YAVRU VATAN KIBRISIN MANEVİ VE MADDİ POTANSİYELİ

'GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER

“GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER.” 

YAVRU VATAN KIBRISIN MANEVİ VE MADDİ POTANSİYELİ

 Tarihi, coğrafi, siyasi ve Mili bir davamız olan Yeşil Ada Kıbrıs ülkemiz ve milletimiz için vaz geçilmez bir dava ve coğrafya. Kıbrıs, bütün bunların yanında manevi yönüyle sadece biz Türkler için değil bütün Âlemi İslâm için de çok önemli bir ada ve mekân. Zira burada binlerce sahabenin mezarı bulunmakta. 1570 Yılında Osmanlı’nın fethiyle imparatorluğa katılan Kıbrıs bizim tarihimiz ve istikbalimiz çn ne kadar önemliyse, Batı dünyası ve Hristiyanlık âleminin de doğudaki en son noktası olması açısından çok önemli bir konumdadır. 

Son yirmi yılda, bu Yavru Vatan Kıbrıs’a dördüncü ziyaretimizdi. Çok değerli dostlarla burada dört gün geçirmek nasip oldu. Bu defaki değerli arkadaşımızla yaptığımız ziyaret daha kapsamlı ve verimli geçti.  Kıbrıs’taki önemli tarihi yerleri ziyaret etmenin yanında, bu adada yapılabilecek manevî ve maddi yatırımların boyutlarını kendi alanımıza girecek şekilde hem resmi kişiler hem de, fahri, manevi sorumlularla güzel ve farklı konuları görüşmek ve karşılıklı fikir alışverişlerimiz oldu. Çok da faydalı oldu.
Burada yeni ve baki dostlar edindik. Tarihi yerleri daha yakından ziyaret etmek ve bilgi almak nasip oldu. Gerçekten Kıbrıs manevi bir ada ve tarihi bir ülke.
Bu mübarek ve güzel yeşil adanın tarihi Hazreti Peygambere kadar dayanıyor. Çoğumuzun bildiği gibi peygamberimizin halası hala sultan lakabı mübarek zamanı orada şu anda rum kesiminde mezar bulunan çok önemli bir karakter. Bunun yanında daha önce de bilgi sahibi olduğumuz üzere Kıbrıs’ta 2000’e yakın veya daha fazla sahabenin yazarı olduğu gerçeğidir. Daha önce aldığımız bu bilgiyi son ziyaretimizde milli eğitim bakanımızın danışmanlarından eğitimci ve Kıbrıs eğitim müsteşarı Ekrem Toklucu beyden teyid ettirmiş olduk.
Ercan havaalanının yanındaki 40’lar türbesini ziyaret ettik ettik ki burada 40 tane sahabenin mezarı olduğu rivayeti var. Girne ilçesinde de deniz kıyısında Hazreti Ömer türbesi diye bilinen orada altı tane sahabenin mezarı var. Fakat burada en azından deniz altında ve bu çevrede 1500 civarında sahabe mezarının olduğu kuvvetli delillerle arşiv kayıtlarında yerini almış durumda.

            Lefkoşa şehri iki bölüm halinde güney bölümü Rumlara ait Avrupa birliğine girmiş durumda.  Kuzey bölümü de; Kuzey Kıbrıs Türk Devleti olarak müstakil bir Türk Devleti konumunda. TC Vatandaşları için bir ay süreyle kalabilme ve pasaportsuz, kimlik kartı ile ziyaret imkânı var.  Kuzey ev Güney Kıbrıs’ı ayıran. “Yeşil Hat” Lefkoşa’yı da ikiye bölen bir hat. Kuzey kısmında kalan, ”Yiğitler Burcundan” Güney Kıbrıs’ı gözlemek mümkün. 

Burada acıklı olan bir şey var, oda şudur; Güney Kıbrıs’taki Rum veya başka uyruklu vatandaşlar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne rahatlıkla gelip gidebiliyorlar. Ama kuzeyden güneye geçmek çok zor sadece geçmişten beri gerçek Kıbrıs Vatandaşı olanlar geçebiliyorlarmış. Sonradan Kıbrıs Vatandaşı olanların kendileri de çocuklarına da bu hakkı vermiyorlar. Yeşil pasaportu olan vatandaşlar da Kuzey Kıbrıs’tan giriş yaparlarsa buna müsaade edilmiyor. Ama Avrupa birliğinden hava yoluyla Güney Kıbrıs’a gelirlerse o zaman giriş yapabiliyorlarmış. Böyle bir İnatlaşma hâlâ sürüp gidiyor.

Başka bir problem. Magosa şehrindeki, “Maraş Bölgesi!” Türk askerinin kontrolünde olan bu bölge 1974’ten beri aynı pozisyonu muhafaza ediyor. Savaşın kalıntıları aleni olarak gözle görülebiliniyor. Dünyanın en güzel kıyı kumsalı cansız ve hareketsiz. Kaderin hükmünü bilemiyoruz. Kumarhane bataklığı olan bu mekânların şimdilerde sakin olması bura halkı için de, insanlık için de belki de bir rahmettir.! Burası Türk askerinin kontrolünde, Birleşmiş milletler tarafından. Metruk halde durmaya devam ediyor.

Türkiye’de üniversite puanları yüksek olduğu için o üniversiteye giremeyen öğrencilerin bir çoğu buraya üniversite gitmek için geliyorlar Şu anda burada üniversitede okuyan 103.000 (yüzüçbin) üniversite talebesi varmış. Bunun altmış üç bini Türkiye’den gelen öğrenciler. Bu gezimizde şunu tespit etti ki bu güzel ülkeye ve Yeşilada ya hem devlet hem millet hem de manevi değeri olan cemaatlerin burada yatırım yapmaları ve buraya hizmet etmeleri gerekmektedir.