Bir Başka Hayatlar
Kıyısı olmayan zamanın durmadan aktığını, akışa adapte olup neleri değiştirebileceğimizi biliyoruz. Fakat bilmezlikten geliyoruz. Hayalini kurduğumuz o mükemmel hayata geçiş yapamadığımız için kendi hayatımızı suçluyoruz.
Çerçevelenmiş kurgulanmış hazır bir hayat diliyoruz. Daha doğrusunu söyleyecek olursak sosyal hayatın yanılgısına kapılıyoruz.
Bir düşünelim şimdi;
Elinde sırt çantasıyla dünyayı gezen gezginlere imrendik kimimiz. Yada kulübe kadar küçük olsa da adeta tablo görüntüsü kadar muazzam ahşap bir eve sahip olanlara.
Veyahut evleri kitaplarla dolu; kitapların önünde pozlar verenleri görünce o huzura erişemediğimiz için kendimizi eksik hissettik.
Bir fotoğraflık hayatları gözümüzde büyüttük. Nefsimiz hep daha fazlasını, en iyisini, en mükemmelini istiyor.
Mükemmeli istemek kötü mü? Diye düşünebilirsiniz.
Elbette değil! Peki başka hayatlara imrenmek yerine, kendi akışımıza adapte olup daha iyisini elde etmeye çalışmak varken başarılarımızı eksik bulmak, hayatı kıyaslamak niye?
-Aman Kim uğraşacak şimdi, hazır-yapım hayatlar varken...
Bu sosyal yanılgının içerisinde gördüğümüz ve kimine göre özenilen hayatları yaşamak yine bizlerin elinde. Hele ki böyle bir bilgi çağının zirvesinde iken hazır-yapım hayatı istemek akıl işi olmamalı.
Hayat hızla akıyor.
İstediğimiz bir fotoğraflık hayatlardan çok daha şey mümkün.
Bir sonra ki yazımda görüşmek dileğiyle;
sağlıklı güzel günlere...
Kıyısı olmayan zamanın durmadan aktığını, akışa adapte olup neleri değiştirebileceğimizi biliyoruz. Fakat bilmezlikten geliyoruz. Hayalini kurduğumuz o mükemmel hayata geçiş yapamadığımız için kendi hayatımızı suçluyoruz.
Çerçevelenmiş kurgulanmış hazır bir hayat diliyoruz. Daha doğrusunu söyleyecek olursak sosyal hayatın yanılgısına kapılıyoruz.
Bir düşünelim şimdi;
Elinde sırt çantasıyla dünyayı gezen gezginlere imrendik kimimiz. Yada kulübe kadar küçük olsa da adeta tablo görüntüsü kadar muazzam ahşap bir eve sahip olanlara.
Veyahut evleri kitaplarla dolu; kitapların önünde pozlar verenleri görünce o huzura erişemediğimiz için kendimizi eksik hissettik.
Bir fotoğraflık hayatları gözümüzde büyüttük. Nefsimiz hep daha fazlasını, en iyisini, en mükemmelini istiyor.
Mükemmeli istemek kötü mü? Diye düşünebilirsiniz.
Elbette değil! Peki başka hayatlara imrenmek yerine, kendi akışımıza adapte olup daha iyisini elde etmeye çalışmak varken başarılarımızı eksik bulmak, hayatı kıyaslamak niye?
-Aman Kim uğraşacak şimdi, hazır-yapım hayatlar varken...
Bu sosyal yanılgının içerisinde gördüğümüz ve kimine göre özenilen hayatları yaşamak yine bizlerin elinde. Hele ki böyle bir bilgi çağının zirvesinde iken hazır-yapım hayatı istemek akıl işi olmamalı.
Hayat hızla akıyor.
İstediğimiz bir fotoğraflık hayatlardan çok daha şey mümkün.
Bir sonra ki yazımda görüşmek dileğiyle;
sağlıklı güzel günlere...