YAKIŞMADI BAŞKAN

YAKIŞMADI BAŞKAN Gündoğmuş Gazetesi İmtiyaz Sahibi Mesut Uygur, gazetemizin son sayısındaki manşetten rahatsız olan CHP İlçe Başkanı Eren'in kendisini arayarak hakarete varan söylemlerde bulunduğunu k


YAKIŞMADI BAŞKAN


Gündoğmuş Gazetesi İmtiyaz Sahibi Mesut Uygur, gazetemizin son sayısındaki manşetten rahatsız olan CHP İlçe Başkanı Eren’in kendisini arayarak hakarete varan söylemlerde bulunduğunu kaleme aldığı köşe yazısı ile anlattı.


Gündoğmuş Gazetesi’nin 27 Temmuz haftası çıkan son sayısındaki ‘İttifak çatırdıyor mu?’ manşetinin ardından tepkiler yükseldi. Millet İttifakı arasında konuşulan gerçeklerin haberde yer almasından rahatsız olan CHP İlçe Başkanı Mehmet Türker Eren, Gazete İmtiyaz Sahibi Mesut Uygur’u telefon ile arayarak hakarete varan söylemlerde bulundu. Gazeteciliğin gereği olarak daha önce birçok haberde farklı kişi ve kurumları eleştirdiklerini ancak böylesine bir tepki ile karşılaşmadıklarını söyleyen Uygur, “Tetikçiliğe devam et” sözünü bir ilçe başkanına yakıştıramadığını ifade etti. Bahse konu haberin eleştirel boyutta olduğunu anlatan Uygur, konuyu köşe yazısına taşıdı.


TETİKÇİLİĞİNE DEVAM ET!


Evet.


Bu sözlerin sahibi maalesef bir parti başkanı. Yani ilçe başkanı ve görevinde.


Çok ilginçtir ki; Bir partili ilçe başkanı haddini ve hududu aşıyor, olduğu yerin ve temsil ettiği kurumu arkasına alarak, yanında başkan yardımcısı da olduğunu düşündüğümüz kişi ile birlikte hakaret tavrı konuşma cüreti gösteriyor. Üstelik bunu halkın haber alma hakkı olan ve ilçenin tek gazetesi olan Gündoğmuş Gazetesi sahibine telefonda bu derece ileri gidebiliyor.


Yazık. Çok yazık. Sizler mi yöneteceksiniz Gündoğmuş'u. Sizlere oy veren bu kadar insanların yüzünü yere geçirdiniz. Ve Gündoğmuş'un adını kirletiyorsunuz.


Telefonda kendisini uyarmasam korkarım ki daha da ileriye gidecek ve saygısız tavırlarını sürdürecekti.


Aynı zamanda telefonun arkasında başka bir kişinin daha olduğunu ve oradan onun da hiddetli bir şekilde söylendiğini net bir şekilde söyleyebilirim. İki kişinin konuşması arasına giren bu kişi yüzünden karşımdaki kişiyi anlamakta zorlandığımı da ayrıca belirtmek isterim.


***


Şimdi sizlere bayram arifesinde yaşanan bu olayın bir kısmını usulünce sansürlemeden aktaracağım.


Bu konuşmanın konusunun karşı tarafın bizlere atfettiği son sayımızdaki gazetemizin manşetinden ve içeriğinden kaynaklandığını "MİLLET İTTİFAKI ÇATIRDIYOR MU?" haberden dolayı gerçekleştiğini belirteyim.


Telefondan arife günü şahsımı birisi aradı.


İlk sözlerinde gayet olumlu halimi hatırımı sordu kendisi. Aynı şekilde ben de. İyimser başlamıştı konuşmamız ve bir sorun da yoktu. Ama konuşma ilerledikçe üslup değişmeye başladı.


M.T.E.'in: İlk sözleri arasında bizde çalışıyoruz Büyükşehir'e. Büyükşehir'e gelip gidiyoruz dedi.


M.Uygur, Ben de ne güzel dedim.


M.T.E.: Bir gazete çıkarmışsın herhalde bu hafta içinde bir sürü şeyler yazmışsın oraya. Hiç bizimle ilgisi olmayan şeyler. İttifakı götüreceğiz demişiz, götürmemişiz. Bunları kim söyledi. Kim böyle şeyler söyledi sana da yazıyorsun bunları. Sordun mu böyle bir şey var diye?


M.Uygur, Başkanım bana biri bir şey demedi. Artı haberi yaparken illaki birisine bir şey sormamıza gerek yok dedim.


M.T.E.: Tamam da yazdığın şey düpedüz yalan da onun için diyorum yani. Bu haberi yapınca bir şey mi geçecek eline. Biz böyle bir programı yapmışız da öyle bir şey yazıyorsun sen.



    Uygur, Ben de kendisine 5 yıldır biz bu bölgedeyiz. Siz görev başına gelmeden önce oradaydım. Yalan haber yapmama doğrultusunda çok dikkat eden birisiyim. Ve sizin bugün görev başına gelmenizle alakalı hiç bir şey yok dedim. Yalan haber diye bir şey yok başkanım dedim.


M.T.E.: Kasıtlı haber diyelim yalan haber değil ise dedi


***


Buraya bir kısa parantez açayım. İttifak üyesi olduğu İYİ Parti ile ilgili hiç bir sorunumuz yok diyen M.T.E. 'nin kendisi. Ve bu sözleri sarf ederken yanımızda bizlere şahit başkaları da vardı. Kendileri yalanlarsa o kişilerin de şahitlik yapacağına inanıyorum. Dönelim tekrar konuşmalara.


***



    Uygur, kendisine, Biz işimizi yapıyoruz. Biz gazetecilik olarak kimsenin kişisel hak ve özgürlüklerine karşı, kanun dışı hareket etmediğimizi bunun bize yani kanunların bize vermiş olduğu dışında bir şey kullanıyorsak savcılık orda herkes gidip şikayet edebilir dedim.


M.T.E.: İstediğini yazabilirsin. Benim birinden bir çekincem de yok, korkum da yok. Senden de korkum yok. Beğendiğini yazabilirsin yani. O yönde bir şeyim yok yani benim.



    Uygur; Zaten öbür türlüsü gazeteye baskı olmuş olur. Bu da kabul edilemez bir şeydir. Bu da kanunda geçer.


M.T.E.: Tamam da sen bir haber yazacaksın benden bahsedeceksin, bana sorman gerekmez mi yani.


M.Uygur; Hayır başkanım. ............ İstersek sorarız istemez isek sormayız. Bunun geçmiş haberlerimizde örnekleri var. Onlardan da sitem eden oldu. Biz de gerekeni söyledik. İsteselerdi gidip şikayet edebilirlerdi. Edemiyorlar. Niye. Gazeteciliğin gerekleriydi bunlar.


M.T.E.: Hayırlı olsun o zaman. Sen Mehmet Özeren'in ve Emir Ali Çatalkaya'nın "TETİKÇİLİĞİNE DEVAM ET" bari yapacak bir şey yok.



    Uygur; Tetikçilik kelimesi başkanım sizin için çok sakıncalı bir durumdur. Bu gerçekten bir başkan olaraktan hem size yakışmaz, hem de bunun savcılık yolu açıktır. Bu şekilde bir şey söylerseniz sonuçları ağır olur.


***


Bir parantez daha açayım. Konuşmaların arasına yine arkadan gelen Eren'in yanındaki kişi sürekli olarak bana hiddetli bir şekilde bir şeyler söylemeye devam ediyordu.


***


M.T.E.: Ne yazarsan yaz. Karnımız ağrımıyor. Sıkıntı yok.



    Uygur; Sıkıntı yok ise kullandığınız cümleye dikkat edeceksiniz başkanım.


M.T.E.: Mahsuru yok.



    Uygur; Mahsuru yok ise başkanım siz de bize hitabınızda düzgün olacaksınız. Biz de size nasıl saygılıysak. Biz de size karşı farklı bir şey kullanmıyorsak. Kullanırsak siz de bizi şikayet etme durumu açık diyorsak. Aynı şekilde ben de size söylüyorum. Dikkat edeceksiniz bir ilçe başkanı olaraktan. Bunun Ak Parti'nin ilçe başkanı yaparsa da aynı şeyi söylerim, belediye başkanı yaparsa da aynı şeyi söylerim.


Biz kanunlara inanan biriyiz ve o çerçevede yürüyen biriyiz. Kanun dışı bir şey yapmadığımızı açıkça söylüyoruz.


Diğer kişi tekrar araya giriyor ve yine bağırmalar çağırmalar devam ediyor.


Onun dışında bize hakaret ederseniz bir ilçe başkanı olaraktan, bunu ifşa ederim. Ama tehdit etmiyorum sizi. İfşa ederim. Sizin için hiç iyi


olmaz.


M.T.E.: Benim bir şeyim yok. Benim kimseden korkum da yok. Problem de yok.



    Uygur; Başkanım siz bana bir şey soruyorsunuz. Güzel şekilde iletirseniz sorularınızın cevaplarını veririm. Ama az önceki gibi konuşmaya devam ederseniz muhatap bulamazsınız, bilginiz olsun. Haddinizi aşmış oluyorsunuz. Ben haddimi aşarsam sizi muhatap bulamam. Siz bana dersiniz benimle muhatap olma dersiniz.


M.T.E.: Benim için sıkıntı yok. Beğendiğini yazabilirsin.



    Uygur; Tamam başkanım. Burada bir sıkıntı yok ise sitem etmenizi gerektiren, hakaret etmenizi gerektiren bir durum yok.


M.T.E.: Sana hakaret eden yok.



    Uygur; Ama "TETİKÇİLİĞİNİ YAPIN" diyorsunuz başkanım.


***


Bu konuşmalar biraz daha uzuyor ama daha fazla yazmayacağım. Çünkü bizlere hakaret edilip, bizlere hedef gösteriliyor ve karşılığında yaptığı hatayı ısrarla kabullenmeyen birisi var. Şunu samimiyetimle söylüyorum telefonda o anda ya da daha sonra (11) gün içinde en azından bir özür dileseydi bu olayı kapatır affederdim. Çünkü bu şekilde geri dönüş yapanları geçmişte affetmişliğim var ve iyi niyetli, çıkarsız her davranışın karşılığı hep iyi olmuştur bende. Ama bunu kötü niyetli hale getirenler hariç.


Son olarak da şunu söyleyeyim. Eren'in yanındaki kişi sesinden aldığım kadarıyla Asım Deniz Akıncı'ydı. Bu kişi aynı zamanda kendisinin başkan yardımcısı.


***


Son olarak kısa kısa değineceğim konular var. Çünkü birilerinin gazetecilik hakkında bilgisi yok. Öğrenme gibi bir dertleri de yok sanırım.


Ama yine de ben kendilerine buradan anlamaları için yazacağım.


1- Basın özgürlüğünün kapsamı bir dereceye kadar, abartıya ve kışkırtmaya izin verecek şekilde geniş yorumlanmalıdır. Kamuya mal olmuş kişiler, özel kişilere oranla daha geniş biçimde eleştirilebilir. Gazeteciler de halka mal olmuş kişilerdir.


2- Fotomontaj yoluyla da olsa, kamuoyunu ilgilendiren gerçek ve güncel olaylar nedeniyle siyasal parti başkanlarını eleştirmek hukuka uygundur. Kamuya mal olmuş kişiler, kendilerine yönelen alkışlar kadar, gerçeği yansıtan eleştirilere de katlanmak zorundadırlar.


3- Kamu hayatında herhangi bir fonksiyon icra eden veya buna talep olan kimse, sırf bu hareketiyle kendisini halkın değerlendirmesine arz etmiş olur. .....belirli işleri yapmak kabiliyetine haiz olduğunu iddia eden herkes, halkı kendisi hakkında bilgi sahibi olmaya davet etmiş olur. Bu davet bu gibi şahısların özel hayatlarının bilinmesinde de bazı hallerde de kamu yararı bulunmasına yol açar.


4- Basın özgürdür. Bu özgürlük, bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma hakları içerir. Basının görevi, toplumu ilgilendiren konularda gerçeğe uygun haber vermek, olayları ve olayların içinde yer alan kişi ve kurumları eleştirmek ve kamuoyu oluşturmaktır. Bu görevi yerine getirebilmesi için basının özgür olması gerekir.


5- Anayasanın 28. maddesinin 1. fıkrasında basının "ÖZGÜR" olduğu ve sansür edilemeyeceği kabul edilmiş. 5187 sayılı yasanın 3. maddesin de "BASIN ÖZGÜRDÜR. BU ÖZGÜRLÜK, BİLGİ EDİNME-YAYMA, ELEŞTİRME VE ESER YARATMA HAKLARINI İÇERİR" demiştir.


6- Devlet yönetimine talip olan siyaset adamları politikaya başlarken haklarında verilen haberlerin ve yapılacak eleştirilerin sert ve hatta acımasız olduğunu peşinen kabul etmiş sayılırlar.


7- Eğer kişi toplumun kendisine verdiği önemi ya da toplumun değer yargılarını yadsıyan bir davranışa girmiş ise, basının bu davranışı eleştirmesinde kamu yararı vardır.


***


Evet.


Benimle konuşan, hakaret tavrı bir davranış gösteren kişi "Gündoğmuş CHP İlçe Başkanı Mehmet Türker Eren'dir." Diğer arkasındaki kişi de kendisinin başkan yardımcılığını yapan Asım Deniz Akıncı'dır. Bunu da Eren, kamu vicdanı adına o yanında bulunup bizlere sözler söyleyen kişiyi açıklamalıdır.


Çünkü bizlere fütursuzca ne dediğini dahi anlamadığımız biri sözler söylemiştir. Hakkımızda iyi ya da kötü konuştuğunu anlayamadığımız bu kişi bizleri rahatsız etmiştir. Bu hususta Eren'e bilgi edinme hakkımızdan yola çıkarak kendisine bu kişiyi soruyor ve gereğinin CHP disiplin kurulları tarafından her iki isim hakkında kamu vicdanı adına gerekenin yapılacağına inanıyoruz. Bizleri ve toplumumuzu yaralayan bu tarz yöneticileri kınıyor ve milletimizin vicdanına bırakıyorum.