve toplum maalesef bunun acı örneklerini yaşıyor. Bütün insanlığın saadet ve selâmetinin kaynağı olan İslâm; başlı başına Rahmet, hikmet, mantık kaynağıdır. Kur’anı Kerim; hem insanlığın terbiyecisi ve rehberidir, hem bir kanunlar, dua, hikmet, ibadet, emir, davet, zikir ve fikir kitabıdır. Bu illetten kurtuluş ancak bu iki kudsî değere uymakla olacaktır.
Günlük hayatta devamlı muhatap olageldiğimiz bütün zararlı ve sakıncalı söz, davranış, hal, hareket, tavır ve fillerin panzehiri ve çözümü; rahmet dini olan İslâmiyeti bire bir yaşamakla mümkündür.
Bu yazımızın özü; toplum hayatı için çok zararlı olan “tarafgirlik” marazı ve illetinin zararları ve çözümüyle ilgilidir. Bu konuda da temel kaynak, “Hakkın hatırını herşeyin hatırının üstünde tutmayı” öne çıkran Kur’anî esaslardır. “Tarafgirlikte” hem müspet, hem de menfi bakış açısı vardır. Menfisi zaten piyasada kol geziyor. Müspeti nedir ve nasıldır? Sorusunun cevabını asrın Manevî Kur’an tefsir olan Risale Nurlardan bulmaya çalışalım.
Hak namına olan tarafgirliğe bir örnek; “Tarafgirlik eğer hak namına olsa, haklılara melce (sığınılacak yer) olabilir. Fakat şimdiki gibi garazkârâne, nefis hesabına olan tarafgirlik, haksızlara melcedir ki, onlara nokta-i istinad(dayanak noktası) teşkil eder. Tarafgirlik marazı, mazlum avâmı, (halkı) zalim havassın (üstünlerin) şerrinden kurtarıyor. Çünkü bir kasabanın ve bir köyün havassı ittifak etseler, mazlum avâmı ezerler. Tarafgirlik olsa, mazlum bir tarafa iltica (sığınır) eder, kendisini kurtarır.” (Mek: Sh: 258/9, 22. Mek. 5. Vecih)
Menfi ihtilâf ise; garazkârâne, düşmanî hislerle, birbirinin tahribine çalışmaktır. Hz. Peygamberin hadisi şerifiyle bu tür düşünce ve uygulama ret olunmuştur. Tarafgir bir inatçı kendi hayırlı işlerinde bile rakibine üstünlük ve ayrıcalık ister. Hâlis ve Allah rızası için bir iş yapmaya pek muvaffak olamaz. Nefis, hevesler, şehevi ve gadabî duygular işe karışır ve beklenilmeyen hadiseler gelişir. Cenabı Hak bizleri ve bütün ehli imanı menfi tarafgirliklerden muhafaza etsin. (Âmin)
“Tarafgirlik” konusunda en yanlış ve tehlikeli olanı: "Bütün siyasetlerin üstünde olan Hakikat-i İslamiyenin siyasete alet ve tabî yapılmasıdır." Bütün hayatı boyunca buna şiddetle karşı çıkan Bediüzzaman hazretleri Sünûhat adlı eserinde din adına tarafgirâne siyaset yapanların dine ne denli zarar verdiklerine dikkat çekip " Din namına meydana çıkmanın, bu yolu tercih etmenin, yani; siyasetçilik veya tarafgirliğin tehlikelisine dikkat çekerek bu konuda isabet de etseler mes'uldür" tespitini yapmıştır. Siyasetin gaddar düsturu ile yapılan ve ona alet olan “tarafgirliklerin” tehlikesine; bütün harekâtı, bizzat hariç hesabına geçer, iradesi hükümsüzdür, halîs niyet fayda vermez.” der.
“Tarafgirlik illetinin; “fasık siyasetdaşı, dindar muhalifine, tercih etmeyi doğuracağını, umumun mukaddes malı olan dini, tekeli altına alma meyil ve tatbikatını netice vereceğini, bunun sonucunun toplumda kutuplaşmaya sebep olup, dine aleyhdarlık doğuracağını ve neticede din mevhumu ve inanışını nazarlardan düşürecek bir hareket haline gelmesinin baş sebebinin “tarafgirlik” olduğunu söyler.
Bu düşünceye sahip olanların, hüküm ve karar verme konumunda olanların tarafgirini tercih edeceği, adaletli davranamayacağı aşikârdır.
İçinde bulunduğumuz bu toplum ve şartlarda her birimize düşen çok önemli kulluk ve vatandaşlık görevi, tarafgirane düşünce ve uygulamalara “Hak” namına Allah rızası için karşı durmak olmalıdır. Yoksa kendi “tarafgirliğimiz” adına değil. Çünkü “Hak” namına olmayan her türlü “tarafgirlik” kutuplaşma ve çözümsüzlüğün ana kaynağıdır. Cenab-ı Hak basiret ve ferasetimizi artısın ve bizleri zararlı “tarafgirliklerden uzak etsin (Âmin)
20.12.17 NEJAT EREN ANTALYA nejater07@gmail.com,