ZAMANIN ŞARTLARI VE KOL GEZEN ŞEYTANLARA KARŞI UYANIK OLMAK,

'GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER

“GÜZLE KÖŞKÜNDEN ESİNTİLER.”
ZAMANIN ŞARTLARI VE KOL GEZEN ŞEYTANLARA KARŞI UYANIK OLMAK,
Zaman ve asır bambaşka bir hal almış durumda! İnsanlığı derin ve çıkmaz girdaplara sürüklemek
isteyen şeytanlar aramızda kol geziyor. Günlük olaylarda her gün bambaşka şeytani oyunlarla karşılaşıyoruz.
Şeytanı kandıracak insan tiplerinin türemesi işin başka bir dehşetli boyutu! İnsanların bir kısmının şeytandan
daha sinsi şeytan rolünü aldığını dehşetli hadiselerle yaşıyoruz. Çünkü şeytan ve avenelerinin çok kuvvetli
olduklarından değildir başarılı gibi görünmeleri. Nedir diye sorulacak olunursa; onların tahribat, yıkıcılık ve
menfilikleri kullanmalarındandır icraatlarının tesirli olması. Yoksa onların güç ve kuvvetli olduğundan
değildir. “Tahrip kolaydır.” Hükmünün gereği ve sonucudur onarın icraatları. Bütün bu tahribat ve tuzaklara
karşı tek ve geçerli alternatif ve çözüm; “inanç” kavramının kalp ve gönüllerde hakiki ve Kur’andaki orijinal
manasıyla kavranıp yaşanmasıyla mümkün olabilir.
Şeytan ve avenesinin akıl almaz tuzak ve oyunlarına karşı müteyakkız ve uyanık davranmak lâzım.
Kuvvetli bir inanç, irade, bilgi, güven, sabır ve metanet şeytani oyunların çözüm reçetesidir. Yoksa her an
ayağımızı kaydırabilirler. Konuyu biraz açmak için, şeytanın hilesine tarihten çarpıcı ve ibretli bir örneği
birlikte takip edelim.
Zamanın birinde odunculukla hayatını kazanan bir zat varmış. Allah’a karşı kulluk vazifesini yapar,
kimsenin ekşisine tatlısına karışmazmış. Bu takva sahibi, zahid zatın bulunduğu köyün yakınında bir köy
daha varmış. Onlar da dağda kutsal diye kabul ettikleri bir ağaca taparlar, ondan medet umarlarmış. Oduncu
bir gün, “ Şunların taptıkları ağacı kesip, odun edeyim, pazarda satıp ekmek paramı kazanayım; hem de bir
kavmi Allah’a isyandan kurtarmış olurum.” Diye düşünerek Allah rızası için ağacı kesmeye karar vermiş.
Dağa doğru giderken karşısına acayip suratlı pis bir adam çıkarak nereye gittiğini sormuş.
Oduncu; “Halkın taptığı ve Allah’a isyan ettikleri ağacı kesmeye gidiyorum” demiş.
Adam, oduncuya; “Ben Şeytan’ım... O ağacı kesmene müsaade etmiyorum!” demiş!
Bunun üzerine oduncu şeytanı öldürmek için hücum ederek yere yatırmış ve üzerine oturup, hançeri
boğazına dayamış.
Şeytan takva sahibi bu zata; “Ey zahid, sen beni öldüremezsin. Allah bana kıyamete kadar müsaade
etmiştir. Fakat gel o ağacı kesme, seninle anlaşalım. Ben sana her gün bir altın vereyim. Sen de ağacı
kesmekten vazgeç. Hem başkaları ağaca tapıyormuş, sana ne! Sen altınını al bak keyfine!” Demiş.
Bu cazip teklifi duyan adam Şeytan’ı bırakmış. Şeytan adama şöyle bir teklifte bulunmuş, “akşam
yatıp sabahleyin kalkınca yastığının altına bak ne göreceksin?! Demiş. Adamla şeytan anlaşarak ayrılmışlar.
Neticede adam ağacı kesmekten vazgeçip, evine dönmüş. Akşam yatıp,  sabahleyin yastığının altına
baktığında altını görmüş. Tabi çok memnun olmuş. İkinci gün olmuş. Fakat bu sefer Şeytan altını koymamış.
Adam kızıp baltasını aldığı gibi tekrar dağa ağacı kesmeye gitmiş. Yolda yine Şeytan’la karşılaşmış. Adam
Şeytan’a kızmış ve onu, görünce; “Seni sahtekâr seni! Kandırdın değil mi beni? Diyerek üzerine hücum
etmiş.
Fakat ilkinin aksine, bu sefer Şeytan adamı tuttuğu gibi altına alıvermiş. Adam şaşırmış. Bu nasıl hâl
der gibi Şeytan’ın yüzüne bakmış. Şeytan; “ Hayret ettin değil mi? Niçin bana yenildiğinin sebebini
söyleyeyim! Dün sen Allah rızası için ağacı kesmeye gidiyordun. Seni değil ben, dünyada ki bütün şeytanlar
bir araya gelsek, yine yenemezdik.. . Lakin şimdi, Allah rızası için değil de, sana altını vermediğim için
kızdığından gidiyorsun. İşte o yüzden bana mağlup oldun ve senin ağacı kesmene müsaade etmeyeceğim!...”
Cennetten tard edilip çıkarılan şeytanın, dünyadaki cazibedar teklif, oyun, tuzak ve hilelerine karşı en
büyük siper ve panzehir; Allah rızası, ihlâs, sadakat, doğruluk, emniyet ve manevi hayatı tam tahkim edip
sağlamlaştırmaktır.
Rabbimiz; akıl ve şuur sahiplerine bu doğru yol ve kırıksız çizgiyi yaşayıp yaşatmayı nasip etsin.
Şeytan ve avenelerine bizleri mağlup ve oyuncak etmesin. Amin  NEJAT EREN GÜZLE
GÜNDOĞMUŞ ANTALYA.