Vefa,,,

Vefa,,, Bir seçimi daha bitirdik hayırlısıyla… Aslında seçimin hemen arkasına paylaşmak istediğim bir yazıydı ama malum herkesin bir iş yükü var ve seçim bitse kendimi toparlayıp yazıya dökemedim. Bu güne nasipmiş.

Vefa,,,

Bir seçimi daha bitirdik hayırlısıyla…

Aslında seçimin hemen arkasına paylaşmak istediğim bir yazıydı ama malum herkesin bir iş yükü var ve seçim bitse kendimi toparlayıp yazıya dökemedim. Bu güne nasipmiş.

Bu yılın gecen yıldan en güzel yanı neydi derseniz, hemen ilk akla gelen söyleyelim, adayların sakinliği, kaynaştırma, birleştirme, barıştırma söylemleri ve bunu da ellerinden geldiğince, sahaya yansıtmaları oldu derim. Bu yönüyle bütün adayları ve yönetimlerini de kutlamak gerek.

Bu yıl ile gecen yıl arasındaki fark, geçtiğimiz dönem kazanma uğruna insanları kutuplaştırmaya çalışılan bir siyasetin güdülmesi olmuştu. Çok garip ama insanlar biri birine yasak bile edilmişti o dönem. Güvenlik zafiyetinin olmadığı bir ilçede, seçim döneminde silah atmaya varan eylemler bile oldu. Bunu yapan da eğitimci camiadan gelen bir insan, ayın zamanda dini bütün birisiydi. Üstüne biraz daha koyarsak, bu kişi toplumda örnek temsil eden bir makama sahip olması işleri daha da ilginçti kılmıştı. Yani temiz bir siyaset yerine kirli eylemlerin olduğu bir seçim süreci geçirmiştik.

….

Bu yılın en çirkini kim oldu, ya da kimden geldi derseniz, yine bizi şaşırtmayan bir isimden. Hem de yarış dışı olmasına rağmen. Yaramaz çocuklar gibi davranan, podyumdan inmemek için direnen o isim. Yahu bir insana rol verilmediği halde çocuk gibi ille de ısrarla sahneden inmeyeceğim diye bu kadar ısrarla mızıkçılık çıkarır mı aklım almıyor.

15 yıl boyunca belediye başkanlığı yapmışsın. İlçe insanı ile, ilçe teşkilatı ile, il yönetimi ile, bakanları ile arkanda durmuşlar, size destek vermişler. Bir partinin kimliği ve onun da katkıları ile bir yerlere gelmiş bir insan bu kadar mı vefasız olur. Siz söyleyin?

Cumhurbaşkanının bir sözünü hatırlatayım sizlere. “Ben halkın gücünün üstünde bir güç tanımadım ben bu güne kadar.” Demişti.

Evet…

Diğer bir yandan bu dönemin bir diğer farkı yine Ak Parti’de 8 aday adayının yarışması olmuştu. Aday adaylığı süreci gayet her şey kurallara ve sisteme uygun başlamıştı. Gayri meşru hiçbir şey yoktu. Yani buraya kadar hiçbir sorun yok. Problem nerede başladı. 8 adayın 7’si her şeyi normal olgunlukta karşılarken yine maalesef bizi şaşırtmayan o isim çıktı sahneye. Hem de çocuk gibi. Hazımsız ve verilen kararlara saygı göstermeyen nitelikte.

Hatırlarsınız.

İlçe Ak Parti Teşkilatında 2024 yerel seçimler sürecin de 8 aday adayının tanıtımı vardı. Orada bir cümle sarf edilmişti. Kim tarafından mevcut bay X tarafından. Peki neydi o. “Zaten içinizden 3-4 ismi ben aday adayı olarak çıkardım.” Yahu bu ne demektir. Yakışır mı bu kadar başkanlık yapmış birine. Bir parantez açmakta fayda var. Çünkü bir sitemi de o arkadaşlar hak ediyor. Bay X’in söylediği sözlerden yolara çıkarak söylüyorum, aranızda böyle bir anlaşma yapmış olduğu anlamına geliyor bu ifade. Bunu siyaseten bir taktik, hamle olarak anlarım da, 3-4 ismi ben çıkardım diye herkesin içinde söylemesine nasıl müsaade ediyorsunuz, bunu anlayamıyorum. Neden tepki göstermiyorsunuz. Sizlerin hiç mi onuru, gururu yok. Bunu sadece ben değil, vatandaşta söylüyor haberiniz olsun hani.

Gelelim Ali Gülen’in son gün adaylığının onaylanmasına;

8 aday adayından 3’e kadar düştü. O isimlerde, Gülen, Özeren ve Uyanık’tı. Bu potadan kim çıktı. Ali Gülen.

Şimdi… Gülen nasıl çıktı potadan. Onu Hatırlayalım.

Kısaca önceki iki dönem seçim anketlerinde Teşkilatlarda Bay X kişi çıkmıştı ve bu duruma herkes saygı göstermiş, bay X’in sonuna kadar arkasında durmuştu.

Bu seçim döneminde de olan da aynı şey değil mi yani. Sen niye saygı göstermiyorsun. Bu durumda Ali Gülen’in suçu ney yani. Gülen’in elinde sihirli bir değnek varda adaylığını kendi mi onayladı. Öyle bir gücü mü var. Bırak Gülen’in, kimsenin öyle bir gücü olduğunu sanmıyorum. Peki yine burada yine Ali Gülen’in suçu neydi de bu insanı hedef aldın sen. Birilerine bir şey diyecek, yapacak isen, hesap soracaksan, yüreğin varsa bu kararı verenlere deseydin.  Onları suçlasaydın. Hiç kusura bakma en hafif tabirle aciz, mehnetsiz, kalitesiz, nevsine ve duygularına yenik düşmüş birisisin. Tabi senin aracın firenleri patlamış bir kere, önüne kim gelirse ezip geçme niyetindesin.

Vefa,,,

hatırlayalım…

Gündoğmuş’a Hakan Tütüncü gelmişti. Ev sahibi olarak bay X yoktun. Şaşırdık mı? Hayır. Peki ne dedi Tütüncü mikrofon arkasında. “Kendisiyle o kadar sıra arkadaşlığı yaptık. Gelmemesiyle çok ayıp etti” demişti. Peki soralım bay X sana. Burada Tütüncü’nün sucu neydi? Gülen’e tavır aldın da Tütüncü ile zorun neydi. Artık sana ne denir bilmiyorum ama hakikaten “VEFASIZ” birisin. Ya da ben ……………….. nokta koyayım halk olarak orayı siz doldurun.

 

Bir Vefa daha,,

Turizm Bakanımız geldi ilçeye…

Yahu söz söylemeye utanır olduk. O değil de kötü bir cümle kursak, sana değil güzelim Türkçe’deki kelimelere yazık olacak derim. İlçemize devletin bakanı gelmiş. Türk kültürümüzde olduğu gibi ev sahibi olarak misafirperverliğini göstermen gerekirken, Gündoğmuş’u ve bölge insanımızı temsil eden biri olarak nasıl olurda insanlarımızı mahcup edersin. Bu kadar insanın onuru ile nasıl oynarsın. Bu insanların sayesinde sen oraya oturmadın mı? Yakışır mı bu kadar yıl sana oy vermiş, Antalya’da oy oranı ile ilçemizi ve seni gururlandırmış, birinci çıkarmış birine. Tam bakanın geleceği gün başkanlık makamına birini görevlendirmekte nedir. Peki söyle bakalım, bakanın suçu neydi? Yaptığın gerçekten ayıp beee.

Ve bir vefa daha,,,

Ya eski bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu geldiği zaman niye yoktun bay X.

Sen bu insanlar ile yol arkadaşlığı yapmadın mı? Annesinin ismini hayırlar ile yaptırmış olduğunuz okula ismini veren siz değil misiniz? Hem bakanımız buralı, hem ilçemize o kadar hizmetleri ve katkıları olmuş birisi. Ve daha bir sürü şey. Soruyoruz. Mevlüt Çavuşoğlu’nun suçu neydi de gelmedin. Korkunç bir insansın yaaa.

….

Hiç mi hatırı, vefası yoktu,,,

Ne kadar hazindir ki daha ne olabilir derken, bizleri daha da şaşırtmaya devam ettin. Bütün bu yaptıkların yetmezmiş gibi sırf Ali Gülen kaybetsin diye çalıştın.

Bu bay X kişi halen içinde bulunduğu kurumu temsil eden biri olarak, nasıl oluyor da İYİ Parti ile anlaşma yapıp onlara açık seçik destek veriyor. Bu nasıl bir nefrettir. Hiç mi oturduğun koltuğa, seni buralara taşıyan insanlara, temsil ettiğin partiye, bulunduğu mevkiye ve makama saygın yoktu. Hele yıllarca beraber omuz omuza çalıştığın, abim dediğin insana hiç mi “vefan” kalmamıştı.

….

Çirkinlikte gelebileceğin, insan olana yakışmayan, yok artık dedirten, bu kadar da olur mu bee kardeşim diye hayrete düşürttüğün, gerçekten insan olana yakışmayan, seçim sabahı attığın o mesaj. Sana söz söyleyecek Türkçe’de, Müslümanlıkta karşılığı olan bir cümle bulamıyoruz artık. Yine en güzeli seni Allah’a havale etmek.

 

Oldu bitti de;

o kadar konuşmuştuk seçim dönemi, kalmasın istedim,  kısaca özet yapalım,,,

Yarış başladığında seçimin ortalarına doğru geldiğimizde 29 mahalleden yansıyan, hissettiğim, ortaya çıkan, fark ettiğimiz bir şey oldu. Ve bunu son 15 gün seçim sohbetlerimizde dile getirmiştim. Ama belli ki rakipler dikkate almamışlar.

Neydi bu. “VEFA”

Kusura bakmayın ama bu millet, Ali Gülen’e “vefa” borcunu ödeyecek” demiştim. Tabi buna sebep ise, rakiplerin çok fazla hatalı davaranması sonrası çıkan bir sonuç olmuştu. Bu kadar hatalar zinciri olmasa, halkta farklı bir reaksiyon gösterebilirdi. O yoklamayı da yapmıştı aslında. CHP’nin ilçe sosyolojisine ters, tanınmayan, soğuk, sempati yoksunu, robot ve buz gibi bir isim üzerinde ısrar etmesi, İYİ’nin de CHP ile ters düşürmesi ve adayın ardından gelen, bitmek bilmeyen hatlar zinciri, son ve geri dönülmez en büyük yanlışı da bay X ile olan yol arkadaşlığı olmuştu.

Seçim süreci boyunca ara ara konuşmalarımızda yönetimde olan babama da söyledim. Ali Gülen’in hiçbir şey yapmasına gerek kalmadı. Hatta son haftada benzetme bir deyim ile söylüyorum“Ali Gülen’in elini arkasına koyup yürümesi bile yeterli olacak artık” demiştim. Hatta yine seçim günü (31 Mart Pazar günü) Köprülü’de babam ve yanındakiler ile sohbet sırasında bana, işte seçimi biz kazanıyoruz, hesap ortada deyince, artık bu kadar da kör bakılmaz deyip “Ali Gülen’e hayırlı olsun diyelim” demiştim. Şaşırmışlardı. Olmaz öyle şey demişlerdi. Peki sonuç ne oldu. Sahadan aldığımız veriler bizi doğruladı ve dediğimiz çıktı.

Dipnot olarak söyleyeyim. Bu yazdıklarım sadece kendi yorumum ama ben bunları aynı zamanda seçim süreci boyunca halk ile olan diyaloğumuz, insanların bana aktardıkları, ifade ettiklerini ben de buradan sizlere aktarmaya çalışıyorum. Yani burada aynı zamanda halkın nabzı yatıyor. Gecen seçim de dahil buna ve son bir şeyi daha ekleyerek hatırlatma da bulunayım. Özellikle seçim dönemlerinde ifade ettiğim net bir şey vardır hep. “Gerçekçi olmanız gerekir. Önce hataları kabul edeceksin sonra çözüme ve hedefe tekrar kilitleneceksin.” İşte bu ruha aykırı davrananlar her zaman kaybediyor. Nitekim yine öyle de oldu.

Bay X’e ve İYİ Parti hesabını çıkarmıştır ama; belli mi olur atlamış olabilirler.

İYİ Parti’nin seninle, senin de onlar ile çalışman büyük bir satranç hatası, geri dönülmez bir intihardı. Bunun son güne kadar iddiasındaydık. Ben böyle durumlarda şunu derim hep. “Sizin bir hesabın var ise, Alllah’ın da bir hesabı var.” Tam da öyle oldu. Bir parantez açıp net ifade edeyim. (Ben herkesin bildiğinin aksine şu ya da bu partili bir insan değilim. Üzerimize kendince etiket yapanlar olduğu için hatırlatmak istedim.) Dönelim konumuza. Aslında bu durum ile alakalı, İYİ Parti’den bir ismi nacizane söylüyorum, kendilerini uyarmıştık. Ama belli ki dikkate almamışlar. Zaten biraz mantık, biraz siyaset bilen insan bunu yapmazdı derim. Şarjı bitmiş, kendini sıfırlamış birisini kendisine nasıl olur da yük eder ki. Ama yaptılar. Sonuç? Bu millet affetmedi. İYİ Parti’yi üçüncü parti yaparken, bay (X)’de siyaset tarihinden siliverdi.

Bazen böylesi durumlarda aklıma ne geliyor biliyor musunuz. “Böyle insanları hayata baktıkları pencereden itip, aaa düştü. Tüh tühh diyesim geliyor.”

Mutlulukla kalın…